;
Ekonomi

Net Sıfır Geçiş Politikaları Ekonomik Refahı Güçlendiriyor

net sıfır

Beş büyük ekonominin net sıfır geçiş politikalarını değerlendiren bir çalışma, bu politikaların rekabet gücünün enerji güvenliğini ve  gelecekteki ekonomik refahı önemli ölçüde güçlendirdiğini ortaya koydu.

Net sıfır hedefleri dünyanın iklim değişikliği hedeflerine ulaşmasında elinde önemli bir koz. Strategic Perspectives tarafından hazırlanan yeni rapor ise, beş büyük ekonominin temel karbonsuzlaşma teknolojilerindeki üretim, dağıtım ve yatırım performanslarını ilk kez karşılaştırdı.

Rapor, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Çin’in 14. Beş Yıllık Planı, Hindistan’ın Enerji Koruma Yasası, Japonya’nın Yeşil Büyüme Stratejisi ve son olarak ABD Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) gibi ulusal geçiş planlarının nasıl endüstriyel büyümenin lokomotifleri haline geldiğini gösterdi.

Analiz, uluslararası araştırma grubu Zero Carbon Analytics’in desteğiyle sunulan mevcut verilere  dayanıyor.

Strategic Perspectives İcra Direktörü Linda Kalcher, sıfır karbon teknolojilerine dayalı yeni bir sanayi döneminin ortaya çıktığını söyledi. Kalcher’e göre Çin, AB ve ABD,  büyüyen küresel pazarlarda en büyük payları kapmak ve iç talepleri için arzı güvence altına almak  için yarışıyor: Ya liderlik edeceğiniz ya da geride kalma riskiyle karşı karşıya kalacağınız bir  dünyada, sıfır karbon teknolojileri üretmek endüstriyel büyüme, inovasyon ve rekabet gücü için bir ön koşul haline geliyor” dedi.

Beş Ekonomiye İlişkin Temel Bulgular 

Çalışmanın bulgularına göre Çin çoğu alanda açık ara önde. Fotovoltaik güneş panelleri, rüzgar türbinleri  (narcelle) ve bataryalar için lityum hücrelerin yanı sıra istihdam ve yatırımların üretiminde  en büyük ilerlemeleri gösteriyor. Ülke, büyüyen net sıfır pazarının büyük bir bölümünü ele  geçirmenin yanı sıra dünyanın geri kalanı için teknoloji ve bileşen tedarik zincirlerini kontrol  etmeyi hedefliyor.

AB ise, 2022’de tüm elektrik üretiminin %22’sini rüzgar ve güneş enerjisinden elde etti. Elektrik üretiminde en büyük rüzgar ve güneş payına sahip AB, ekonomisini hızla karbondan arındırıyor. AB ayrıca ısı pompası yatırımı ve kullanımında da lider konumda. Yeşil istihdam, bataryalı elektrikli araç satışları, rüzgar enerjisi üretimi ve yatırımlar konusunda Çin’in en güçlü rakibi konumunda.

ABD araştırma, geliştirme ve demonstrasyon yatırımları yoluyla inovasyon konusunda en güçlü performansı sergiliyor. Toplam harcamalarda Çin ile, kişi başına düşen harcamalarda ise Japonya ile başa baş bir yarış içinde. Enflasyon Azaltma Yasası’nın Çin’in liderliğine meydan okuması ve ABD’nin  yatırımlar, istihdam ve elektrikte yenilenebilir enerji payı konusunda AB’nin önüne geçmesini sağlaması bekleniyor; şu anda Çin’in önünde ikinci sırada yer alıyor.

Araştırma, geliştirme ve demonstrasyon kişi başına göre değerlendirildiğinde Japonya inovasyon konusunda güçlü bir rakip. Bataryalı elektrikli araçlar, plug-in hibritler ve hibrit otomobiller birlikte ele  alındığında, Japonya 2021 yılında bu araçlardan oluşan en büyük filoya sahip ülke konumunda. Japonya, kömürden çıkışla birlikte enerji dönüşümüne tam olarak bağlı kalırsa ve ısıtma ve soğutma için ısı pompası kullanımında daha güçlü teşvikler uygularsa çok daha rekabetçi olabilir.

Hindistan, kendisini küresel net sıfır tedarik zincirinde konumlandırmak isteyen gelişmekte olan bir ekonomi konumunda. Hâlâ farklı zorluklarla karşı karşıya, ancak daha fazla  mali destek alırsa bunların üstesinden daha hızlı gelebilir. Hindistan, güneş ve rüzgarı elektrik üretimine dahil etme konusunda ilerleme kaydederek 2017 rakamlarına göre payını neredeyse iki katına çıkardı (%5’ten %9’a). Ek yatırımlarla Hindistan, diğer sektörlerde de başarılı net sıfır kalkınma için bir vitrin haline gelebilir. Elektrikli araç sektörünün 2022  ve 2030 yılları arasında yıllık %49 bileşik büyüme oranıyla büyümesi bekleniyor.

Strategic Perspectives Direktörü Neil Makaroff, büyük ekonomiler arasındaki net sıfır sanayi yarışının devam ettiğini söylerken, Çin’in endüstriyel liderliğinin, büyüme ve istihdam yaratma konusunda başarılı olduğunu kanıtlayarak ABD’yi IRA’yı başlatmaya teşvik ettiğini aktardı: “Net sıfıra geçişte treni kaçıran ülkeler büyük olasılıkla endüstriyel kalkınmada geride kalacak ve yüksek maliyetli gaz, petrol ve kömüre bağımlı kalmaya devam edecekler. Hedeflenen mali destek veya yeni ekonomik ortaklıklar, tüm ülkelerin teknoloji yarışına katılabilmesini ve adil bir enerji dönüşümünü sağlayabilmek için çok önemli ” dedi.