;
Bilim Ekonomi

Düşük Karbonlu Teknolojiler Fosil Yakıtlara Son Verecek

Imperial College London’a bağlı Grantham Institute ve Carbon Tracker Iniative “Beklenilmeyeni Beklemek: Düşük Karbon Teknolojilerinin Etkileri” (Expect the Unexpected: The Disruptive Power of Low-Carbon Technology) adlı raporunu yayımladı. Rapor, fosil yakıtların desteklenmesi görüşüne karşı çıkarken elektrikli araçlar ve güneş enerjisi maliyetlerindeki düşüşün küresel petrol ve kömür talebini durdurabileceğini öne sürüyor.

Imperial College London’a bağlı Grantham Institute ve Carbon Tracker Iniative, yeni teknolojilerin dönüştürücü etkisini göz önünde bulundurarak birlikte hazırladıkları “Beklenilmeyeni Beklemek: Düşük Karbon Teknolojilerinin Etkileri” adlı raporunu geçtiğimiz Şubat ayında yayımladı. Düşük karbonlu teknolojilerin fosil yakıtların büyümesine son verebileceğine değinen rapora göre, elektrikli otomobil ve güneş enerjisi üretim ve kurulumları büyümeye devam ettikçe, 2020 sonrasında petrol ve kömür büyümesi duracak.

2050’de 25 Milyon Varil Petrol Atıl Duruma Düşebilir

Rapor kapsamında yapılan senaryo analizi, büyük enerji şirketlerini baz senaryo (Business As Usual-BAU) yaklaşımında düşük-karbon alanındaki gelişmeleri ciddi biçimde hafife aldıkları ve düşük karbona geçişin hızlanmasıyla birlikte, fosil yakıt varlıklarının atıl konuma düşeceği konusunda uyarıyor. Sadece elektrikli otomobiller (EV), 2025 itibarıyla günlük 2 milyon varil (2014-2015’te petrol fiyatlarının çökmesine neden olan miktar) üretimin atıl durumda kalmasına yol açabilir. Bu senaryo, sektörün sürekli artan petrol talebi beklentisinin tam aksine, 2040 itibarıyla günlük 16 milyon ve 2050 itibarıyla ise günlük 25 milyon varil miktarında petrol talebinin atıl durumda kalacağını öngörüyor.

Carbon Tracker’dan Uzman Araştırmacı Luke Sussams’a göre, “Elektrikli otomobiller ve güneş enerjisi fosil yakıt endüstrisinin devamlı olarak hafife aldığı dönüştürücüler. Bundan sonra geliştirilecek teknolojiler sayesinde senaryolarımız beş yıl sonra tutucu sayılabilir ve bu durumda da şirketlerin yanlış okuduğu talep daha da büyüyebilir”.

BAU Senaryoları Artık Kullanılmamalı

Enerji ve kara ulaşımı sektörleri fosil yakıt tüketiminin hemen hemen yarısını oluşturuyor; bundan dolayı da fotovoltaik (PV) ve elektrikli otomobillerdeki üretim artışının talep üzerinde çok büyük etkisi olabiliyor. Rapor, BAU senaryolarının artık kullanılmaması gerektiğini savunuyor. Senaryolar, düşük karbona geçişin halihazırdaki durumunu yansıtmak için artık, en azından, PV ve elektrikli otomobiller için öngörülen en son maliyet düşüş projeksiyonlarını ve ülkelerin Paris İklim Anlaşması çerçevesinde Ulusal Katkı Niyet Beyanları’nda (INDC) belirttikleri emisyon taahhütlerini içermesi gerektiğini ortaya çıkarıyor.

Bu yeni “başlangıç noktası” senaryosu halihazırdaki durumu daha iyi yansıtıyor ve aşağıdaki bulguları ortaya koyuyor:

