;
Bilim Ekonomi Politika

COP25 Madrid’de Başladı

Paris Anlaşması’nın uygulanmaya başlayacağı 2020 yılı öncesinde düzenlenen son iklim zirvesi COP25 başladı. 

Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi, Madrid’de başladı. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 25. Taraflar Konferansı (COP25), anlaşmaya taraf olan 197 ülkenin delegeleri ile uluslararası kurumlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katılıyor. İklim Zirvesi 2 hafta sürecek ve yoğun müzakerelere sahne olacak.

Zirve aynı zamanda, Paris Anlaşması’nın uygulanmaya başlayacağı yıl olan 2020 yılı öncesinde düzenlenen son iklim zirvesi olduğu için büyük öneme sahip. Diğer taraftan ülkeler, yine 2020 yılında Paris Anlaşması’na göre 2015 yılında verdikleri hedefleri yenilemekle de yükümlüler. Bu açıdan, bugün Madrid’de başlayan zirve, bu sürecin başlayacağı ilk etkinlik olduğu için de büyük öneme sahip.

Bilimsel çalışmalar iklim krizinin her geçen gün derinleştiğini ve durumun artık bir acil durum olduğunu gözler önüne seriyor. Paris Anlaşması imzalanırken ülkeler, sözleşmenin bilimsel kuruluşu olan IPCC’ye üç konuda; 1.5 derece ısınma için yapılması gerekenler, iklim değişikliği toprak ve arazi kullanımı arasındaki ilişki ve iklim değişikliğinin okyanuslar ile ilişkisi üzerine rapor hazırlama yetkisi vermişti. Madrid’de yapılan zirve, bu raporların tamamlanmasından sonra düzenlenen iklim resmi iklim zirvesi olması nedeniyle da büyük önem taşıyor.

Raporlar, küresel emisyonların arttığını ve emisyonları 2030 yılına kadar 1.5 derecede sınırlandırmanın hayati öneme sahip olduğunu ve bu sınırlandırma için hemen harekete geçilmesi gerektiğini ortaya koymuştu. Ülkelerin, bu raporların bulgularını nasıl değerlendireceği Madrid Zirvesi için büyük önem taşıyor. Bu çalışmaların, zirve sonuç bildirgesine nasıl yansıyacağı büyük politik öneme sahip. Daha önce Suudi Arabistan, İran, Kuveyt ve ABD 1.5 Derece Özel Raporu’nun zirve metinlerine girmesine karşı çıkmıştı.

İklim Krizi Derinleşiyor

Bir yandan küresel sıcaklıklar artmaya, ve iklim değişikliğinin etkileri gün geçtikçe daha yoğun ve derin bir biçimde hissedilmeye devam ederken, küresel emisyonlar da artmaya devam ediyor. İklim krizini önlemek için atılan adımlar her geçen gün artsa da henüz yeterli seviyede değil. Özellikle BM Çevre Programı’nın yayımladığı son iki rapor, bu uygunsuz gerçeği gözler önüne serdi. Production Gap raporuna göre, ülkeler yeni fosil yakıt tesisleri planlamaya halen devam ediyor, bu planların ortaya koyduğu “Üretim Açığı” da giderek derinleşiyor ve küresel ısınmayı geri dönülemez noktaya doğru itiyor.

Diğer bir yandan da planların yanı sıra, emisyonlar da artmaya devam ediyor. Yine UNEP tarafından yayımlanan Emisyon Açığı Raporu’na göre, küresel emisyonlarda son 10 yılda, yıllık ortalama %1.5 artış kaydedildi. Küresel ısınmayı 2030 yılına kadar 1.5 derece sınırında tutmak için ise yılda %7.6 oranında emisyon azaltımı yapılması gerekiyor ve buna bugünden başlamak dışında başka çaremiz yok.

Zirvenin müzakere gündemini ülkelerin vereceği bu iklim planları ve giderek derinleşen iklim krizi oluşturuyor. Kayıp-zarar ve karbon piyasaları konularında da ülkelerin ilerleme kaydetmesi bekleniyor.

