Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından hazırlanan “2019 yılı Çevre Durum Raporu”na göre Çanakkale Çan’da yaşayanlar 2019 yılında sadece bir ay temiz hava soludu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Çevre ve Şehircilik il müdürlükleri tarafından her yıl kamuoyuna açıklanan İl Çevre Durum Raporları, illerimizdeki çevre sorunları konusunda önemli verileri barındırıyor.
Çanakkale ve ilçelerinin hava kalitesi ile ilgili ölçüm sonuçları özellikle termik santral ve demir çelik fabrikalarının yoğun olduğu ilçelerde yaşayan yurttaşların “resmen” zehir soluduklarını ortaya koyuyor.
Kirliliğin Nedeni Termik Santrallar
Evrensel’den Özer Akdemir’in haberine göre “Atmosferde toz, gaz, duman, koku ve su buharı şeklinde bulunabilecek olan kirleticilerin havanın doğal kalitesini bozarak insan sağlığı ve ekosisteme büyük ölçüde zarar verecek potansiyele dönüşmesi” olarak tanımlanan hava kirliliğinin nedenleri arasında sanayileşme, ısınma amaçlı kullanılan kalitesiz yakıtlar ve motorlu taşıtlar gösteriliyor.
Motorlu taşıt oranının diğer ilçelere oranla çok farklılık göstermediği, konutlarda da doğalgaz kullanımının yoğun olduğu göz önüne alındığında Çanakkale Çan’da tespit edilen hava kirliliğinin nedeni olarak geriye ilçedeki termik santrallar kalıyor.
Yeni Termik Yolda
Halihazırda yıllardır faaliyet gösteren iki termik santralın olduğu ilçede bir termik santral da yolda. Aslında yıllardır hava kirliliği konusunda ciddi sıkıntılar çeken, bu sorunların hava ölçüm raporları ile tespit edildiği ilçede bu gelenek 2019 yılı için de değişmedi.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü hava izleme verilerine göre Çan’da yaşayan yurttaşların soluduğu hava, yılın sadece bir ayındaki tüm günlerde limitlerin altında yer aldı. Yani yurttaşlar yılda sadece bir ay (Ağustos) tüm günlerde temiz hava soludu. Ölçüm sonuçlarına göre Çanlılar yılın 172 gününde partikül madde miktarı bakımından kirli havayı teneffüs etti. Termik santralların bulunduğu diğer ilçe olan Biga’da ise kirli hava solunan gün sayısı raporda 17 gün olarak yer aldı. Çan’da kükürtdioksit değerleri ise sadece nisan ayında bir gün aşılmış olarak görülüyor.
Sınır Değerlerin Üzerinde
Raporun sonuç kısmında Çan ve Biga’daki sanayileşmenin hava kalitesini düşürdüğü dile getirilirken hava kirliliğinin mevsimsel olarak özellikle kış aylarında arttığı ileri sürülüyor.
Oysa Çan’da, hava kalitesi çizelgesine göre konutlarda soba ve kaloriferlerin yakılmadığı mayıs (20 gün), haziran (10 gün), temmuz (1 gün) ve eylül ayında (10 gün) partikül madde kirliliği (PM10) artmış görünüyor. Dünya Sağlık Örgütü ve AB mevzuatlarına göre hava kirliliği oranının yılda 35 günü aşması durumunda acil önlemlerin alınması gerekiyor.
Ulusal mevzuat ve sınır değerlerine göre oluşturulan Ulusal Hava Kalitesi İndeksinde beş temel kirletici için hava kalitesi hesaplanıyor. Bunlar; partikül maddeler (PM10), karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), azotdioksit (NO2) ve ozon (O3).
Sağlık Üzerindeki Etkiler
Çan’da yaşayan yurttaşların 172 gün limitlerin üzerinde soluduğu toz partikül maddenin (PM10) sağlık etkileri ile ilgili İl Çevre Durum Raporunda şunlar yazıyor: “PM10 solunum sisteminde birikebilir ve çeşitli sağlık etkilerine sebep olabilir. Astım gibi solunum rahatsızlıklarını kötüleştirebilir, erken ölümü de içeren çeşitli ciddi sağlık etkilerine sebep olur. Astım, kronik tıkayıcı akciğer ve kalp hastalığı gibi kalp veya akciğer hastalığı olan kişiler PM10’a maruz kaldığında sağlık durumları kötüleşebilir. Yaşlılar ve çocuklar, PM10 maruziyetine karşı hassastır. PM10 yardımıyla toz içerisindeki mevcut diğer kirleticiler akciğerlerin derinlerine kadar inebilir. İnce partiküllerin büyük bir kısmı akciğerlerdeki alveollere kadar ulaşabilir. Buradan da kurşun gibi zehirli maddeler %100 olarak kana geçebilir.”
“İşletmelerin Taşınması İçin Teşvik Gerekli”
Raporun hava kalitesi bölümünün “Sonuç ve Değerlendirme” başlıklı kısmında hava kirliliğine sebep olan en büyük etmenler sanayileşme, ısınma amaçlı kullanılan kalitesiz yakıtlar ve motorlu taşıtların fazla olması sayılırken özellikle Çan ve Biga’daki sanayileşmenin hava kalitesini düşürdüğü dile getirildi. Raporda bu konuya dair şu cümleler yer aldı: “Sanayiden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yapılan tüm iyileştirme çalışmalarına rağmen sektörel bazda bazı sanayi tesislerinin kuruluş yerlerinin teknolojilerinin güncelliğini yitirmiş olması nedeniyle bu sektörler için alt yapısı geliştirilmiş yerleşim yerlerinin dışında özel organize sanayi bölgelerinin oluşturulması ve halihazırda faaliyette bulunan bu işletmelerin taşınmalarının özendirilmesi için teşvik edilmesi gerekmektedir.”