;
Bilim

COP25 Öncesi Yayımlanan Araştırmalar: Emisyonlar Acilen Düşmeli

Bugün Madrid’de başlayan COP25’in hemen öncesinde yayımlanan araştırmalar emisyonların acilen düşmesi gerektiğini bir kez daha vurguladı. Emisyonlar yeterince hızlı bir şekilde düşmezse dünya iklim çöküşü ile karşı karşıya kalacak.

Ülkelerin Paris iklim taahhütlerini güçlendirmek zorunda oldukları 2020 yılına sayılı gün kala Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından 26 Kasım’da yayımlanan Emisyon Açığı Raporu, 2020 ile 2030 yılları arasında küresel seragazı emisyonlarında her yıl %7,6’lık azaltım yapılmadığı takdirde Paris Anlaşması’nın 1,5 derece hedefini gerçekleştirme fırsatının kaçacağı uyarısında bulunuyor.

UNEP’in yıllık Emisyon Açığı Raporu, Paris Anlaşması’nın tüm mevcut koşulsuz taahhütleri yerine getirilse bile, sıcaklıkların 3,2 derece artarak, daha geniş ve daha tahrip edici iklim etkilerine yol açacağını ifade ediyor. Ülkeler, 1,5 derece hedefinin tutturulması için önümüzdeki 10 yıl içinde küresel azaltım taahhütlerini en az beş kat artırmalılar.

UNEP Genel Direktörü Inger Andersen, “İklim değişikliğine karşı erken ve güçlü bir şekilde harekete geçmeyerek gösterdiğimiz kolektif başarısızlığımız, şimdi büyük azaltımlar yapmamız gerekiyor anlamına geliyor; önümüzdeki 10 yıl boyunca, yılda %7’nin üzerinde emisyon azaltımı yapmamız gerekiyor. Bu da, ülkelerin yeni iklim taahhütleri konusunda 2020’nin sonuna kadar bekleyemeyeceklerini gösteriyor. Ülkeler – ve her şehir, bölge, işletme ve birey – şimdi hemen harekete geçmeli” dedi.

Seragazı Salımı Yoğunluğu 2018’de Rekor Seviyeye Ulaştı

Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ) tarafından 25 Kasım’da yayımlanan rapor ise, atmosfere yayılan ve küresel ısınmaya yol açan seragazı salımı yoğunluğunun 2018 yılında rekor seviyeye ulaştığını duyurdu. DMÖ, yıllık seragazı bülteninde, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunun 2018 yılında milyonda 407,8 birime ulaştığını duyurdu. Bu oran 2017 yılında, 405,5 birimdi. Raporda, atmosfere seragazı salım oranının, geçen 10 yıl ortalamasından daha hızlı bir şekilde gerçekleştiği uyarısı yapıldı.

DMÖ Genel Sekreteri Petteri Taalas, “Paris İklim Sözleşmesi’nin ardından verilen sözlere rağmen, atmosfere seragazı salımında hiçbir düşüş gözlenmedi. Bu da uzun dönemde, gelecek nesillerin, iklim değişikliğinin yol açacağı hava sıcaklığının artması, deniz su seviyesinin yükselmesi, deniz ve kara ekolojik sistemlerinin bozulması ve olağanüstü hava koşulları gibi ciddi etkileriyle karşılaşacağını gösteriyor” dedi.

Planlanan Fosil Yakıt Üretimi Olması Gerekenden %120 Daha Fazla

UNEP ve enerji alanında çalışan düşünce kuruluşları tarafından 20 Kasım’da yayımlanan “Üretim Açığı Raporu” (Production Gap), ülkelerin 2030 yılına kadar üretmeyi planladıkları fosil yakıt miktarının, ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandıracak miktarın %120 üzerinde olduğunu gösteriyor.

Üretim Açığı Raporu, ülkelerin Ulusal Niyet Beyanları’nın (NDC), küresel ısınmayı sınırlama hedefi için gereken emisyon azaltımlarının gerçekleştirilmesi için yetersiz kaldıklarını gösteren ve UNEP tarafından yayınlanan Emisyon Açığı Raporu’nu tamamlayıcı nitelikte.

Çalışmaya göre, en çok üretim açığı kömürde görülüyor. Birçok ülke kömürlü santrallar başta olmak üzere kömür kullanımını sınırlandıran adımlar atıyor ancak ülkeler, aynı zamanda 2030 yılında, ısınmayı 1,5 derecede tutacak üretimin ise %280 üzerinde kömür üretmeyi planlıyor. Bu üretim arz tarafında yapılan hamleler ile tezat oluşturuyor.

Dünya “Geri Dönülemez” Noktaya Çok Yakın

Bilim insanları iklim krizinin vardığı boyutlar konusunda dünyanın birden çok taşma noktasını çoktan aştığı konusunda uyarı yaptı. Uyarıda iklim değişikliğinin medeniyete varoluşsal bir tehdit oluşturmaya başladığı açıklandı.

Küresel ısınmanın buzulların erimesi ve ormanların yok olması gibi bazı etkileri durdurulamaz hale geldi. Geçmişte 5 derecelik aşırı ısınmanın dünyayı “taşma noktasına” getireceği düşünülürken yeni araştırmalar 1 ya da 2 derecenin de aynı derecede tehlikeli olduğunu ortaya koydu.

Gezegenin 1 derece daha ısınmış olması ve sıcaklığın artacağına kesin gözüyle bakılmasının sebebi karbon emisyonları ve seragazı emisyonunun hâlâ artıyor olması.