;
Politika

İklim Kanunu Teklifi Kabul Edildi

tbmm

AKP tarafından TBMM’ye sunulan İklim Kanunu teklifi kabul edilerek yasalaştı. İklim Kanunu’nun kabulü muhalefet partileri, iklim ve çevre STK’ları tarafından eleştiriyle karşılandı.  

İklim değişikliğiyle mücadele ve uyuma ilişkin esasları içeren İklim Kanunu teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edildi ve yasalaştı. AKP tarafından TBMM’ye sunulan kanun teklifi, iklim değişikliğiyle mücadelede birincil hedeflerden seragazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğiyle uyum faaliyetlerini planlama ve uygulama ile bunlara ilişkin yasal ve kurumsal çerçevenin usul ve esaslarını kapsıyor.

Kanuna göre kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, kamu yararı gözetilerek alınacak tedbirlere ve düzenlemelere uymak ve uygulamakla yükümlü. İklim Değişikliği Başkanlığı, gerekli tedbirlerin alınması için düzenlemeler yapmak ve bunların uygulanmasıyla yetkilendiriliyor. Buna kurumlararası koordinasyon, faaliyet ve standart belirleme, gelişmeleri takip etme, karbon fiyatlandırmasına ilişkin piyasaya dayalı mekanizmaları düzenlemek de dahil.

Muhalefet partileri ve çevre STK’ları, İklim Kanunu’nu “ticari olmakla” eleştiriyor. Özellikle STK’ların katılım eksikliği ile uygulama belirsizlikleri tartışma konusu.

“Sözde İklim Kanunu Beş Yandaş Firmanın Çıkarı için Getiriliyor”

Kanun teklifinin yasalaşmasının ardından CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, “Gerçekten bir İklim Kanunu’na ihtiyacımız var ama üniversitelerin, çevre örgütlerinin, yerel yönetimlerin ortak aklıyla hazırlanmış bir yasaya” dedi ve ekledi: “Bu sözde İklim Kanunu, sadece beş yandaş firmanın çıkarı için getiriliyor.” Başarır “İklim değişikliğinden en çok etkilenen dar gelirli yurttaşların yaşadığı bölgelerle ilgili hiçbir çözüm bu yasada yok” diye konuştu.

“Adı İklim, İçeriği Ticaret”

Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, “Adı iklim, içeriği ticaret olan; orman yangınlarına, zirai dona, kuraklık sorununa hiçbir çözüm sunmayan; doğanın ve milletimizin çıkarına değil, sermayenin menfaatine hizmet edecek bu düzenlemeye red oyu verdik” dedi.

“Kirletmeyi Meşrulaştırmış Olacaklar”

“Kanun üzerinde komisyonda yeniden bazı görüşmeler yapacaklarını söylemişlerdi ancak bunu yapmadılar” diyen DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın da “Doğayı ve havayı kirletme hakkını alıp satacaklar ve böylece kirletmeyi meşrulaştırmış olacaklar” şeklinde konuştu.

“Bu Yasanın Anayasa Mahkemesi’nden Dönmesini Umut Ediyoruz”

TEMA Vakfı, “Kaybeden insan ve doğa oldu” şeklinde bir paylaşım yaptı. Vakıf, kabul edilen yasayı İklim Kanunu olarak görmediklerini, bu yasayla “emisyon ticaret sistemi düzenlendiğini” yazdı: “Emisyon azaltımı, fosil yakıtlardan çıkış, adil geçiş planı, uyum politikaları ve gelirlerin toplum yararına kullanımı gibi kritik unsurları içermeyen ve iklim krizine bütüncül yaklaşmayan bu yasanın Anayasa Mahkemesi’nden dönmesini umut ediyoruz.”

“Bir Yeşil Aklama Belgesi”

İklim Kanunu teklifi ile ilgili bir açıklama yapan Halkın İklim Kanunu Kampanyası, ardı ardına çıkarılan düzenlemelerle bütün bir yaşam ağının hedef alındığını belirterek İklim Kanunu teklifinin sermayenin ihtiyaçlarını önceleyen bir “yeşil aklama” belgesi olmaktan öteye gitmediğini savunmuştu.

