İklim finansmanının gidişatını araştıran yeni bir rapora göre, Küresel Güney’e sağlanan iklim finansmanının üçte ikisi kredilerden oluşurken, bu finansmanı veren zengin ülkeler böylece kâr elde ediyor…
Zengin ülkeler tarafından yürütülen bu tür krizden kâr sağlama uygulamaları, gelişmekte olan ülkelerin borç yükünü artırıyor ve iklim eylemini de sekteye uğratıyor. Bu başarısızlığı daha da ağırlaştıran bir diğer unsur ise, dış yardımlarda yapılan büyük kesintiler. Bu kesintiler, iklim finansmanını daha da azaltma tehdidi taşıyor ve iklim felaketlerinden en çok etkilenen en yoksul topluluklara ihanet anlamına geliyor.
Oxfam ve CARE Climate Justice Centre tarafından yayımlanan rapora göre zengin ülkeler, 2022 yılında 116 milyar dolar iklim finansmanı sağladıklarını iddia etse de, gerçekte bu rakam yalnızca 28–35 milyar dolar civarında, yani taahhüt edilen miktarın üçte birinden bile daha az.
İklim finansmanının yaklaşık üçte ikisi, genellikle özel bir indirim yapılmadan, standart faiz oranlarıyla verilen krediler şeklinde sağlandı. Bunun sonucunda, iklim finansmanı her yıl gelişmekte olan ülkelerin borcuna daha fazla yük bindiriyor. Bu ülkelerin toplam borcu şu anda 3,3 trilyon dolara ulaşmış durumda. Fransa, Japonya ve İtalya en kötü aktörler arasında yer alıyor.
Önce Zarar Verdiler Şimdi de Borçlandırıyorlar
En az gelişmiş ülkeler 2021–2022 yılları arasında toplam kamu iklim finansmanının yalnızca %19,5’ini, küçük ada devletleri ise sadece %2,9’unu aldı. Üstelik bu miktarın yarısından fazlası geri ödenmesi gereken kredilerdi.
Gelişmiş ülkeler bu kredilerden kâr ediyor. Geri ödemeler, yapılan ödemeleri aşıyor. 2022 yılında gelişmekte olan ülkelere 62 milyar dolarlık iklim kredisi verildi. Bu kredilerin yaklaşık 88 milyar dolarlık geri ödemeye yol açması bekleniyor; bu da alacaklılar için %42 oranında bir “kâr” anlamına geliyor.
Finansmanın yalnızca %3’ü, iklim krizinden orantısız şekilde etkilenen kadınlar ve kız çocuklarını gözeten toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirme amacına yönelikti.
Raporu değerlendiren Oxfam İklim Politikaları Sorumlusu Nafkote Dabi, “Zengin ülkeler iklim krizini ahlaki bir sorumluluk değil, ticari bir fırsat olarak görüyor. Tarihte zarar verdikleri insanlara şimdi borç vererek onları bir borç döngüsüne hapsediyorlar. Bu, bir tür krizden kâr sağlama yöntemidir” yorumunda bulundu.
Bu başarısızlık, zengin ülkelerin 1960’lardan bu yana yapılan en sert dış yardım kesintilerine gittiği bir dönemde yaşanıyor. OECD verilerine göre, 2024 yılında dış yardımlarda %9’luk bir düşüş oldu ve 2025 için öngörülen kesintiler %9 ila %17 arasında.
Fosil yakıt kaynaklı iklim felaketlerinin etkileri şiddetlendikçe sadece bu yıl Afrika Boynuzu’nda milyonlarca insan yerinden edilirken, Filipinler’de 13 milyon kişi etkilendi, Brezilya’da ise 600 bin kişi sellerle karşı karşıya kaldı.
Geri Ödemesiz ve Düşük Faizli Finansmanın Payını Artırın Çağrısı
Son durumu değerlendiren CARE Danimarka Kıdemli İklim Danışmanı John Norbo ise şunları söyledi:
“Zengin ülkeler iklim finansmanında sınıfta kalıyor ve taahhütlerini yerine getirmek için bir planları bile yok. Aslında birçok zengin ülke yardımları kesiyor ve en yoksullar bunun bedelini bazen hayatlarıyla ödüyor. Bu nedenle COP30 boş vaatler yerine adaleti sağlamalı.”
Öte yandan iklim krizine uyum finansmanı da ciddi şekilde yetersiz kalıyor. Toplam iklim finansmanının yalnızca %33’ü bu alana ayrılıyor çünkü yatırımcılar, daha hızlı mali getiri sağlayan azaltım projelerini tercih ediyor.
Oxfam ise COP30 öncesinde zengin ülkelere şu çağrılarda bulunuyor:
- İklim finansmanı taahhütlerini yerine getirin: 2020–2025 dönemi için toplam 600 milyar doları sağlayın, yıllık 300 milyar dolara nasıl ulaşılacağını açıkça ortaya koyun ve 1,3 trilyon dolarlık “Bakü’den Belem’e yol haritası”na liderlik edin.
- Krizden kâr sağlamayı durdurun: Dünyanın iklim açısından en savunmasız topluluklarını daha fazla borçlandırmamak için düşük faizli, geri ödemesiz ya da uzun vadeli finansmanın payını ciddi şekilde artırın.
- Uyum finansmanını katlayın: COP26’da 2025 yılına kadar uyum finansmanını iki katına çıkarma hedefini temel alarak, 2030 yılına kadar uyum finansmanını en az üç katına çıkarma taahhüdünde bulunun.
- Kayıp ve zarar için finansman sağlayın: Kayıp ve Zararlara Müdahale Küresel Fonu yeterince fonlanabilmeli. İklim değişikliğinin mağdurları daha fazla görmezden gelinmemeli.
- Yeni finansman kaynakları oluşturun: Yalnızca OECD ülkelerinden yılda 1,2 trilyon dolar, küresel fosil yakıt şirketlerinin aşırı kârlarından ise yılda 400 milyar dolar toplanabilir. Dolayısıyla süper zenginleri vergilendirerek yeni kaynaklar oluşturun.