;
Analiz Politika

Türkiye’de Atık, Atıksu ve Hava Kalitesi Yönetiminde İklim Değişikliği Kapsamlı Yerel Çalışmalar (İklimIN)

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği hibeleri tarafından finanse edilen İklim Değişikliği Alanında Ortak Çabaların Artırılması Projesi (İklimIN) kapsamında 2019 yılı boyunca devam eden iklim değişikliği eğitimleri kısa bir süre önce tamamlandı. 12’si büyükşehir belediyesi olmak üzere toplamda 20 il ve çevresinde (komşu illerle birlikte yaklaşık 60 ilde) gerçekleştirilen eğitimler aracılığıyla yerel paydaşların iklim değişikliği ile mücadele alanında politika üretme, geliştirme ve uygulama kapasitelerinin artırılması ve karşılıklı bilgi alışverişi sağlandı. 17 modül halinde verilen eğitimlerin tamamına linkten ulaşabilirsiniz. Biz de eğitim modüllerinin kısa versiyonlarını iklimhaber.org okuyucularıyla paylaşarak, daha fazla insanın bu değerli bilgilere ulaşımını hedefliyoruz. Eğitim modüllerinin özetlerini yayınlamaya, Dr. Tuğba Ağaçayak’ın “Türkiye’de Atık, Atıksu ve Hava Kalitesi Yönetiminde İklim Değişikliği Kapsamlı Yerel Çalışmalar” modülü ile devam ediyoruz.

Dr. Tuğba Ağaçayak, Çevre Mühendisi / Araştırmacı

Kentler artan sıcaklıklar, şiddetli hava olayları, deniz seviyesinin yükselmesi, su ve gıda güvenliğinin azalması gibi pek çok iklim değişikliği riskiyle tehdit altında. İklim değişikliğinin kentsel altyapıları ve üstyapıları etkilemesi ve bu sistemlerdeki sorunların da iklim değişikliğinin risklerini daha da artırması söz konusu. Örneğin atık ve atıksu yönetiminde yapılan yanlış ve eksik uygulamalar metan ve nitrözoksit emisyonlarına sebep olup seragazı emisyonlarını artırarak çevreye de zarar veriyor. Yapılacak iyileştirmeler ise seragazı emisyonlarını azaltarak, iklim değişikliğine uyum çalışmalarına katkı sağlayacak.

Aynı şekilde hava kirliliğine neden olan kirleticilerin kısa ömürlü bir seragazı olan ozona sebep olması ve ozon oluşumunun önlenmesi için hava kirletici emisyonların azaltılmasının gerekmesi, hava kirliliği kontrolünün iklim değişikliğiyle mücadelede etkisini net bir şekilde ortaya koyuyor. Partikül maddelerin bir bileşeni olan siyah karbon ise fosil yakıtların yakılması esnasında ortaya çıkarak hem hava kirliliğine neden olarak insan sağlığını etkiliyor, hem de gelen radyasyonu absorbe ederek ısınmayı artırıyor. Kar ve buz yüzeylerinde birikmesi durumunda ise yüzey albedosunu düşürerek yüzeyin ısınmasına ve erimenin hızlanmasına sebep oluyor.

İklim değişikliğiyle mücadele için kentlerde yapılması gereken en önemli çalışmalardan biri azaltım ve uyum stratejilerinin net bir şekilde ortaya konduğu iklim değişikliği eylem planlarının hazırlanması ve eylem planlarının uygulanması. Azaltım için seragazı emisyonuna sebep olan her bir sektör için en uygun stratejiler belirlenmeli ve net azaltım hedefi ortaya konmalı. Uyum için kritik altyapılar belirlenmeli ve değişen koşullar değerlendirilerek, riskler gerçekleşme olasılıklarına ve bölgesel etkilere göre sıralanmalı. Uyum stratejileri ise bölgesel koşullara göre zamansal sıralanarak iklim değişikliğinin kritik altyapılara etkilerini azaltmak için planlama yapılmalı. Bu planlar çerçevesinde yapılacak birçok çalışma hem seragazlarını azaltacak hem de kentleri iklim değişikliğinin sebep olduğu risklere hazırlayacak.

İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!

Yerel Yönetimlerin Yükselen Rolü

Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşıyor. Kentlerde yaşama oranı kırsalda yaşama oranına göre önemli ölçüde artacak; 2050’de bu oranın %68’e çıkması bekleniyor.1 Enerji tüketiminin %75’i kentlerde gerçekleşiyor, seragazı emisyonlarının toplam %50-60 oranında bir kısmı da kentlerde ortaya çıkıyor.2 İklim değişikliğinin önemli bir sorumlusu olan kentler aynı zamanda iklim değişikliğinin risklerinden önemli ölçüde etkileniyor. Seragazı emisyonları azaltımı ve uyum çalışmaları için kentler önemli bir potansiyel taşıyor. Ancak pek çok kentte gerekli kapasite mevcut değil.3 Bu nedenle iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum stratejilerinin geliştirilmesinde yerel yönetimlerin rolü oldukça önemli.

