;
Politika

Güneşin Peşinde 26 Saat

Yazı: Melda Çele – Global Compact Türkiye Genel Sekreteri

2020 yılı herkesin beklentilerinin ve planlarının alt üst olduğu bir yıl oldu. Yılın ilk 6 ayına belki de 10 yıllık tecrübe
sığdırdık.

Art arda gelen felaket haberleri, iklim krizi, artan eşitsizlikler, ayrımcılık derken, COVID-19 salgını ile görmezden geldiğimiz, halının altına süpürdüğümüz ne varsa hepsi gün ışığına çıktı. Belirsizlikle mücadele ederken hepimiz kerteriz alacak bir noktaya ihtiyaç duyduk. UN Global Compact’in 10 ilkesi zamansızlığı ve evrenselliği ile bize yol gösterdi.

Bu doğrultuda, gezegeni düşünen herkese öncelikleri bir kez daha hatırlatan, yol haritası sunan ve hepimize umut
veren bir etkinliği düzenlemenin gururunu yaşıyoruz. UN Global Compact’in 20. Yılını kutladığı Liderler Zirvesi’nde
devlet başkanları, iş dünyası temsilcileri, BM ve sürdürülebilirlik liderleri bir araya geldi. 180 ülkeden yüzlerce
konuşmacının katıldığı Zirve’yi 20.000’den fazla kişi takip etti. Global Compact Türkiye olarak biz de dünyayı
26 saat boyunca “güneşin peşinden” dolaşan bu tarihi Zirve’de 1 saatlik bir Türkiye Oturumu gerçekleştirdik.
Peki, bu zirve beni ve UN Global Compact ailesini neden umutlandırdı? Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Botsvana Devlet Başkanı Dr. Mokgweetsi Masisi, Kolombiya Devlet Başkanı Iván Duque Márquez, Kosta
Rika Devlet Başkanı Carlos Alvarado Quesada ve Etiyopya Devlet Başkanı Sahle-Work Zewde’in yanı sıra birçok
önemli şirketin CEO’su ve BM direktörü Zirve’de dünyanın sorunlarını ele aldı. Eski ABD Yardımcısı Al Gore,
BM İklim Eylemi ve İklim Finansmanı Özel Elçisi Mark Carney, Eski BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile COP
25 ve COP 26 İklim Eylemi Liderleri Gonzalo Muñoz ve Nigel Topping gibi isimler iklim krizi ile ilgili konuştu.
Bu kadar önemli ismin bir araya gelip ortak sorunları konuşması 2030’a 4000 gün kalmışken -her ne kadar hedeflerin uzağında olsak da- karar vericilerin iradesinin ne kadar kuvvetlendirdiği gösterdi. Diğer yandan UN Global Compact, “Business Benchmarks for the Decade of Action”ı duyurarak kurumsal faaliyetlerin SKA’lar nezdinde gerekli hırsa sahip olup olmadıklarını ölçmek adına bir dizi kriter belirledi. Bu uygulama, dünyanın önde gelen şirketlerinin iddialı hedefleri benimsemesini ve SKA’ların temel iş yönetimine, iş süreçlerine ve bilgi teknolojisine entegrasyonunu hızlandırmayı amaçlıyor.

Türkiye oturumuna dönecek olursak, çok önemli konuşmacılar bizlerle beraber oldu. TÜSİAD Yönetim Kurulu
Başkanı Simone Kaslowski, Ar-Ge Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, Unilever Türkiye
Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, Virginia Üniversitesi Profesörü Lalin Anık, Yeşim
Tekstil Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Cesur, Vestel Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü İsmail
Murat Sarpel, Global Compact Türkiye Başkan Yardımcısı, WPP Türkiye CEO’su ve Group M EMEA Bölgesi
CEO’su Demet İkiler, Oyuncu, UNICEF İyi Niyet Elçisi ve UN Global Compact Destekçisi Kıvanç Tatlıtuğ
değerli görüşlerini tüm dünya ile paylaştı.

Şirketlerin yeni ürün ve hizmetler geliştirirken SKA’ları itici bir güç olarak kullanmalarını ve buradaki iş fırsatlarını
ortaya çıkarmaları için genç profesyonelleri harekete geçirmelerini hedeflediğimiz Young SDG Innovators programımızla da ilk gün bir oturum gerçekleştirdik. “Leveraging Innovation for a Better Future” adlı oturumda
Emre Eczacıbaşı bizlerle oldu.

Doğu Avrupa yerel ağlarının biraraya geldiği “The Power of Partnerships in a Time of Crisis & Recovery” başlıklı oturumda Hedefler için İş Dünyası Platform Başkanı Ümit Boyner ve Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu yer aldı.

Türkiye’den birçok şirket bu oturumda geliştirdikleri çözüm önerilerini sunumlarla paylaştı. “SDG Futures Lab” oturumunda Young SDG Innovators Programı katılımcılarından Zorlu Holding Ekibi Türkiye’yi temsil etti. Sürdürülebilirlik konusunda, hevesli birçok genç arkadaşımız ile beraber olmak bizleri oldukça mutlu etti.

