;
Ekonomi Politika

COP27: Küresel Finansal Sistemin Reforma İhtiyacı Var

finans

COP27’deki anlaşma, iklim finansmanı bulmakta zorlanan uluslararası finansal mimarinin elden geçirilmesi çağrısında bulunuyor.

İklim değişikliğinin etkileri kötüleşirken, hafta sonu sona eren BM zirvesinde delegeler, gelişmekte olan ülkelere fon akışını hızlandırmak, emisyonları azaltmalarına ve hâlihazırda yaşadıkları sel veya orman yangınlarıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak için uluslararası finans kurumlarından reform yapılmasını talep etti.

Son COP27 anlaşması, daha yoksul ülkelerin iklim felaketinin etkilerini gidermek için “kayıp ve hasar” fonu kurmayı kabul etti. Aynı zamanda uluslararası finans kurumlarındaki reform ihtiyacına da atıfta bulundu.

Barbados Başbakanı’nın iklim danışmanı Avinash Prasad, Pazar gününün erken saatlerinde varılan anlaşmanın “küresel finansal sistemimizde çok daha büyük bir dönüşüme” ivme kazandırdığını söyledi.

Prasad, uluslararası finans kurumlarının “iklim ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine net bir şekilde odaklanarak” borç verdiği miktarın üç katının gerektiğini söyledi.

Bu yıl daha fazla finansmanın serbest bırakılmasına yardımcı olacak reformlar için yapılan baskı, Barbados Başbakanı Mia Mottley’nin önerdiği adımlarla beraber hız kazandı.

Mottley’in önerileri arasında; Dünya Bankası gibi çok taraflı borç veren kurumlardan daha düşük faizli krediler, derecelendirme kuruluşlarının projelere yönelik riskleri değerlendirme şeklindeki değişiklikler ve Uluslararası Para Fonu rezerv fonlarının kullanımının artması yer alıyor.

Ayrıca, petrol ve gaz şirketlerinin kârlarına daha fazla vergi getirilmesi ve iklim felaketlerinden etkilenen ülkeler için borç ödemelerinin durdurulması çağrısında bulundu.

ABD İklim Elçisi John Kerry ise, kamu maliyesinin etkisini artırmak için sistemde bir dizi değişiklik yapılması gerektiğini söyledi.

Bu arada, önde gelen sanayileşmiş ülkelerden oluşan G20 grubu için bir uzmanlar paneli tarafından hazırlanan rapor, kalkınma bankalarını ortaya çıkan taleplerle başa çıkmak için daha donanımlı hale getirmek için beş tavsiye önerdi.

İklim müzakerelerinin pek çok takipçisi, ABD’nin en büyük hisseye sahip olduğu Dünya Bankası Grubu gibi kalkınma bankalarının reformunu, vaat edilen miktarlarla sağlanan miktarlar arasındaki farkı kapatmak adına çok önemli bir noktada görüyor.

Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yılda 100 milyar dolar iklim finansmanı sağlamaya yönelik 2009 taahhüdünü henüz yerine getirmedi ve geçen yıl zenginler, bu finansmana sadece 83 milyar dolarlık katkıda bulundu.

Genel ihtiyaçlara karşı tutarsızlık daha da büyük bir durumda. BM görüşmeleri sırasında yayımlanan bir rapor, gelişmekte olan ülkelerin 2030 yılına kadar kalkınma bankaları ve özel yatırımcılardan yılda yaklaşık 1 trilyon dolara ihtiyaç duyacağını tahmin ediyor.

Borç verenlerin bir raporuna göre, geçen yıl en büyük çok taraflı kalkınma bankaları düşük ve orta gelirli ülkelere 51 milyar dolar, özel yatırımcılar ise 13 milyar dolar aktardı.

COP27’de daha fazlasını isteyen delegelerden gelen bir dizi eleştiriyle karşı karşıya kalan Dünya Bankası, finansmanı artırmak için fon sağlamak üzere zengin bağışçılara ihtiyacı olduğunu söyledi.

Konferansta yaygın bir görüşü yansıtan Avustralya İklim ve Enerji Bakanı Chris Bowen, delegelere, uluslararası finansal mimarisinin farklı bir zaman ve farklı zorluklar için inşa edildiğini hatırlatırken, Dünya Bankası da dahil olmak üzere çok taraflı kalkınma bankalarının iklim değişikliği karşısında uyum sağlamaları gerektiğini söyledi.