;
Ekonomi Politika

GÜNDER: Türkiye’nin Güneş Kapasitesi 2030’a Kadar 40 GW Seviyelerine Ulaşabilir

GÜNDER tarafından yapılan açıklamada, küresel enerji dönüşümünün uygun kamu politikaları, finansal modellerin oluşturulması ve en yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile mümkün olduğuna dikkat çekildi.

Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü GÜNDER, 2021 yılına dair değerlendirmelerini ve bu yılki beklentilerini paylaştı. GÜNDER Başkanı Kutay Kaleli tarafından yapılan açıklamada, Türkiye güneş enerjisi sektörünün gelişimi için sürdürülebilir kapasite planlamasının yapılması ve yatırımların hayata geçirilmesi gerektiği, bunun için de daha hızlı yol alınması gerektiği belirtildi. Özellikle, 2021 yılında uygulamaya alınan hibrit tesislerle ilgili olarak hidroelektrik, jeotermal ve biokütle gibi güneş ve rüzgar dışı kaynaklara yönelik santrallara bazı limitler getirildiği hatırlatılarak, bu limitlerin kaldırılmasının yenilenebilir enerji kapasitesine büyük katkı sağlayabileceği ifade edildi.

Kapasitenin artırılması için yapılabilecek yeniliklerden bir tanesinin de alım garantisi olmayan ancak ikili anlaşma ile ya da EPİAŞ üzerinden serbest piyasaya elektrik satma hakkı olacak lisanslı tesislerin de kurulabilmesinin sağlanması olduğunu belirten GÜNDER, bu anlamda Kamudan yeni düzenlemeler yapılması beklentisinin olduğunu ifade etti. Güneş enerjisi yatırımlarına; güç alım anlaşmaları, uygun kredi imkanları ve vergi indirimleri gibi teşvikler getirilerek depolama yatırımı düşünenler için ek destekler de sağlanabileceği belirtildi.

1 Ocak 2022’den itibaren GES projelerinin dağıtım bedellerine yapılan indirimler kaldırıldığı ve bunun piyasada belirsizlik ortamı yaratarak gelecekteki yatırımlar için koşulları kırılgan hale getirdiği hatırlatılan açıklamada, bu konudaki mağduriyetlerin çözümü için çalışmalarının devam edeceği kaydedildi.

Kurulu Güçte Hâlâ En Büyük Pay Doğalgazın

Açıklamada, 2021 Aralık ayı sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu gücünün 7 bin 815,6 MW’lık kısmının güneş enerjisi santrallarından sağlandığı ifade edildi. 2021 yılı boyunca güneş enerjisinde kurulu güç 1.148,6 MW artış gösterdi. Türkiye’deki lisanssız GES sayısı ise bir önceki aya göre 421 adet artarak 8.649’a ulaşırken lisanslı santral dahil toplam GES adedi 8.389’a ulaştı. Bununla birlikte kurulu güç içerisindeki en büyük payın 25.573,6 MW ile doğalgaz santrallarının olmaya devam ettiği hatırlatıldı.

GÜNDER, çatı GES pazarındaki gelişmelerin, hibrit tesis kurulumlarının ve YEKA GES projelerinin hayata geçirilmesi ile birlikte 2022 yılında güneş enerjisi kurulu gücünün 10 GW’ı geçerek 11 GW’a yaklaşılacağını öngörüyor. Güneş enerjisi kurulu gücünün 2023 yılında en az 12 GW ve 2030 yılına kadar ise 40 GW seviyelerine ulaşacağını tahmin ediyor.

Geçen yıl 2 bini geçerek 1000 MW üzerinde kapasiteye ulaşan çatı tipi güneş santralı başvurularıyla 2021 yılının çatı GES yılı olarak geçirildiği belirtilen açıklamada, Türkiye’deki binalarda çatı üstü güneş sistemleri için en az 20 GW’lık teknik potansiyel olduğu bilgisi paylaşıldı. En az 10 GW’lık bir potansiyelin önümüzdeki yıllarda işletmeye alınmasını bekleyen GÜNDER, bu yatırımın 6 milyar dolar yatırım bütçesi gerektiren ekonomik potansiyel ile yılda 300 milyon dolarlık doğalgaz ithalatının önlenebileceğini kaydetti.

Sektörün Sürdürülebilir Kapasitelere İhtiyacı Var

Bu gücü hayata geçirmenin yolunun güneş enerjisi yatırımlarına sürdürülebilir kapasite sunmaktan geçtiğini vurgulayan GÜNDER, “2030 yılına kadar 40 GW kurulu gücün kurulması ile (son 7 yılda kurulan kapasitenin 4 katından daha fazla kurulum) sektörel istihdamın ve nitelikli iş gücünün artmasını, yerli panel teknolojilerinin ve üretim endüstrisinin kapasitesinin bugünkü kapasitelerin 2 katına çıkmasını ve Türkiye’nin bölgesel bir Güneş lideri noktasına gelmesini sağlayacaktır” açıklamasında bulundu.

Dünya genelinde ve Türkiye’de yaşanan enerji maliyet artışlarına dikkat çekilen açıklamada, bu durumun uluslararası seragazı emisyonlarını azaltma vaatlerini tehlikeye attığı ifade edildi. Küresel enerji dönüşümünün uygun kamu politikalarının, finansal modellerin oluşturulması ve en yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile sağlanabileceğine dikkat çekilen açıklamada, “Düşük karbonlu enerji teknolojilerine daha fazla yatırım yapılması, sağlam ve akıllı elektrik şebekelerinin geliştirilmesi, günümüzün en büyük küresel problemlerinden biri olan emisyon zorluklarından kurtulmamıza yardımcı olacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesini artırarak depolama ve yeşil hidrojen teknolojilerinin birlikteliği sayesinde, bahsi geçen enerji dönüşümünü hızlandırmak, 5-10 yıl içinde bu teknolojilerin maliyetlerini kamusal boyutlara getirmek mümkün görünmektedir” denildi.

Açıklamada ayrıca, enerji verimliliği ve depolamaya yönelik ARGE faaliyetlerinin artırılması ve topluluk enerjisinin en adil ve temiz yöntemlerinden biri olan enerji kooperatiflerinin tüm Türkiye’de ve yerelde yaygınlaştırılmasının da bu süreci güçlendireceği vurgulandı.