;
Politika

Çevre Katliamlarını Suç Kapsamında Değerlendirmeye Başlayan Ülke Sayısı Artıyor

çevre katliamı

Meksika, çevre tahribatını suç sayan yeni yasalara imza atan en yeni ülke oldu.

Giderek daha fazla ülke çevre katliamlarını anayasal suç kapsamına alma yönünde adımlar atıyor.

Meksika, politikacıların çevre hasarını karşılamak ve adaletin yerini bulması sağlamak için adımlar attığı -yani, suç kapsamına aldığı- son ülke oldu. Çevre katliamını suç kapsamına alacak olan yeni tasarıyı Meksika meclisine Nuevo Leon’un kongre temsilcisi Karina Marlen Barron Perales sundu.

Çevreye zarar vermek halihazırda çoğu ülkede kabahatlar kanununa dahilken, “çevre katliamı” başlığı altında anayasal suç olarak tanınması, gerçek bir suç haline getirecek.

Meksika meclisinde tartışılan yeni yasa, “doğal ortama ciddi veya uzun vadeli zararlar vereceğinin bilincinde olarak gerçekleştirilen tüm yasa dışı eylemleri” suç haline getirmeyi planlıyor. Eğer yasa teklifi kabul edilirse, çevre katliamından suçlu bulunan bir kişi 15 yıla kadar hapis cezası ve günlük 1500 peso (70 euro) kadar bir cezayla karşılaşabilecek.

Meksika’daki yasa tasarısı, çevre katliamının 2021 yılındaki bir uluslararası panelde, uzmanlar tarafından verilmiş tanımını kullanıyor. Bu tanım, esas olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bir yasa değişikliğini sağlaması için, SEF (Çevre Katliamlarını Durdurun Girişimi) tarafından ortaya atılmıştı, ancak artık ulusal ölçekli olarak da kullanılabiliyor.

Dünyada yalnızca birkaç devlet çevre katliamlarını anayasal suç kapsamına almış durumda. Bunlar Rusya, Vietnam ve Ukrayna. Ukrayna kamu savcılığı ise, halihazırda Rusya’ya karşı Nova Kakhovska barajına verdiği hasardan dolayı bir çevre davası açmış durumda.

Fransa ise 2021 yılında çevre katliamlarını anayasal suç kapsamına alma girişiminde bulunan ilk ülke oldu- ancak kampanya, hâlâ daha aktivistlerin istediği şekilde ilerlemiyor. Şu anda mahkemelerde, kanserojen kimyasalların çevreye boşaltılmasını içeren bir “test davası” görülüyor.

Benzer deneme davaları, Hollanda gibi diğer ülkelerde de görüşülmeye başlandı. Belçika, bahsedilen yasa tasarısının kendi versiyonunu meclisten geçirmek üzere. Katalan parlamentosu ise, mevcut İspanya yasaları dahilinde çevre katliamlarını yasal suç kapsamına alacak bir çalışma yürütüyor.

İskoçya’da, İşçi Partisi milletvekili Monica Lennon önümüzdeki sonbaharda meclise sunacağı bir çevre katliamı yasası üzerinde çalışıyor.

Amazon Yağmur Ormanları’nı tahrip etmenin uzun yıllardır bir suç olarak nitelendirildiği Brezilya’da, siyasi parti PSOL (Sosyalizm ve Özgürlük Partisi) Haziran ayında meclise çevre katliamları için bir yasa tasarısı sundu.

Çevre katliamı tanımını oluşturan paneldeki üyelerden birisi olan ve Çevre Katliamlarını Durdurun Girişimi Amerika başkanı Rodrigo Lledo, Brezilya’nın Latin Amerika’da ulusal konseye bu yönde bir yasa teklif eden ilk ülke olduğunu açıkladı. Ancak bölgedeki Arjantin ve Şili gibi diğer ülkelerin de konuya ilgileri artıyor.

Lledo, tüm bu denemelerin hâlâ daha parlamentonun onayından geçmesi gerektiği ve çok azının meclislerin çoğunluğunu oluşturan yönetici partilerin desteğini aldığı konusunda endişeli: “Yine de insanların bu konuları konuşuyor olması ve yeni yasaların görüşülüyor olması bile önemli.”

Bu senenin başlarında İzlanda’daki bir meclis toplantısında, başbakan Katrin Jakobsdottir, milletvekillerine hükümetin bu konudaki uluslararası çabaları ve yasal düzenleme tartışmalarını “çok yakından” takip ettiğini söyledi.

Başbakan, “yürürlüğe girmesinin karmaşık” olduğunu söylese de, “bu meselenin insan hakları alanındaki en önemli uluslararası sorun haline gelmesinin an meselesi olduğunu” da belirtti.

Ocak ayında, Avrupa Parlamentosu bütün üyelerine çevre katliamları konusundaki yasalarını güncellemeleri konusunda bir çağrıda bulunmuştu.

İki ay sonra, Avrupa Parlamentosu çevre katliamı tanımındaki suçların AB’nin çevre suçları direktifine dahil olmasını desteklediğini açıkladı. Eğer bu yasanın AB yasal süreçlerinden geçişi tamamlanırsa, üye ülkelerin tamamı çevre katliamını yasal suç sayarak ulusal anayasalarını değiştirmek durumunda kalacaklar.

Çevre Katliamlarını Durdurun Girişimi’nin uluslararası başkanı Jojo Mehta, çevre katliamlarının suç teşkil etmesine yönelik ilginin son yıllarda giderek arttığını açıkladı.

Mehta’ya göre spesifik aktivitelerden çok genel bir çerçeveyi hedef alan yasal tanımın genişliği, oldukça faydalı: “Tanım, politik olarak doğru bir adım, çünkü hedef oklarını tek bir sektör veya şirkete yöneltmiyor. Ayrıca bu sayede geleceğe karşı da önlem almış oluyoruz, çünkü gezegenimize dair eylemlerimizin şu anda yarattığı trajik gerçek şu ki, bir seneden ötekine geçerken bizi hangi alanda nasıl kötü şeylerin beklediğini kesin olarak söyleyemiyoruz.”

Meksika’nın çevre katliamlarını suç kapsamına almak yönündeki bu girişimi ise, hükümetin dev Maya tren projesi yüzünden eleştirilerle karşı karşıya kaldığı bir döneme denk düşüyor. Bu proje, yerli toplulukları tehdit ediyor ve ciddi çevresel hasar riski barındırıyor.

Muhalefetteki PRI’nın (Kurumsal Devrimci Parti) kongre üyesi Barron Perales, yasa yapıcılara “Anayasamızdaki bu başarısızlıkları gidermemizin ve bu eylemleri cezalandırmamızın vakti geldi. Artık kimsenin kayırılmasına izin vermemeliyiz” diyerek seslendi.