Yazımın son kısmında oturumlarla ilgili ilham veren birkaç notumu sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle son dönemde yaşadığımız COVID-19 krizi dolayısıyla yapılan yardımlarla ilgili önemli bir noktaya değinmek istiyorum.
Euler Hermes’in araştırmasına göre ülkelerin COVID-19 ile ilgili acil yardım paketlerinin toplamı 7 trilyon doları aştı. Ancak bu yardım paketlerinin sadece %4’lük kısmı yeşil ekonomi uygulamalarına uyumlu. Diğer yandan AB, yardım paketlerini Yeşil Mutabakat’a uyumlu hale getiriyor. Bu kapsamda Yeşil Mutabakat’ın Türkiye açısından yarattığı fırsatlar değerlendiren TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski önemli bir noktayı işaret etti. AB, önümüzdeki dönemdegeliştireceği ikili anlaşmalarda gelecekteki olası krizlerden korunmak için Yeşil  Mutabakat’ta, dijitalleşmeyi ve herkes için adil ve kapsayıcı kalkınmayı göz önünde bulunduracak. En büyük ticaret ve yatırım ortağımız AB’nin bu dönüşümü özellikle bazı sektörlerimiz açısından dikkatlice izlenmeli. Konu ile ilgili hazırlıklı olursak bu dönüşümü büyük bir avantaja çevirme şansımız var. Bölgemizde bu ihtiyaca cevap vermeye hazır başka ülkeler de var. Bizim bu rekabet yarışında nasıl öne çıkacağımız, yatırımcılara hangi avantajları sunacağımız önemli. Türkiye için bir fırsat penceresi açılıyor. Biz de bu noktada Global Compact Türkiye olarak şirketlere sürdürülebilirlik yolculuklarında her türlü desteği sağlamaya hazırız.

Yaşadığımız süreci markalar ve tüketici tarafından değerlendiren Lalin Anık ile Mustafa Seçkin’in oturumu oldukça etkileyiciydi. Bu süreçte tüm paydaşlara katkı sağlamanın gerekliliğini ve kar odaklı kapitalizm yerine ekosistemine tümüyle değer katan markaların tüketiciler tarafından daha çok sevildiğini vurguladılar. Yani, tedarikçisine, müşterisine, çalışanına, hissedarına, topluma ve dünyaya değer katan markalar, kurumlar yeni dünya düzeninde ön plana çıkacak.

Zirvede COVID-19 salgınının tedarik zincirlerini nasıl etkilediğini de tartıştık. İsmail Murat Sarpel ve Dilek Cemsur da tedarik zincirlerimizin, en zayıf halkası kadar güçlü olduğuna dikkat çektiler. Panelde sürdürülebilirlik uygulamalarının tedarik zinciri içinde yaygınlaşmasının, risklerin azaltılmasında kesinlikle çok etkili olacağının altı çizildi. Tüm dünyada tedarik zincirinde herkes için sağlık, güvenlik, adalet, refah ve eşitlik gibi temel hak ve ihtiyaçları sağlayamazsak hepimizin risk altında olduğu vurgulandı.

Bir önceki panelde de bahsedildiği üzere önümüzdeki süreçte tedarik zincirinde alım yapan uluslararası firmalar birlikte çalışacakları şirketlerin önce sağlık koşullarının birlikte çalışmaya uygun olup olmadığına bakacaklar. Çevresel boyutlar, çalışanların hakları ve çalışma koşullarına daha çok dikkat edilecek. Bu konuya önem veren ve sürdürülebilirlik konusuna katkı yapan firmalar daha fazla öne çıkacak. Alınan tüm önlemlerin kapsayıcı olması, toplumun en kırılgan birey, çalışan ve gruplarını kapsaması çok önemli hale gelecek. Bu noktada da UN Global Compact’ın 10 ilkesi bu süreçte tüm kurumlara önemli bir yol gösterici olacak.

Son olarak UN Global Compact Destekçisi Kıvanç Tatlıtuğ son paneli şu sözlerle noktaladı: “Sosyal kapsayıcılık konusunda, bugün tüm dünyada ayrımcılığa karşı bir isyanın toplu dışavurumunu görüyoruz. Dünyada herkes için, hiçbir ayrım gözetmeden barış, adalet, eşitlik ve refah sağlayamadıkça, dünya üzerinde kimse güvenli ve mutlu olmayacak. Zengin ülkeler sadece kendi vatandaşları için sağlık imkânları sağlayarak pandemiden kurtulamayacak. Dünya üzerinde herkes tedavi edilmedikçe, her ülkenin en ücra köşesindeki kişilere de aşı ulaştırılmadıkça hiçbirimiz güvende olmayacağız. Bu durum çok ciddi bir uluslararası işbirliği ve koordinasyon gerektirecek. Kısacası, ‘kimseyi geride bırakmadan’ tüm kimliklerin insan haklarının tesis edildiği, tüm çalışanlar için insan onuruna yakışan iş ve çalışma ortamlarının olduğu ortamları yaratmalıyız ve doğanın üzerinde erk olmadan yaşamayı öğrenmeliyiz.”

UN Global Compact bünyesinde 20 yılda 10.000’den fazla şirket daha iyi bir dünya hedefi için çaba gösteriyor. Şimdi ise SKA’lara ulaşmak için sadece 10 yılımız var. 20. yılımızda duyduklarımız bizi umutlandırdı.
Şimdi harekete geçme zamanı!