;
Politika

AB’nin Yeni Kararına Göre Nükleer Enerji “Yeşil Enerji” Sayılmayacak

Avrupa Parlamentosu’nda kanun yapıcılar, AB’nin sürdürülebilir finans kural kitabı teklifi konusunda uzlaşarak, AB üye ülkeleri arasında devam eden, nükleer enerjinin “yeşil” olup olmadığı tartışmasını sonlandırdı.

AB’nin sürdürülebilir finans kural kitabı teklifi konusunda süren tartışma nihayet sonuçlandı. Anlaşmaya, Pazartesi günü (16 Aralık) geç saatte Avrupa Parlamentosu’nun (AP) konuyu takip eden politik gruplarından kanun yapıcıların buluşması esnasında varıldı. Anlaşma AP ve AB üye ülkeleri arasında, nükleer enerji ve doğalgazın “geçiş enerjisi” olarak kullanılıp kullanılmayacağına dair süregelen tartışmaları sonlandırdı.

AP’nin çevre komitesinden, Fransız AP üyesi Pascal Canfin, “AP ve Konsey arasında bir anlaşmaya varılmasından memnunum” dedi.

İngiltere, Fransa ve Doğu AB ülkeleri (Çekya, Macaristan, Polonya, Slovakya, Romanya, Bulgaristan ve Slovenya), nükleer enerji ve doğalgaz yatırım projelerinin net sıfır emisyona geçiş süresince yeşil enerji olarak sayılmayacağından korkarak geçtiğimiz hafta sunulan bir ön teklifi reddetmişti.

 Yeşil Badanadan Uzak Durmak

AB üye ülkeleriyle müzakerelerde Parlamento delegasyonunu yöneten bir grup AP üyesi arasında yer alan Pascal Canfin, “Bu anlaşma ile artık ortak bir dilimiz ve finans piyasası için yeni kurallarımız var” dedi. Canfin, “Anlaşma, sadece yeşil badanadan kaçınmamıza veya Paris Anlaşması ile uyumlu bir ekonomiyi finanse etmek adına daha çok varlık tahsis etmemize izin vermekle kalmayacak, aynı zamanda finans piyasalarının şeffaflığını da artıracak” şeklinde konuştu.

Altı aylık AB dönemimin şu anki başkanlığını yapan Finlandiya, dün sabah AB üye devletleri temsilcileri tarafından onaylanan yeşil finans kurallarında anlaşmayı sonlandırma yönünde son bir adım atarak uzlaşma sağlandı.

EURACTIV tarafından yapılan habere göre, bu değişiklik, nükleer enerjinin “yeşil” olarak kabul edilmesini engelleyen “Zarar verme” (Do no harm) ilkesine ilişkin açıklamaları yumuşatıyor gibi görünüyor.

Zarar Verme

AP milletvekili ve Hollanda GreenLeft partisinden Bas Eickhout, EURACTIV’e bunların büyük etkisi olmayan “yüzeysel değişiklikler” olduğunu söyledi. Eickhout, “Geçen haftaki anlaşmadan nükleerin ‘geçici bir enerji kaynağı’ olarak tanımlanabileceği çok açıktı” dedi.

Canfin ise, pazartesi günü uzlaşılan anlaşmanın “dengeli olduğunu” ve AB’nin sürdürülebilir finans kural kitabındaki hedeflere zarar vermediğini belirtti. Canfin, “Nükleer destekçileri ve nükleer karşıtları ile petrol yanlısı ve karşıtları arasındaki tartışmalar nedeniyle, enerji kaynaklarının sınıflandırması (taxonomy) az daha güme gidiyordu. Doğalgaz ve nükleerin hiçbir koşul altında yeşil yatırım kategorisine dahil edilemeyeceği ve prensip olarak diğer kategorilere de dahil edilemeyeceği kararıyla, bu zor durumun üstesinden geldik. Sınıflandırmanın kapsadığı tüm teknolojiler gibi, doğalgaz ve nükleer enerji de ‘Belirgin zarar verme’ (do not significant harm) ilkesi kapsamında sıkı testlere tabi tutulacak” dedi.

Kuralların Uygulanmasında Tartışmalar Sürüyor

Yeşil kampanyacılar yeşil finans anlaşmasını onayladılar. İklim düşünce kuruluşu E3G’den Tom Jess, “Kanıta dayalı politika oluşturma nihayet kazanıyor. Net sıfır emisyonlu ekonomiye geçişte etkili olacak bir anlaşmamız var” dedi.

E3G, bundan sonra atılacak adımların formalite olduğunu söylüyor. AB hükümetleri bugün (18 Aralık) anlaşmayı imzalayacak ve daha ileri bir tarihte AP genel kurulunda onaylanacak.

Ancak kampanyacılar önlerinde başka tartışma konularının da olduğunu söylüyor. 2020’nin sonuna kadar Avrupa Komisyonu’ndan, hangi endüstrilerin “düşük karbon”, “geçişli” veya “olanak sağlayan” faaliyetler olarak tanımlanabileceğinin belirlenmesi adına teknik alt sınırların oluşturulması bekleniyor.

Bu kurallar, AP’ye danışmanlık yapan Sürdürülebilir Finans Teknik Uzman Grubu’nun (TEGSF) tavsiyeleri üzerine belirlenecek. Kampanyacılar, ayrıntılı kurallar ve alt sınırlar tanımlandığında bile siyasi baskıların uygulanabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

E3G kıdemli uzmanı Sandrine Dixson-Declève, “Geçen hafta yaşanan küçük anlaşmazlık, sınıflandırmanın siyasi çıkarlardan tamamen bağımsız ve bilim temelli olacağının güvencesini vermemiz gerektiğini gösteriyor. Avrupa Komisyonu, kuralların belirleneceği zaman bunu göz önünde bulundurmalı” dedi.