  • Küresel enerji üretiminin 2040 yılında %23’ünü, 2050 itibarıyla da %29’u PV tarafından karşılanabilir ve PV kömürden tamamıyla vazgeçilmesini ve doğalgazın sadece %1’lik bir piyasa payına sahip olmasını sağlayabilir. Buna karşın, ExxonMobil’in projeksiyonlarına göre ise, 2040 yılı itibarıyla tüm yenilenebilirler küresel enerji üretiminin sadece %11’ini karşılayabilecek.
  • Elektrikli otomobiller 2035 itibarıyla kara ulaşımı piyasasının üçte birini, 2040 itibarıyla %50’den fazlasını ve 2050 itibarıyla pazar payının üçte ikisini oluşturabilir. BP’nin 2017 projeksiyonlarında ise, elektrikli otomobillerin 2035 itibarıyla piyasanın sadece %6’sını oluşturması bekleniyor.
  • Kömür talebi 2020 yılında zirve noktasına ulaşıp, 2050 itibarıyla 2012 seviyelerinin altına düşebilir. Petrol talebi 2020 ile 2030 arası sabit kalabilir ve ardından 2050’ye kadar sürekli bir düşüş yaşayabilir. Çoğu büyük petrol ve kömür şirketi ise, kömürün 2030’dan, petrol talebinin de 2040 yılından önce zirve yapmasını beklemiyor.
  • Bu senaryoda küresel ısınma 2100 itibarıyla (sırasıyla %50 ve %66 ihtimalle) 2.4°C ve 2.7°C dereceyle sınırlandırılacak. Bunlar 4°C derece ve üstünü öngören ve enerji endüstrisi tarafından sıkça kullanılan BAU senaryolarından çok daha düşük rakamlar. Bu da, bu raporun odaklandığı enerji ve kara ulaşımı sektörlerinin dışında (ağır endüstriler, hava ve deniz ulaşımı gibi sektörlerinde) belirli karbonsuzlaştırma (dekarbonizasyon) çalışmaları yapıldığı takdirde, küresel ısınmanın daha da düşük bir seviyede tutulabileceğini ortaya koyuyor

Talebin Bir Kez Düşmesi Sonun Başlangıcı Anlamına Gelebilir

“Beklenilmeyeni Beklemek: Düşük Karbon Teknolojilerinin Etkileri” raporu, on yıllık bir süre içinde fosil yakıtların piyasa paylarının %10’unu PV ve elektrikli otomobillere kaybedebileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Bu kulağa yüksek bir rakam gibi gelmeyebilir ancak talebin bir kez düşmesi sonun başlangıcı anlamına gelebilir. Enerji piyasasındaki payında yaşadığı %10’luk bir düşüş, Amerika Birleşik Devletleri kömür madenciliği endüstrisinin çökmesine neden oldu ve PV’nin de büyük bir parçasını oluşturduğu yenilenebilir enerjideki %8’lik büyümeye hazırlıksız yakalanmaları sebebiyle 2008 ile 2013 yılları arasında Avrupa’nın beş büyük enerji şirketi 100 milyar Euro’dan fazla değer kaybetti.

Carbon Tracker Baş Araştırmacısı James Leaton’a göre, “Baz senaryo (BAU) artık enerji sektörü gerçekliklerine uygun değil ve kullanımdan kaldırılmalıdır. Kritik eşiği bazı şirketlerin sandığından on yıllarca önce başaracak birçok düşük karbon teknolojisi mevcut”.

Rapor, Finansal İstikrar Kurulu İklimle İlişkili Finansal Açıklamadan Sorumlu Özel Komitesi’nin önerdiği üzere, senaryo analizlerinde temel alınan varsayımlar konusunda şeffaflık ilkesini benimsiyor ve şirketlere de piyasanın baz senaryonun temellerini anlayabilmesi için, aynısını yapmaları çağrısında bulunuyor. Çalışma aynı zamanda farklı seviyelerde küresel iklim politikası çalışmaları ve enerji talepleri için, en yeni PV ve elektrikli otomobil verileri ve maliyet projeksiyonlarını kullanarak bir dizi senaryo modeli kuruyor. Raporda kullanılan senaryolar, yazıcıda basılabilecek PV’ler gibi, yeni teknolojiler sayesinde birkaç yıl sonra tutucu senaryolar olarak görülebilir.

Imperial College’de Kıdemli Araştırmacı olarak çalışan Ajay Gambhir’e göre ise, “Birçok düşük karbon yol haritası analizi, 2oC derece gibi iddialı iklim hedeflerini gerçekleştirmek için yapılması gerekenleri ele alıyor. Bu raporda biz, en yeni PV ve elektrikli otomobil maliyet projeksiyonlarını kullanarak, en düşük maliyetli seçenekler kullanıldığı takdirde küresel enerji sistemi ve küresel ısılara ne olacağına baktık. Bu teknolojilerin maliyet düşüren olası sonuçlarını anlamamızın vakti geldi”.

Rapor, http://www.carbontracker.org/report/expect-the-unexpected-disruptive-power-low-carbon-technology-solar-electric-vehicles-grantham-imperial adresinden indirilebilir. Senaryo sonuçlarını detaylı olarak görmek isteyen okuyucular ise online interaktif panele carbontracker.org/expect-the-unexpected-dashboard adresinden ulaşabilir.