;
Bilim

Türkiye’de Bağcılığa Uygun Alanlar Değişebilir

bağ

Türkiyede bağcılık alanlarının iklim değişikliğinden nasıl etkileneceğini araştıran yeni bir çalışmaya göre, beklenen sıcaklık artışları, üzüm verimini ve kalitesini düşürebilir. İklim koşullarında hesaplanan değişimler, farklı üzüm türlerinin yetiştirilmesine uygun alanların da değişebileceğini ortaya koyuyor. Üretimi, uygun koşulları sunabilecek bölgelere kaydırmak gerekebilir. 

YAZI: Dr. Nazan An ve Dr. Tufan Turp

İklim değişikliğinin, Türkiyedeki bağcılık alanlarının üzüm üretimine uygunluğunu nasıl etkileyeceğini araştıran yeni çalışmamıza göre, önümüzdeki 30 yılda beklenen sıcaklık artışları ve azalan yağışlar, üzüm üreten bölgelerdeki elverişli koşulları değiştirebilir.

Dünyada kırkın üzerinde ülkede yaygın olarak yetişebilen üzüm, her ne kadar geniş bir alanda yetiştirilebiliyor olsa da, iklimsel değişimlere karşı oldukça duyarlı. Dolayısıyla iklim değişikliği, üzümün üretim miktarını ve kalitesini belirgin şekilde etkiliyor.

Çalışmamıza göre, önümüzdeki dönemde yaşanması beklenen sıcaklık aşırılıkları, yağış rejiminde beklenen değişimler ve kuraklık, bağcılık faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, Türkiyedeki toplam üzüm üretiminin yaklaşık yarısını oluşturan Sultana üzümlerinin yetiştirildiği Manisa ve Denizli illerinde verim düşüşü bekleniyor. 

Öte yandan Sultana üzümü için uygun koşulların Batı Karadenizin iç kesimlerine ve Doğu Anadolunun batısına kayabileceği tahmin ediliyor. Benzer şekilde, Ege Bölgesinin kıyı ve iç kesimlerinin, Boğazkere, Öküzgöve Şire gibi yüksek sıcaklık isteyen türler için daha uygun hale geleceği öngörülüyor.

İklim değişikliğinin üzüm üretimine olumsuz etkilerini asgaride tutmak için türleri, uygun koşulları sunan bölgelerde yetiştirmenin yanı sıra yüksek sıcaklıklara ve su stresine daha iyi dayanabilen çeşitlerin üretilmesi gibi uyum önlemleri alınabilir. 

Bağcılık için “Soğuk” Kalan Bölgeler Uygun Hale Gelebilir

Çalışmamız, seragazı salımlarının yoğun seviyede devam ettiği, ‘‘kötümser’’ olarak tarif edilen iklim değişikliği senaryosuna (RCP8.5) dayanıyor. İki farklı küresel iklim modelinin bölgesel iklim modeli kullanılarak çözünürlüğü yükseltilmiş sıcaklık verisi temel alınarak 3 farklı indis hesaplandı ve bu indisler özetle sıcaklık toplamı açısından kategorilendirilerek, Türkiye için 2022-2050 gelecek dönemi 1972-2000 referans dönemi ile karşılaştırıldı. Böylece, iklim gereksinimleri ve asmanın büyüme döngüsü arasındaki etkileşimler dikkate alınarak, Türkiyedeki bağcılık alanlarının uygunluğunun ne doğrultuda değişeceği ortaya konuldu. 

İndislerden ilki (Winkler İndisi -WI- sıcaklık birikimi), en düşük ve en yüksek sıcaklıklar ile meyvenin gelişimi için gerekli olan minimum sıcaklığı (10 derece) dikkate alıyor. Bu indis, 1 Nisan – 31 Ekim tarihleri arasındaki büyüme mevsimi boyunca, ısı birikimi ve ürünlerin büyüme döngüleri hakkında bilgi sağlıyor. Böylelikle yetişme alanlarındaki toplam sıcaklık değişimlerini takip etmek ve alternatif yetiştirme alanları belirlemek mümkün hale geliyor.

