;
Bilim

Böcek Türlerinin Azalması Neden Endişe Verici?

Dünya genelindeki böcek türlerinde azalmalar gözlemleniyor. Ekosistemin en ufak üyelerinin zarar görmesi, insanların da dahil olduğu diğer üyeleri büyük bir tehlikeye sokuyor.

Haber: Stuart Reynolds

Çeviri: Çisil Sevinç

En son ne zaman bir ateş böceği gördünüz? Büyük ihtimalle uzun bir zaman öncedir. Ne kadar genç olduğunuza bağlı olarak, belki de hiç görmediniz.

Bu ışık saçan böcekler, ünlü şair William Wordsworth’un deyimiyle “topraktan çıkmış yıldızlar”, Birleşik Krallıkta onlarca yıldır azalma eğiliminde.

Ancak, kötü günler geçiren tek böcek türü ateş böcekleri değil. Araştırmalar dünya genelindeki böcek türlerinde azalmalar olduğunu, hatta bazı türlerin tamamen neslinin tükendiğini ortaya koyuyor.

Böcek türleri üzerinde çalışan bilim insanları olarak bu gelişmeler karşısında endişeli olmakta haklıyız, ancak yalnızca seçili bölgelerdeki belirli türler üzerinde yürüttüğümüz çalışmalar bize büyük resmi gösterebilecek mi?

Neyse ki, yeni bir çalışma dünya genelindeki böcekler hakkındaki en net açıklamayı yaptı.

Araştırmacılar, 166 adet uzun soluklu araştırmadan böcekler ve eklembacaklılar hakkında elde ettikleri verileri inceledi. Bu araştırmaların her biri on yılı aşkın süredir yürütülüyor ve 41 ülkeden 1.676 bölgede yaşayan böcekler hakkında bilgi toplanıyor.

En eskisinin 1925 ve en yenisinin 2018 yılına ait olduğu verilerin büyük çoğunluğu 1986 ve sonrası döneme ait.

Türlerin çoğunluğunu oluşturan ve toprakta yaşayan böceklerin sayısının bir yılda yaklaşık %1, 10 yılda ise yaklaşık %9 oranında azaldığı tahmin ediliyor.

Bununla birlikte, suda yaşayan böceklerin bir kısmında bir yılda %1 ve 10 yılda %11’in üzerinde bir artış yaşandı.

Bu biraz da olsa sevindirici bir haber mi? Pek sayılmaz.

Böceklerin hızla azaldığını ortaya koyan bu tahminler öncekilere göre daha düşük seviyelerde olsa da, konunun ciddiyeti hâlâ devam ediyor.

Genel azalma miktarındaki tahminler hafife alınıyor olabilir çünkü uzun dönemli verilerin çoğu doğa koruma alanlarında halihazırda korunan böcek topluluklarından elde edildi.

Börtü böceklerin hayranı olmasanız da, bir zamanlar çok sayıda bulundukları bölgelerden yok olmaları doğal hayat için ciddi bir kriz.

Böcekler ve ufak omurgasızlar, çoğu karasal ekosisteminin en alt kademesini oluşturuyor.

Çevre bilimci EO Wilson’a göre, ekosistem döngüsündeki ufak canlıları çıkarırsanız, insanların da dahil olduğu besin zincirindeki birçok canlıyı kaybetmeye başlarsınız.

İşte bu yüzden, Almanya’da 2017 yılında yapılan ve tüm uçan böcek türlerinin biyokütlesinde 27 yılda %75’lik bir düşüş meydana geldiğini bildiren araştırma, tehlike çanlarının çalmasına neden oldu.

Peki “toplu azalma” ne anlama geliyor?

Birleşik Krallık’ta 1980 ve 2013 yılları arasında yürütülen ve vahşi polen toplayıcılarını (arılar ve süprüntü sinekleri) konu alan bir araştırmada, bu böcek türlerinin %10’unun daha bol ürediği ancak %30’undan fazlasının azaldığı gözlemlendi.

Başarılı olan böcekler uzman mahsul tozlayıcıları iken, başarılı olamayanlar ise çiftliklerin dışına atılan bitkileri tercih eden türlerdi.

Bu biraz kafa karıştırıcı bir tablo olsa da, farklı koşullardaki çeşitli kaynaklardan veri toplayan yeni araştırmaya göre, işler hiç de yolunda gitmiyor.

Böcek sayılarındaki azalmayı günden güne daha net görebiliyor olsak bile, buna sebep olan etmeni hâlâ bilmiyoruz.

Yapılan yeni çalışma, yakınlarda bulunan şehir ve kasabaların büyümesinin böcek bolluğunu olumsuz yönde etkilediğini olduğunu ortaya koyuyor.

Belki de şaşırtıcı bir şekilde yoğun tarım bölgelerine komşu olan böcekler hakkında yeterince kanıt yoktu ancak bunun sebebi çalışma başladığında bu böceklerin halihazırda o bölgelerde tükenmiş olması olabilir.

İklim değişikliğinin böcek bolluğuna olan etkileri konusunda da herhangi bir kanıt bulunmuyor.

Avrupa ve Kuzey Amerika’da en çok etkilenenlerin karasal böcekler olduğu görülürken, Asya, Güney Amerika ve Okyanusya’daki böceklerde büyük oranda bir düşüş kaydedilmedi.

Bu oranlar o bölgelerden daha az veri elde edildiğini de gösteriyor olabilir.

İlginç olan ise, Avrupa’da devam eden azalma eğilimine karşın, Kuzey Amerika’daki karasal böcek nüfusunun 1990 yılından beri artışa geçmiş olması. Bu durumun mantıklı bir açıklaması henüz yapılamadı.

Suda yaşayan böceklerin sağlıklı olması, Avrupa nehirlerinin temizlenmesi üzerine getirilen mevzuatın bu olumlu gelişmeye gebe olduğunu öneren ve yakın zamanda yürütülen bir Birleşik Krallık araştırmasını doğruluyor.

Bu gelişme umut verici gözükse de, tatlı su dünyanın karasal yüzeyinin sadece %2.4’ünü oluşturuyor.

Suda yaşayan böceklerin görece başarısı diğer bölgelerdeki azalmaları toparlayamıyor ve hatta bazı su canlılarını tehdit ediyor.

Alman Federal Hükümeti kısa bir süre önce böceklerin korunması için 100 milyon euroluk bir bütçe ayırdı ve bu miktarın dörtte biri araştırmalar için harcanacak.

Belirli türlerin nerede ve neden sıkıntılar yaşadığını bilmek, sorunu çözmeye çalışmak kadar önemli.

Böceklerin başı dertte ve her böcek türü kendi savaşını veriyor.

Eklem bacaklı dostlarımıza yapacağımız yardımlar için belirleyeceğimiz hedefi dikkatlice seçmeliyiz.

Haberin aslına buradan ulaşabilirsiniz.