;
Bilim Politika

İsviçre, Jeomühendislik Yönetimini BM’nin Çevre Gündemine Taşıyor

İsviçre, küresel ısınmanın etkilerini yavaşlatmak için jeomühendislik teknolojilerinin nasıl kullanılacağına dair kamuoyu oluşturmayı hedefliyor. Bu tartışmaya Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın ön ayak olması için çağrıda bulunuyor.

HABER: Gülce DEMİRER

Güneş ışınlarını yansıtan ve atmosferdeki karbonu emen jeomühendislik teknolojileri, küresel ısınmanın yıkıcı etkilerini yavaşlatmak için son çare çözümler olarak tartışılıyor. Ancak seragazı emisyon oranlarının artmaya devam etmesi, jeomühendislik çalışmalarının da henüz araştırma aşamasında olması ve de bu teknolojilerin yol açabileceği ciddi risklere karşı herhangi bir korunma olmaması endişeye yol açıyor.

Meseleyi tartışmaya açmak adına İsviçre, Mart ayının ortalarında Kenya’da gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Toplantısı’nda, Ağustos 2020’ye kadar olası yöntemler ve yönetim çerçevelerinin değerlendirilmesini talep eden bir yasa tasarısı sunacak. Teknoloji grubunu düzenlemek adına uluslararası bir sisteme doğru atılacak ilk adım olacak.

İsviçre Federal Çevre Ofisi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Franz Perrez jeomühendisliğin, uluslararası kontrol altında bulunmayan biri tarafından uygulanması riskinin bulunduğunu ve bu konuda endişe duyduklarını belirtti: “Güneş ışınlarını yansıtma yönetimi kimileri tarafından test edilmeye başlandı, bilimsel araştırmalar devam ediyor. Görmemezlikten gelip bunlar yaşanmıyor gibi yapamayız”.

Güneş ışınımını yönetmek adına test edilmemiş teknolojiler beraberinde endişeleri de getiriyor. Bunlar arasında, volkanik patlamaların etkilerini taklit ederek tasarlanmış uçaklardan salınan aeorosol partiküllerinin güneş ışığını yansıtmak için kullanılması ve bulutların miktarını arttırıp daha yansıtıcı hale getirmek için deniz suyu damlalarını bulutlara püskürtmek yer alıyor. Ancak bu teknolojiler hava düzenlerini değiştirebileceği gibi tarımsal faaliyetleri bozabilir ve jeopolitik gerilimleri şiddetlendirebilir.

Emisyon Oranlarının da Düşürülmesi Gerekiyor

Cornell Üniversitesi ve Caltech’te çalışan mühendis Douglas MacMartin, bu teknolojilere emisyonların azaltımının eşlik etmediği sürece sıcaklıkların etkisini korumak için daha fazlasına ihtiyaç duyulacağını ve çalışmaların “pratik olarak sonsuza kadar” süreceğini belirtiyor.

Havadaki karbondioksiti ortadan kaldıran daha iyi seçenekler arasında ağaçlandırma ve biyokütle enerji santrallarını emisyonlarını yakalama ve depolama (BECCS) tekniği ile birleştirme gibi yöntemler de bulunuyor. Küresel sıcaklıkların artmaya devam etmesi jeomühendisliğe olan ilgiyi de artırıyor. IPCC geçtiğimiz Ekim ayında, Paris Anlaşması uyarınca belirlenen 1.5 derece limitinin radikal uygulamalar olmadan sağlanamayacağının altını çizmişti.

Fakat bilim insanlarının dışındaki çevrelerde güneş ışınımı yönetimi çok fazla tartışma yaratmadı. Bu yaklaşıma hâlâ olağandışı ve zorlu bir teknoloji olarak bakılıyor.

Kimisi için ise jeomühendislik olası tehlikelerinden ötürü tamamen yasaklanmalı. Yeni teknolojilerle ilgili sosyoekonomik ve ekolojik konularla ilgilenen bir organizasyon olan ETC Grup’un Latin Amerika direktörü Silvia Ribeiro iklimin kötüleşebileceğini, bu teknolojinin silahlandırılabileceğini ve jeopolitik dengesizliklerin daha da şiddetlenebileceğini belirtiyor ve ekliyor: “Jeomühendisliğe yapılan yatırımlar, seragazı salımı gerçekleştirenlerin emisyona devam etmelerine ve azaltımını ertelemeleri için gerekçeler sunuyor.” ETC Grubu, İsviçre’nin kararının dolaylı bir şekilde jeomühendislik faaliyetlerinin kabul edilebilir olduğunu ve sadece uluslararası yönetişime ihtiyaç duyduğunu varsaymasından ötürü kaygılı.

Carnegie İklim Jeomühendislik Yönetişim Girişimi genel müdürü ve BM İklim Değişikliği Genel Sekreter eski Yardımcısı Janos Pasztor ise, emisyonların gidişatından dolayı karbondioksiti ortadan kaldırmayı amaçlayan jeomühendislik teknolojilerinin “gerekli olmayacağını söylemek zor” diyor ve uyarıyor: “Emisyonların azaltılması tek başına yeterli değil, çünkü atmosfere o kadar çok karbon salımı gerçekleştirdik ki bugün durdursak bile, iklim değişikliği yüzyıllar boyunca devam edebilir.”