Açıklamada ülkemizin gıda güvencesini sağlayan zeytinliklerin; meralar, su varlıkları ve ormanların bir kez daha torba yasaların hedefi haline geldiğinin altı çizilerek “Yönetmelik düzeyinde yapılan değişiklikler ile şirketlere yönelik çevresel istisnalar artırılıp projelerin denetlenebilirliği ortadan kaldırılırken, kıyı ekosistemleri yıkımına yol açacak şekilde özel şirketlere tahsis edilip halka kapatılıyor” eleştirisi yöneltilmişti.

İklim Kanunu’nun Eleştirilen Yönleri

Türkiye’nin iklim alanında çalışan 15 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren İklim Ağı da TBMM’ye sunulan ilk İklim Kanunu teklifine dair yaptığı açıklamada eksikliklere dikkat çekerek kanun teklifinin yeniden düzenlenmesini talep etmişti.

İklim Kanunu’nda İklim Ağı’nın altını çizdiği eksiklikler şöyle:

Sivil Toplum Yok Denetim Yok!

İklim Kanunu sadece çevreyle ilgili bir düzenleme değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal geleceğini de belirleyecek kritik bir adım. Ancak, kanun teklifi hazırlanırken bilim insanlarının ve iklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) görüşlerine başvurulmadı. Ayrıca STK’lara, teklif edilen kurul ve mekanizmalarda da yer verilmedi. Bu haliyle teklif, iklim politikasında denetim ve şeffaflık sağlamaktan uzak kalıyor.

İklimi Bozan Seragazlarını Azaltmıyor

Bilim insanları, küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlamak için emisyonların bugünden itibaren hızla azaltılması gerektiğini söylüyor. Ancak kanun teklifinde, seragazı emisyonlarını bugünden itibaren azaltmayı taahhüt eden mutlak bir azaltım hedefi bulunmuyor. Türkiye’nin seragazı emisyonlarını hangi seviyeye kadar ve hangi hızla azaltacağı net bir şekilde ortaya konmuyor.

Kömür, Petrol ve Gaz Tüketimini Bitirme Hedefi Yok

İklim değişikliğiyle mücadelede en önemli adım fosil yakıtların terk edilmesi. Ancak, kanun teklifi kömür, petrol ve gaz kullanımının sonlandırılmasına dair bir hedef içermiyor. Bunun yerine, azaltım yöntemleri olarak henüz uygulanabilirliği kanıtlanmamış karbon yakalama ve depolama gibi teknolojileri vurguluyor ve bu teknolojilerin gelişmesine dayanarak iklim değişikliğiyle mücadeleyi erteliyor.

ETS Emisyon Azaltımına Hizmet Etmeyecek

Teklif, esasen Emisyon Ticaret Sistemini (ETS) düzenlemeye odaklanıyor. Ancak, seragazı emisyonlarının azaltımını hedeflemeden devreye alınacak bir ETS, düşük karbon fiyatlarının oluştuğu, sığ bir emisyon piyasasına dönüşme riski taşıyor. Ayrıca, mevcut teklifle önerilen “denkleştirme” yöntemiyle tesisler, emisyonlarını azaltmak yerine fidan dikmek gibi uygulamalarla emisyon bedeli ödemekten kaçınabilir.

Adil Geçişin Adı Var Mekanizması Yok

Kömürlü termik santrallar gibi fosil yakıta dayalı sektörlerin kademeli olarak ortadan kalkmasıyla etkilenecek çalışanların ve geçim kaynakları bu sektörlere dayalı olan hane halklarının mağdur olmaması için adil bir geçiş mekanizması kurulması gerekiyor. Ancak, kanun teklifinde adil geçiş kavramı yer alsa da buna yönelik somut bir mekanizma sunulmuyor.

Gelirler Şirket Değil, Toplum Yararına Kullanılmalı

ETS’den elde edilecek gelirlerin çalışanlar ve hane halkları yararına kullanılmasına yönelik bir düzenleme bulunmuyor; gelirler yalnızca özel sektörün yeşil dönüşümüne ayrılıyor.  Oysa iklim adaletinin bir gereği olarak iklim değişikliğinin olumsuz etkileri (taşkınlar, fırtınalar, orman yangınları vb.) nedeniyle bireylerin maruz kaldığı kayıp ve zararların karşılanmasına yönelik bir mekanizma tanımlanması ve bu mekanizmanın ETS gelirleriyle finanse edilmesi gerekiyor.