Türkiye’de seragazı emisyonları 2017 yılı itibariyle toplam 526,3 milyon ton CO2 eşdeğeri. Seragazı emisyonlarının büyük kısmı toplamın %72,2’lik kısmına sebep olan enerji sektöründen kaynaklanıyor.4 İkinci sırada %12,6 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, üçüncü sırada, %11,9 ile tarımsal faaliyetler, dördüncü sırada ise %3,3 ile atık yönetimi geliyor. Bu sıralamada atık yönetimi en sonda yer almakla birlikte, bu sektörde alınacak önlemler diğer sektörlere göre daha düşük maliyetli ve kolay uygulanabilir olduğundan ve aynı zamanda uyum çalışmalarına da katkıda bulunduğundan atık sektöründe azaltım çalışması yapmak büyük önem taşıyor. Ayrıca atık yönetimi her sektörle ilişkili olduğu için, doğru atık yönetimi seragazı azaltımında düşünüldüğünden daha fazla potansiyele sahip.

Kentlerin azaltım hedeflerini belirleyip bu hedeflere göre stratejiler belirlemeleri ülkelerin ulusal olarak belirlenmiş katkı beyanı taahhütlerini sağlamaları için çok önemli. Ayrıca kentlerin azaltım ve uyum için gönüllü taahhütte bulunduğu küresel ağlar da kentlere seragazı azaltımı ve uyum için destek oluyor. Özellikle seragazı emisyonlarının en önemli sebebi olan kentlerde enerji, binalar, ulaşım, atık yönetimi ve tarımdan kaynaklanan emisyonların azaltılması için çalışmalar yapılmalı.

İklim değişikliğiyle mücadelede yerel yönetimler aynı zamanda uyum çalışmaları yapmakla yükümlü. Kentleri etkileyen en önemli riskler; artan sıcaklıklar, şiddetli hava olayları, deniz seviyesinin yükselmesi, su ve gıda güvenliğinin tehlike altında olması olarak sayılabilir.5  Artan sıcaklıklarla birlikte ortaya çıkan sorunlardan biri olan artan sağlık problemlerine, hava kirliliğine ve kentsel ısı adası etkisine karşı, kentsel ısı yönetimi stratejilerinin geliştirilmesi, yeşil alanların ve yeşil çatı uygulamalarının artırılması, rüzgar koridorlarının düzenlenmesi ve altyapının güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Özellikle kanalizasyon altyapısının iklim değişikliği hesaba alınmadan yapılması ve kentlerin beton ve asfalt malzemelerle kaplı olması nedeniyle şiddetli yağışlar sonucu sel baskınları ve kanallardan taşmalar gibi problemler ortaya çıkıyor. Bu problemlere karşı yeşil alanların artırılması, altyapının güçlendirilmesi, atıksu ve sel sularının ayrık toplaması için uygun yöntemlerin belirlenmesi ve afet eylem planlarının oluşturulması gerekiyor.

Yükselen deniz seviyeleri ve fırtına kabarmasına karşı erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, kıyısal altyapının güçlendirilmesi, kıyı şeridindeki hizmet binalarının iç bölgelere taşınması, kriz anında tahliyenin gerçekleştirilmesi için acil durum planları yapılmalı.6

Su varlıklarında azalma özellikle içme suyu sıkıntısı, suya bağlı hastalıkların yaygınlaşması, gıda güvenliğinde azalma ve yüksek gıda fiyatları gibi risklere sebep olabilir. Suyun sürdürülebilir kullanımı için, kayıp kaçakların azaltılması, ayrık toplama, yağmur bahçeleri, yeşil çatılar ve yağmur depoları gibi yöntemlerle yağmur suyunun ayrı toplanması ve atıksu arıtımının iyileştirilmesi uygulanabilecek stratejiler arasında.

1 UN, 2018. 68% of the world population projected to live in urban areas by 2050, says UN

https://www.un.org/development/desa/en/news/population/2018-revision-of-world-urbanization-prospects.html

2 UN HABITAT, 2019. https://unhabitat.org/urban-themes/energy/

3 A.g.e.

4 TÜİK, Seragazı Emisyon İstatistikleri, 2016. http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27675

5 İklim Değişikliği: Şehirlere İlişkin Sonuçlar, 2014. http://sertifika.tema.org.tr/_Ki/CevreKutuphanesi/Documents/SEHIRLER.pdf

6 İklim Değişikliği: Şehirlere İlişkin Sonuçlar, 2014. http://sertifika.tema.org.tr/_Ki/CevreKutuphanesi/Documents/SEHIRLER.pdf

Eğitim modülünün tamamına ulaşmak için lütfen tıklayınız.