;
Bilim Ekonomi Politika

7 – 13 Haziran Haftalık: Türkiye Avrupa’da Elektriğin En Pahalı Olduğu 3. Ülke

7- 13 Haziran tarihleri arasında iklim değişikliği ile ilgili neler yaşandığını aşağıdan öğrenebilirsiniz.

Geçtiğimiz hafta iklim değişikliği alanında Türkiye ve dünya gündeminde oldukça önemli gelişmeler yaşandı. Avrupa istatistik kurumu Eurostat’ın son açıkladığı verilere göre Avrupa genelinde elektrik ve doğalgaz fiyatları 2018 yılında arttı. Veriler, Türkiye’nin Avrupa’da en pahalı elektriği kullanan üçüncü ülke olduğunu ortaya koyuyor.

Selçuk Üniversitesi’nde Tarım ve İklim Değişikliği Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Resmi Gazete’nin 7 Haziran’daki sayısında yayımlanan yönetmeliğe göre merkez ile iklim değişikliğinin tarımsal faaliyet üzerindeki etkilerinin araştırılması ve uygulamada karşılaşılacak sorunlara yönelik çözüm önerilerinde bulunulması hedefleniyor.

Yeryüzü Derneği’nden Aytaç Tolga Timur, kent bahçeciliğinin özellikle Gaziantep ve Manisa gibi daha ufak şehirlerde, mevcut bahçe oranının büyüklüğü ve iklim koşulları da göz önüne alınırsa, kentte bir emisyon azaltım yöntemi olabileceğini belirtiyor.

Dünyanın en büyük reasürans şirketi Munich Re, Avrupalı ​​politika yapıcıları, iklim değişikliğiyle mücadele için bölgede karbon salım maliyetini beş kat artırmaya çağırıyor.

Enerji Endüstrisinin Karbon Emisyonları 2011’den Bu Yana En Hızlı Oranda Arttı

BP’nin raporu, küresel sıcaklıklardaki dalgalanmaların fosil yakıt kullanımını artırdığını ortaya koyuyor.

Ekonomi ve Barış Enstitüsü (IEP) dünyada etkisi giderek daha çok hissedilen iklim krizinin gelecek 10 yıl içerisinde dünya barışı için ciddi bir tehdit oluşturabileceğini açıkladı.

Avrupa Birliği’nin (AB) önceliklerini içeren taslak bir belge, iklim kriziyle mücadelede klişe birkaç öneri içerdiği ve doğal kaynakların yıkımını hızlandırdığı gerekçesiyle WWF gibi STK’lar tarafından eleştirildi.

Hindistan’da 50 dereceyi bulan ani sıcaklık dalgası milyonlarca insanı etkiledi. Hindistan yarımadasında son 10 yıldaki sıcaklık ve yağış düzenlerinin şiddetlendiği ve sıklaştığı belirtiliyor.

Sömürüye ve Fosil Yakıtlara Değil, Saygın İşlere ve Temiz Enerjiye Dayalı Bir Dünya! Yeşil Yeni Düzen

Dünya Meteoroloji Örgütü, iklim değişikliği nedeniyle aşırı hava koşullarının sebep olduğu doğal afetlerin 2018’de 62 milyon kişiyi etkilediğini açıkladı. Ancak son dönemde hızı artanlar sadece yağışlar, sıcaklık ya da rüzgar değildi. 2015’te ilan edilen BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, aynı yıl imzalanan Paris Anlaşması, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin geçen yıl yayımladığı 1,5 Derece Özel Raporu, İsveçli Greta Thunberg’in liderliğinde başlatılan okul boykotları ve ABD’de Kongre Üyesi Alexandria Ocasio-Cortez’in önderliğinde gündeme gelen Yeşil Yeni Düzen ile iklim eylemi de hızını artırdı. Eski düzenin yöntemlerinin işlemediğini iyiden iyiye hissettiğimiz bugünlerde, hem eşitsizlik hem de iklim değişikliğinin yarattığı krizlerle başa çıkmak için ekonomide büyük ve cesur bir dönüşüme işaret eden Yeşil Yeni Düzen, neden yeni yol haritamız olmasın?

İTÜ İşletme Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı, 2008 Krizi’nin salt ekonomik değil, sosyal ve ekolojik boyutları olan küresel bir kriz olduğunu ve halen bu krizden çıkılamadığını söyleyerek, bir çözüm olarak ekonomik, sosyal ve ekolojik bakış açısına sahip Yeşil Yeni Düzen’in popüler hale gelmesinin şaşırtıcı olmadığını belirtiyor.

ABD’de Demokratik Parti içinde ilerici bir dönüşüm yaratmayı hedefleyerek 2017’de oluşturulan ilerici siyasi eylem komitesi Justice Democrats ile Yeşil Yeni Düzen’in geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çalışan New Consensus’un kurucularından Zack Exley, aynı zamanda ABD Vermont Senatörü, başkan aday adaylarından Bernie Sanders’a da 2016’daki kampanyasında başdanışmanlık yaptı. Exley, karşı karşıya olduğumuz tehditle mücadele için ekonomik dönüşüm, bunun için de yatırım yapmanın kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

ABD siyasetinin şu an en çok konuşulan isimlerinden olan 29 yaşındaki kongre üyesi Alexandria Ocasio-Cortez, toplumsal adaleti iklim ve doğanın sürdürülebilirliği temelinde ele alarak, meslektaşlarının büyük fosil yakıt şirketlerindeki ekonomik çıkarlarına tehdit oluştururken Amerikan siyasetinde yeni bir umudun kıvılcımını da ateşledi.