;
Politika

Çocukların Tokatları… İmamoğlu, Yavaş ve Soyer’e Çağrımdır!

Greta ve arkadaşları, New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi önünde oturuyorlar. Tüm korunmasızlıklarıyla, geleceklerini ellerinden çalan kocaman insanlara anlatmaya, onları harekete geçirmek için uğraşmaya devam ediyorlar. Greta ve arkadaşları artık varlar. İklim kuşağı olarak isimlendirilmeye başlanan bu çocukları görmezden gelmek için, ya çok kötü ya da gerçekten çok cahil olmak lazım.

 Yazı: Barış DOĞRU

Greta ve arkadaşları, New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi önünde oturuyorlar. Tek tek çocukların yüzlerine bakıyorum. Bu 15 yaşındaki İsveçli kız çocuğu, geçtiğimiz yıl İsveç Parlamentosu önünde tek başına oturuyordu. Cuma günleri okulu asıp parlamento binasının önünde, kocaman insanların iklim değişikliği için harekete geçmesi için oturan şu ufacık kız çocuğu, okulu asmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu söyleyen o kocaman insanlara şu cevabı veriyordu: “Gelin siz oturun, ben de okula gideyim ama siz oturmadığınız için ben burada okulu asıp oturmak zorundayım.” Bu yanıtın yüzüme tokat gibi aşk ettiğini hatırlıyorum. Yanağımda o küçük kızın sözlerinin izi duruyor… O izi sanırım hep taşıyacağım.

Sonrasında Greta çoğaldı, onlarca ülkenin yüzlerce kentinde yaşıtları ona katıldı. On binlerce oldular. Şimdi BM binasının önünde oturuyorlar. Tüm korunmasızlıklarıyla, geleceklerini ellerinden çalan kocaman insanlara anlatmaya, onları harekete geçirmek için uğraşmaya devam ediyorlar. Greta ve arkadaşları artık varlar. İklim kuşağı olarak isimlendirilmeye başlanan bu çocukları görmezden gelmek için, ya çok kötü ya da gerçekten çok cahil olmak lazım. Greta’nın sözleri, bütün bir kuşak adına atılmış bir tokat ve ben şahsen, Greta’nın sözleriyle kızarttığı yüzümü, bir ömür boyu saklamaya, hep hatırlamaya ve ona uygun yaşamaya çalışacağım.

Ama yüzü en çok kızarması gerekenler, ülkeleri ve şirketleri yönetenler bunun ne kadar farkında, ne zaman farkında olacaklar ve farkında olduklarında yapacak bir şeyleri olacak mı emin değilim. Aynı Nazi Almanya’sında yaşayıp, çöküşten sonra, Yahudilere, Romanlara, solculara, engellilere yapılan soykırım ve katliamları hiç fark etmediklerini söyleyenler gibi. Bunun aktif bir görmeme ve duymama eyleminden başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzleri görmeyenler, bu tokadın acısını duymayanlar için söylenecek en güzel ifadelerden biri Kuran-ı Kerim’de yer alıyor aslında: “And olsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmış olduk. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” (A’râf Suresi – 179. Ayet).

***
Gözleri, kulakları ve akılları olduğu halde, görmeyenlerden, duymayanlardan kavramayanlardan olmamak için hareket geçin. BM Genel Kurulu 17-27 Eylül’de New York’ta düzenleniyor. 23 Eylül’de ise gezegenin geleceği için önemli kararların alınabileceği BM İklim Eylem Zirvesi gerçekleştirilecek.

Sayın İmamoğlu, Sayın Yavaş, Sayın Soyer ve görmek, duymak, kavramak isteyen diğer kamu, belediye ve şirket yöneticileri. New York’a gidin, Greta ve arkadaşlarının yüzüne bakın…

*Bu yazı EKOIQ‘nun 84. sayısından alınmıştır.