;
Bilim

Suriye, Irak ve İran’daki Aşırı Kuraklığın Ardında İklim Değişikliği Var

kuraklık

2020’den bu yana Suriye, Irak ve İran’da milyonlarca insanın hayatını mahveden aşırı kuraklıklar, insan kaynaklı küresel ısınma olmasaydı gerçekleşmeyecekti.

Suriye ve Irak’ın büyük bir bölümünü kapsayan Dicle-Fırat havzasında, bu şiddetteki kuraklıklar, küresel ısınmadan önce yaklaşık 250 yılda bir yaşanıyordu; şimdi ise on yılda bir yaşanması bekleniyor.

İran’da aşırı kuraklık geçmişte her 80 yılda bir yaşanırken, günümüzün daha sıcak dünyasında artık ortalama her beş yılda bir yaşanıyor. Fosil yakıtların yakılması nedeniyle yaşanan sıcaklık artışı, bu kuraklıkları daha da yaygın hale getirecek.

World Weather Attribution grup tarafından ortaya konan çalışmada araştırmacılar, küresel ısınmanın sıcaklıkları yaklaşık 1,2 derece artırmasından bu yana bölgedeki kuraklığın nasıl değiştiğini karşılaştırmak için hava durumu verilerini ve iklim modellerini kullandı.

Bilim insanları, 2020’den bu yana kaydedilen yüksek sıcaklıkların iklim değişikliği olmadan “neredeyse imkansız” olduğunu ve kuraklığın meydana gelme olasılığını çok daha artırdığını buldu. Kavurucu sıcaklıklar, az miktarda yağmurun buharlaşmasını artırdı ve bu da kuraklığın ABD Kuraklık Monitörü ölçeğinde “aşırı” olarak sınıflandırılmasına neden oldu. İklim krizi olmasaydı son üç yılda kuraklık eşiği geçilmezdi.

Kuraklığın etkileri geniş kapsamlı oldu; milyonlarca kişinin kırsal alanlardan kaçmasına, gıda fiyatlarının yükselmesine, orman yangınlarına ve hava kirliliğine, balıkçı nehirleri ve göllerinin kurumasına neden oldu.

Suriye’de 2 milyon insanın yerinden edildiği ve 12 milyon kişinin (nüfusun %60’ı) gıda güvensizliği yaşadığı bildirildi. İran’ın neredeyse her eyaleti kuraklıktan ciddi şekilde etkilendi ve kötü hasat, gıda fiyatlarında ani artışlara neden oldu.

Çalışma ayrıca, yıllarca süren savaş ve siyasi istikrarsızlıktan kaynaklanan mevcut kırılganlığın, insanların kuraklıkla başa çıkma becerisini azalttığını ve bunu insani bir felakete dönüştürdüğünü de ortaya çıkardı.

Kızılhaç Kızılay iklim merkezinden Rana El Hac şunları söyledi: “Çatışmaların kendisi arazi bozulmasına, zayıf su yönetimine ve altyapının bozulmasına katkıda bulunarak kuraklığa karşı hassasiyeti artırıyor. Araştırmalar aynı zamanda iklim değişikliğinin özellikle bu bölgede bir tehdit çarpanı olarak işlev gösterdiğini de ortaya koyuyor.”

Araştırmacılar, gelecekte daha sık yaşanacak kuraklığa karşı plan yapmanın hayati önem taşıdığını söyledi.

İran’daki Semnan Üniversitesi’nden Prof. Mohammad Rahimi, “Çalışmamız, insan kaynaklı iklim değişikliğinin Batı Asya’daki on milyonlarca insanın hayatını oldukça zorlaştırdığını gösterdi. Daha fazla ısınmayla birlikte Suriye, Irak ve İran yaşanması daha da zor yerler haline gelecek” dedi.

İngiltere’deki Imperial College London’dan Dr. Friederike Otto ise, fosil yakıt tüketimini durdurana kadar bu tür kuraklıkların yoğunlaşmaya devam edeceğini söyledi ve ekledi: “Eğer dünya COP28’de fosil yakıtlardan aşamalı çıkışı kabul etmezse herkes kaybedecek: Daha fazla insan su kıtlığından mustarip olacak, daha fazla çiftçi yerinden edilecek ve birçok insan süpermarketlerdeki yiyeceklere daha fazla para ödeyecek.”