Kayıp – Zarar

Giderek derinleşen iklim krizi, daha fazla ekonomik ve sosyal hasar demek. Kriz yüzünden can ve mal kayıpları artıyor, özellikle gelişmekte olan ve gelişmemiş coğrafyalar, baş edilmesi giderek güçleşen sorunlar ile yüz yüze kalıyor. İklim krizinin bu yıkıcı etkilerinin nasıl karşılanacağı halen büyük bir soru işareti. Bu konuda, küresel toplum henüz önemli bir ilerleme kaydedemedi. Kayıp ve Zarar tartışması COP25’in en önemli gündem maddeleri arasında yer oluyor. Delegeler, Varşova Uluslararası Kayıp Zarar Mekanizması’nı tartışacak ve desteğe ihtiyacı olan ülkeler ve coğrafyaların iklim krizi karşısında direncini arttırmak için mekanizmayı uygulamaya başlamanın yollarını arayacaklar.

Karbon Piyasaları

Geçtiğimiz yıl Katowice’de düzenlenen zirvede Paris Anlaşması’nın kural kitabı kabul edilmiş ancak kitaptaki önemli başlıklardan biri olan Karbon Piyasaları konusu çözüme kavuşturulamamıştı. Ülkeler, nasıl bir küresel emisyon ticareti sistemi kurulacağını ve nasıl bir uygulama olacağı konusunda henüz anlaşabilmiş değiller. Bu yüzden, Karbon Piyasaları ve Paris Anlaşması’ndaki ilgili madde – Madde 6- COP25’in önemli tartışmalarından biri olacak. Adil bir ticaret sistemi, küresel iklim eylemini hızlandıran bir unsur olabilir, diğer bir yandan da iyi kurgulanmamış bir sistem ise yarardan çok zarar getirebilir.

COP25 Neden Madrid’de Yapılıyor?

Zirve aslında, Şili’nin başkenti Santiago’da yapılacaktı, ancak ülkede devam eden karışıklıklardan dolayı Şili Devleti’nin zirveyi yapamayacağını bildirmesi üzerine, İspanya ev sahipliği yapmayı kabul etti. Zirvenin başkanlığı halen Şili’de. Yani, COP25 Şili Devleti Başkanlığı’nda Madrid’de yapılıyor. Benzer durumlar daha önce de yaşanmıştı. Örneğin iki önceki zirve, Fiji Başkanlığı’nda Bonn, Almanya’da düzenlenmişti.

Zirve’de Türkiye’yi Neler Bekliyor?

Türkiye de, UNFCCC’ye taraf olan diğer ülkeler gibi, üst düzeyde zirvede temsil edilecek. Türkiye, Rusya’nın Eylül ayında Paris Anlaşması’nı onaylaması ile G20 üyeleri içerisinde bu anlaşmayı onaylamayan tek ülke konumunda bulunuyor. Türkiye’nin anlaşmayı onaylayıp onaylamayacağına dair pozisyonunda ise her hangi bir değişiklik bulunmuyor. Türkiye, anlaşma çerçevesinde iklim finansmanına erişebilmeyi ve gelişmekte olan ülke olarak yeniden sınıflandırmayı talep ediyor.

Türkiye, Zirve öncesinde yine, taleplerinin tartışılmasının gündeme girmesini talep etti. Ancak, geçmiş yıllarda da olduğu gibi bu talebin kabul edilmesi ve Türkiye konusunun Zirve resmi gündemine girmesi beklenmiyor. Yine de geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi gayri-resmi müzakere kanalları açılabilir. Örneğin, iki sene önce düzenlenen COP23’te Başkanlık, Almanya’yı Türkiye’ye arabuluculuk yapmak konusunda görevlendirmişti.

Türkiye’nin anlaşmanın dışında olduğu mevcut durumda bir değişiklik olmaz ise Paris Anlaşması, Türkiye taraf olmadan uygulanmaya başlayacak.

Türkiye’de Belediyeler ve İklim Eylemi

Bir yandan Türkiye’nin anlaşmaya dair mevcut durumu devam ederken, Türkiye’deki belediyeler ise iklim değişikliği konusunda giderek artan bir biçimde harekete geçmeye başladı. İklim değişikliğinin Türkiye için de büyük bir sorun olduğunun farkına varan belediyeler, emisyonlarını azaltmak ve kentlerini iklim krizinin yıkıcı etkilerine karşı korumak için bir araya geliyor. 3 – 5 Aralık’ta İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek İklim için Kentler Çalıştayı ve İklim Eylem Planı Eğitimi’ne katılacak en az 17 belediye, 5 Aralık’ta 13:00’da belediye başkanlarının da katılımı ile bir basın toplantısı düzenleyecek, İklim için Kentler Deklarasyonu’nu kamuoyu ile paylaşacaklar. Bu deklarasyon Türkiye için bir ilk olacak.