Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin ilk olarak COP28’te duyurulan nükleer enerji kapasitesini 2050’ye kadar üç katına çıkarma deklarasyonuna imza attığını duyurdu. Türkiye’nin halihazırdaki nükleer kapasitesi 0 GW. STK’lar ise nükleer enerjinin maliyetli, riskli ve antidemokratik yapısına dikkat çekiyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, X üzerinden Türkiye’nin “Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu”na dahil olduğunu duyurdu. Türkiye’yle beraber El Salvador, Kazakistan, Kenya, Kosovo ve Nijerya da deklarasyona imza attı.
Dubai’de düzenlenen COP28’te imzaya açılan deklarasyona ABD ön ayak olmuştu. ABD’nin o dönemki iklim elçisi John Kerry, deklarasyonu, “Kimseye bunun kesinlikle diğer tüm enerji kaynaklarına kapsamlı bir alternatif olacağı iddiasında bulunmuyoruz. Ama biliyoruz ki bilim, gerçekler ve kanıtlar bize nükleer olmadan 2050’de net sıfıra ulaşamayacağımızı söylüyor. Bu işin içinde siyaset yok, bu işin içinde ideoloji yok” sözleriyle savunmuştu.
Nükleer enerji yarattığı risk, maliyeti ve antidemokratik bir yapıya sahip olması nedeniyle iklim krizinin aciliyeti düşünüldüğünde bir çözüm olarak gerçekçi durmuyor.
Kampanya grubu 350.org ise Paris İklim Hedefine ulaşmak için gereken karbonsuzlaştırmayı hızlandırmak için tehlikeli nükleer enerjiye yer olmadığını söylüyor. Yapılan açıklamada bunun tehlikeli bir dikkat dağıtma taktiği olduğu belirtilirken, “2000’li yıllardan bu yana nükleer endüstrilerin lobicileri tarafından yürütülen ‘nükleer rönesans’ girişimi hiçbir zaman başarılı olamadı – çok maliyetli, çok riskli, çok antidemokratik ve çok zaman alıcı. İklim krizine karşı daha ucuz, daha güvenli, daha demokratik ve daha hızlı çözümlerimiz var. Bunlar yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğidir” deniliyor.
Türkiye’nin kaza riski, atık sorunu ve yüksek maliyetine rağmen neden nükleer enerjiye yatırım yaptığını ve yapmak istediğini bilmediklerini aktaran Ekosfer Derneği Kampanyalar Direktörü Özgür Gürbüz ise, “Herkesin elektrik faturalarından şikayetçi olduğu bir dönemde, rüzgar ve güneş gibi kaynaklara kıyasla ortalama dört kat daha fazla maliyetle aynı elektriği üreten nükleer santral projelerinin bir an önce sonlandırılması gerek. Herhangi bir kaza ve sızıntı olmasa bile nükleer enerji maliyet nedeniyle bir seçenek olmaktan çıktı. Bugün kilovatsaati 2-3 dolar sente güneşten ürettiğiniz elektriği, nükleerden en düşük 12 sentlere üretebiliyorsunuz. Batarya maliyeti eklense bile dışa bağımlı nükleer enerji 2-3 kat pahalıya elektrik üretiyor. Bu yüzden küresel elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı son 25 yılda yüzde 17’lerden %9’lara geriledi. Türkiye’nin nükleer santrallara değil, enerji verimliliğiyle desteklenmiş yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapması gerekir” diyor.