İndis sonuçları 2022-2050 yılları arasında Türkiyede sıcak bölgelerin 1972-2000 referans aralığına göre artacağına işaret ediyor. İç Anadolu, Ege Bölgesinin iç kesimleri, Orta ve Batı Karadeniz gibi bölgelerin giderek ısınacağı dikkat çekiyor. Referans dönemde bu bölgelerin bir kısmı, bağcılık için çok soğuk, bir kısmı isesoğuk” bölge sınıflandırmasında yer alıyordu. Yani, daha önce bağcılık için çok soğuk ya da soğuk olarak nitelendirilen bazı bölgelerde iklimsel değişikliklere bağlı sıcaklık artışlarıyla bazı ürünler için uygun koşulların oluşabileceği söylenebilir.

Erkenci Çeşitler Yüksek Rakımlı Bölgelere Daha Uygun

Bunun yanı sıra Akdeniz ve Ege Bölgelerinin kıyı kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinin güneyinde de dikkat çekici bir sıcaklık artışı gözleniyor. Rakımın oldukça yüksek olduğu Doğu Anadolu Bölgesinde ise bazı alanlar ‘‘çok serin’’ kategorisinden çıkıp ‘‘serin’’ kategorisine geçse de, yüksek rakım nedeniyle bu bölgelerin bağcılığa uygunluğunda bir değişiklik öngörülmüyor. 

Egenin kıyı kesimleri ile Güney ve Güneydoğu Anadolu gibi alçak rakımlı bölgelerde, meyvede yeterli miktarda şeker veya aroma birikimini sağlayabilecek termal değerler, geç olgunlaşan türler için daha uygun görünüyor. İç Anadolu ve Karadeniz gibi yüksek rakımlı bölgelerde ise, gerekli şekeri henüz ilk donlar meydana gelmeden biriktirebilecek erkenci çeşitler, daha uygun olabilir. 

Gelecekte Bolu, Ilgaz, Köroğlu ve Sündiken sıradağlarının yer aldığı yüksek alanlar dışında İç Anadolunun ve Batı Karadenizin büyük bir kısmı, ortalama 1400 ila 1600°C arasında sıcaklık toplamı isteyen üzüm çeşitleri için uygun hale gelebilir. 

Egede ve Güneyde “Aşırı Sıcak” Alanlar Artabilir

Çalışmada her iki iklim modeli için elde edilen diğer indis (Huglin İndisi -HI- gündüz sıcaklık birikimi) sonuçları ise, referans döneme kıyasla 2022-2050 döneminde sıcaklıkların artacağına ve sıcak bölgelerin genişleyeceğine işaret ediyor. 

Bu indis, fotosentez güneşli saatlerde gerçekleştiği için yalnızca gün ışığında biriken sıcaklığı dikkate alır. Hem büyüme mevsimi hem de meyvedeki şeker konsantrasyonu ile ilişkilidir. Özellikle yaz aylarında, yüksek enlemlerde ve uzun günlerde daha fazla maruz kalınan yüksek sıcaklıkların etkisinin dikkate alınmasını sağlayan bu indis sayesinde, hangi bölgede hangi üzüm çeşidinin yetişmesi gerektiğine dair bilgi sağlanabilir. 

İndis sonuçlarına göre, geçmişte “çok serin” ve “serin” kategorilerinde yer alan Ege, Akdeniz ve İç Anadoludaki bazı bölgelerin artık ‘‘ılıman” ila ‘‘ılıman sıcak’’ kategorilerine kayabileceği öngörülüyor. ‘‘Çok sıcak” kategorisindeki bölgelerin de yaygınlaşacağı tahmin ediliyor. 

Her iki modelde de ‘‘aşırı sıcak” kategorisinin özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinin kıyı kesimlerindeki artışı dikkat çekiyor. Çalışmanın bulguları, geçmişte ‘‘aşırı sıcak” olarak sınıflandırılan Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de bu alanların genişleyeceğine işaret ediyor. Dağlık alanların yaygın olduğu Doğu Anadoluda ise çoğu alanda kategorik değişiklik beklenmiyor. 

Sıcak Gecelerin de Artması Bekleniyor

Çalışmada hesaplanan son indis (Serin Gece İndisi -CI-) ise üzümlerin olgunlaştığı Eylül ayı boyunca en düşük gece sıcaklıklarının ortalamasını temsil ediyor. 12 ila 18°C arasında değerler alan bu indis, meyvenin olgunlaşması için gereken günlük minimum ortalama sıcaklığı gösteriyor. 

