;
Bilim Ekonomi Politika

Dünya Basını COP25’i Nasıl Ele Alıyor?

COP25 Madrid’de üçüncü gününü neredeyse sonlandırırken, uluslararası medyada Çin gibi büyük piyasaların 2020 öncesi iklim hedeflerini artırıp artırmayacağı tartışılıyor ve uluslararası karbon piyasalarının geleceği ele alınıyor.

Madrid’de devam eden COP25’in üçüncü gününde ele alınan konular arasında Çin, karbon piyasaları ve gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere gerekli maddi ve teknolojik yardımları yapıp yapmayacağı yer alıyor. Greta Thunberg ise, Atlantik Okyanusu’nda geçen yelkenli yolculuğu sonunda dün (3 Aralık) Lizbon’a ulaştı.

İklim Haber, COP25 zirvesinin tüm dünyada nasıl ele alındığını ve zirvedeki yaşanan gelişmelerden hangilerinin öne çıktığını okuyucuları için derlemeye devam ediyor.

The Economic Times’ın haberine göre Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), hükümetlerin Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmaya yakın bile olmadıkları ve mevcut projeksiyonların küresel ısınmanın 3 ila 5 dereceye doğru ulaşabileceği uyarısında bulunuyor.

WMO genel sekreteri Petteri Taalas, “2015-2019 yılları arasındaki dönemin kaydedilen en sıcak dönem olması, ülkelerin küresel ısınmayı yavaşlatmak adına yeterli eylemleri göstermediklerinin kanıtı” dedi.

Kayıp ve Zararlar

Climate Home News’ten Chloe Farand’ın haberi ise iklim krizinin neden olduğu kayıp ve zararlara odaklanıyor. Habere göre, emisyon azaltımı ve adaptasyon çalışmaları şu ana kadar insanların ve geçim kaynaklarının zarar görmemesine engel olamadı. COP25 Başkanı ve Şili Çevre Bakanı Carolina Schmidt’e yazılan açık mektupta 150’den fazla sivil toplum grubu, iklim krizine karşı savunmasız olan, kayıp ve zarara uğrayan ülkelere yardımcı olmak adına özel bir finans mekanizmasının kurulması ve borçların hafifletilmesi çağrısında bulundu.

Down to Earth’ün haberi ise asıl önemli noktanın iklim krizinden geri dönüşü olmayacak şekilde etkilenen ülkelere finans, teknoloji veya kapasite geliştirme gibi yardımların yapılması olduğunu belirtiyor. Bu yardımın en çok iklim krizi sebebiyle topraklarını gün geçtikçe kaybeden küçük ada devletleri için gerekli olduğunun ve bu ülkelerin Varşova Uluslararası Kayıp Zarar Mekanizması kapsamında ön sırada yer aldıklarının altını çiziyor. Ancak maddi yardım sadece küçük ada devletleriyle sınırlı kalmıyor, bazı iklim ekonomisi modelleri gelişmekte olan ülkelere yıllık toplam 1,1 ila 1,7 trilyon dolar arasında yardım bütçesi sunuyor.

Karbon Piyasaları

EDF’nin haberine göre ise uluslararası karbon piyasası işbirliği, hesap verilebilirlik ve şeffaflık kurallarıyla sıkı bir şekilde desteklendiği için emisyonların azaltımında büyük bir rol oynayabilir. Araştırmalar, iyi tasarlanmış karbon piyasalarının mevcut ulusal iklim taahhütlerini, fazladan maliyet yaratmadan, iki katına kadar güçlendirebileceğini ortaya koyuyor. Ancak ülkeler arası karbon ticaretinde gevşek kurallar Paris Anlaşması’na zarar verebilir. Ülkelerin ve özel sektörün gerçek emisyon azaltımlarını yansıtmayan karbon kredilerini hesaba katmalarına izin verilmesi 6. Madde’deki iyi konumlandırılmamış kuralların mevcut iklim taahhütlerini etkisiz duruma getirmesine sebep olabilir.

