;
Ekonomi Politika

Zengin Ülkeler İklim Kriziyle Mücadele Etmek için Mali Taahhütlerini Güncellemeli

Patricia Espinosa, gelişmekte olan ülkeleri desteklemek için varlıklı ülkelerin yılda 100 milyar dolarlık mali yardım taahhüdünü yerine getirmenin en önemli öncelik olması gerektiğini söylüyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Yönetici Sekreteri Patricia Espinosa, zengin ülkelerin, gelişmekte olan dünyanın iklim kriziyle mücadelesine yardımcı olmak için yeni mali taahhütleri artırmaları gerektiğini söyledi.

Espinosa, 10 yıl önce yapılan mali yardım taahhütlerini yerine getirmenin, bu yılın sonlarında hayati önem taşıyan iklim görüşmelerinden önce, en önemli öncelik olması gerektiğini ifade etti: “Verilen sözler tutulmalı, onurlandırılmalı ve güncellenmelidir. Gelişmekte olan ülkelerin çabalarını destekleme programları göz ardı edilemez ve görmezden gelinmeyecek. Bu taahhütlerin yerine getirilmesi gelişmiş ülkelerin kendi çıkarına olacaktır”

Zengin ülkelerin, emisyonları azaltmalarına ve iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için kamu fonları ve özel sektör kaynaklarından en az 100 milyar dolar aktarılmasını sağlamaları gerekiyor. Yılda 100 milyar dolarlık taahhüt ilk olarak 2009’da Kopenhag iklim konferansında verildi ve Paris Anlaşması’nın kabulünde tekrarlandı.

Espinosa’nın uyarısı, BM’nin COP26’dan önce iklim finansmanı taahhütlerinin yerine getirilmesini sağlama yönünde ortak bir çabaya işaret ediyor. Geçen Aralık ayında, BM Genel Sekreteri António Guterres, 100 milyar dolarlık taahhüdün, COVID-19 krizi nedeniyle bu Kasım ayına ertelenen, başarılı bir COP26 zirvesinin anahtarı olduğunu söylemişti.

Espinosa ayrıca, ülkeleri Paris Anlaşması’ndaki bazı çözülmemiş sorunları çözerek başarılı bir COP26 için hazırlanmaya çağırdı. Bunların başında, 2019’da Madrid’deki son iklim konferansında fazla ilerleme olmadan sona eren ve anlaşmazlığa neden karbon piyasalarının nasıl çalışması gerektiği sorusu geliyor.

COP26’nın ev sahibi olarak Birleşik Krallık, sorunu sanal toplantılar ile çözmeye çalışacak. Görüşmeler çevrimiçi toplantılar yoluyla gayri resmi olarak yürütülürken, tarafların genellikle COP konferansından birkaç ay önce gerçekleştirdiği resmi müzakereler ertelendi.

Espinosa ayrıca, ülkelerin 2030’a kadar emisyonlarını sınırlandıran yeni ulusal planlar sunmaları için çağrıda bulundu. Ulusal Katkı Beyanı (NDC) adı verilen bu planların, Paris Anlaşması uyarınca 31 Aralık 2020’ye kadar sunulması gerekiyordu. Ancak bu tarihe yalnızca 75 ülke yetişti. ABD ve Çin dahil olmak üzere büyük ekonomiler planlarını henüz resmileştirmedi.

Çarşamba günü London School of Economics tarafından düzenlenen sanal bir konferansta konuşan Espinosa, COP26’da küresel toplumun tüm kesimlerinin ve tüm ülkelerin dahil olmasını sağlayarak “arkada kimseyi bırakmama” sözü verdi. Espinosa, “Kapsayıcı çok taraflılık, ileriye giden yolumuzdur. Herkesin oynayacağı bir rol var ve herkesin dahil olması gerekiyor” dedi.

Glasgow’da gerçekleştirilmesi planlanan COP26’da sivil toplumun nasıl yer alacağına dair tartışmalar sürüyor, ancak koronavirüs salgını nedeniyle kısıtlamalar yaşanabilir.