Araştırma sonuçları, her iki iklim modelinde de, 1972-2000 referans dönemine kıyasla 2022-2050de bu indiste de artış yaşanacağını gösteriyor. ‘‘Sıcak geceler’’ olarak tanımlanan 18°C ve üzerindeki günlerin, özellikle Güney ve Ege Bölgesinin kıyı kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinin güney kesimlerinde, daha sık görülmesi bekleniyor. Ayrıca her iki modelde de, Ege Bölgesinin iç kesimlerinin ‘‘serin geceler” sınıfından ‘‘ılıman geceler” sınıfına geçeceği öngörülüyor. 

Önümüzdeki 30 yıl hakkında her üç indis için yapılan hesaplamalar, indis değerlerinde ciddi bir artışa ve sıcaklık toplamı aralığında en az bir düzeyde kategorik değişime işaret ediyor. Bu değişimler, Türkiyede asma türlerinin yetiştiği coğrafi bölgelerde optimum iklimsel koşullarda olumsuz etkilere bağlı olarak asmanın aroma ve kalitesinde değişimler olabileceğine işaret ediyor. 

Sultana Üzümü için Uygun Yetiştirme Alanları Değişebilir

Araştırmanın bulgularına göre, bu indislerde Türkiyenin hiçbir ilinde soğuk kategorisine geçiş öngörülmüyor. Öte yandan Türkiye genelinde, özellikle ülkenin batısında, doğusunda ve kıyılarda sıcaklık artışı bekleniyor. Ülkenin farklı bölgelerindeki değişikliklerin ne seviyede gerçekleşeceği, indisler arasında farklılık gösterebiliyor. Buna karşın, genel bir artış eğiliminden bahsetmek mümkün. 

Her iki iklim modelinin en uyumlu sonuçları verdiği bölge, Türkiyenin kuzeydoğusu. Alınan sonuçlar, her üç indisin değerlerinin de ülke genelindeki dağlık alanlarda sabit kalabileceğine işaret ediyor. Diğer bölgelerin ise daha yüksek sıcaklıklara doğru kayması bekleniyor. Özellikle üzüm üretiminin yoğun olduğu Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde beklenen değişim, üzüm üreticisinin yakın gelecekte artacak uyum ihtiyacına işaret ediyor. 

Yüzyıl ortasına dair projeksiyonlar, Türkiyedeki toplam üzüm üretiminin yaklaşık yarısını oluşturan Sultana üzümünün yetiştirildiği Manisa ve Denizli illerinde verim düşüşüne işaret ediyor. Öte yandan, yakın gelecekte, Egenin doğusunda, Batı Karadenizin iç kesimlerinde ve Doğu Anadolunun batısında, Sultana üzümü için iklimsel açıdan uygun yetiştirme koşullarının oluşabileceği öngörülüyor. 

Boğazkere, Öküzgöve Şire gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu üzüm türleri için ise Ege Bölgesinin kıyı ve iç kesimlerinin uygun rakımlarında, optimum sıcaklık koşullarının oluşacağı tahmin ediliyor. Bu bölgeler, yüksek sıcaklık gerektiren türler için uygun hale gelebilir. 

Tarımda Hızlı Uyum Gerekiyor 

Özetle, önümüzdeki 30 yıllık dönemde Türkiyede artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, üzüm üreten bölgelerdeki elverişli koşulları değiştirecek. Türkiyenin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda gerçekleşen ve giderek artması beklenen sıcaklık aşırılıkları, yağış rejiminde beklenen değişimler ve kuraklık, bağcılık faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle yaz kuraklığının, kaliteli üretimi kısıtlayarak hem verim kayıplarına hem de kalite sorunlarına yol açması bekleniyor. Uyum önlemleri alınmadığı takdirde bu durum, üzüm üretimi için yüksek risk faktörü anlamına gelebilir. 

Önümüzdeki dönemde, bazı türler için alternatif lokasyonlar belirlemek gibi uyum önlemlerinin tarımsal faaliyetlere hızlı yansıması önem taşıyor. Bu çalışmada da görüldüğü gibi, asmaların büyüme ve olgunlaşma sırasında maruz kaldığı sıcaklık toplamlarını ele alan indisler doğrultusunda, üzümlerin belirli bir bölgede yetişip yetişmeyeceğini öngörmek ve asmaların kalitesi hakkında tahminlerde bulunmak mümkün. Sürdürülebilir bağcılık çabaları kapsamında, bazı türler için alternatif lokasyonlar belirlemek veya daha yüksek sıcaklıklara ve su stresine dayanıklı çeşitler geliştirmek gibi önlemleri uygulamaya almak ve gelecek yatırımları buna göre şekillendirmek gerekiyor.