 All Africa’nın haberine göre, COP25 devam ederken sivil toplum kuruluşları ve halk hareketi grupları iki hafta sürecek konferansta dünya çapında iklim krizinden etkilenen insanlara yönelik somut ve adil çözümler üretmeleri konusunda taraflara baskı yaptı. Bu gruplar arasında bulunan Çevre Hakları Eylemi/Nijerya Yeryüzü Dostları’ndan (ERA/FoEN) Philip Jakpor, karbon piyasalarına teşvikin, Büyük Kirleticiler ve müttefiklerinin müzakerelere sızmalarına ve temsilcileri çözümlerden uzaklaştırmalarına sebep olmasının en büyük tehdit olduğunu söylüyor. Jakpor ,“COP25, Güney ülkelerinde bulunan ve gerçek çözüm talep eden milyonlarca kadın, erkek, genç ve savunmasız insana imkan sunuyor” diyor.

Çin’in Paradigması

China.org.cn’de yer alan haber, Çin Ekoloji ve Çevre Bakanlığı İklim Değişikliğinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Lu Xinming’in, Xinhua ile gerçekleştirdiği röportaja yer veriyor. Lu röportajda, “Desteklemek istediğimiz ilk şey Paris Anlaşması’nın uygulanmasına dair kurallar ile ilgili çözülmesi gereken sorunların müzakerelerinin tamamlanması” diyor.

Lu, Madrid’deki COP25 sırasında, bu olağanüstü sorunların çözülmesinin, seragazı emisyonlarını büyük ölçüde azaltmak ve küresel ısınmayı sınırlamak isteyen Paris Anlaşması’nın uygulanmasına temel teşkil edeceğini ifade ediyor. Lu’ya göre uygulamanın önündeki en büyük problemlerden biri, gelişmekte olan ülkelerin emisyon azaltım hedeflerine ulaşması için finansal yardıma ihtiyaç duyması. Lu, bu ülkelerin Paris Anlaşması ile uyumlu hareket etmeyi amaçlarken aynı zamanda vatandaşları için ekonomik büyümeyi sürdürmeleri gerektiğini ifade ediyor.

VOA’da yer alan “Çin’in İklim Paradoksu: Kömürde ve Temiz Enerjide Lider” başlıklı haber ise Colombia Üniversitesi Küresel Enerji Merkezi’nden Kevin Tu’nun görüşlerine yer veriyor. Tu, “Çin’in enerji gelişiminde birçok zıtlığa şahitlik ediyoruz. Ülke dünyadaki en büyük kömür ve yenilenebilir enerji pazarlarına sahip” diyor.

CNN’in haberine göre Greta Thunberg, COP25 için Atlantik Okyanusu’nu geçerek geldiği Lizbon’da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Thunberg, “İnsanlığın gelecekteki yaşam koşullarını güvence altına aldığımızdan emin olmak için birlikte çalışmamız gerekiyor. Sadece kendimiz için değil çocuklarımız, torunlarımız ve dünyadaki her canlı için mücadele etmeliyiz” diyor.

Aljazeera’nin haberine göre ise Şili’deki gruplar COP25’e rağmen alternatif bir iklim zirvesi başlattı. Kuraklıktan etkilenen toplulukların ve diğer bazı grupların üyeleri, geçen altı hafta boyunca Santiago’da eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı gösterilerin merkez üssü haline gelen plazada eylem düzenlediler.

Eylemcilerden Eduardo Acuna, iklim değişikliğinin gerçek bir sorun olmakla birlikte, hükümet tarafından çevre sorunlarının yapısal köklerini ve eşit olmayan kaynak dağıtımını gizlemek için de kullanıldığını söyledi. Pazartesi günü şehir merkezindeki eyleme Santiago’nun hemen kuzeyindeki bölgeden gelen Acuna ve diğer eylemciler yerel sulak alanların resmen koruma alanı olarak kabul edilmesi talebinde bulundular.