;
Bilim Politika

17 Temmuz’dan Beri Günde 24 Saat Kesintisiz Süren İkizköy’deki Akbelen Nöbeti Dikkatini Yangına Verdi

Muğla’nın Milas ilçesi sınırları içinde yer alan Akbelen Ormanı’nın, termik santralı besleyen bir kömür madenine dönüşmesini engellemeye çalışan İkizköylüler, giderek bölgelerine yaklaşan yangın tehdidi sebebiyle de endişeli bir bekleyiş içinde.

YAZI: İ. Burak YALÇINYİĞİT

İki yıldır hem beldelerinde kalan son orman olan 740 dönümlük Akbelen’i korumak, hem de ellerinde kalan son toprakları kaybetmemek için mahkemelerde ve beldelerinde mücadele veren İkizköy halkı, 4 Ağustos gecesi yaşanan gelişmelerle yine hareketli saatler yaşadı. Saat 02:30 sularında bir plan sunulmadan yapılan köyün boşaltılması çağrısı karşısında teyakkuza geçen çoğu köy sakini, başvurdukları jandarma güçlerinden de bekledikleri yanıtı alamayınca geceyi hayvanlarının başında uyumadan geçirdi.

5 Ağustos sabahı genizlerinin yandığını ve nefes almakta zorlandıklarını belirten Muğla Çevre Platformu üyesi ve çevre mühendisi Deniz Gümüşel bölgedeki hareketliliğin sabah saatlerinde de sürdüğünü aktardı. Gümüşel etrafı saran kül, toz ve dumanın sebebinin yangın mı yoksa köye yalnızca 7 km mesafede kurulu olan Yeniköy Termik Santralı mı olduğunu tespit edecek vakit bulamadıklarını belirtti. İkizköy’e 30 km uzaklıktaki Kemerköy Termik Santralı’nın yangın sebebiyle yarattığı riskin azalmasıyla İkizköy üzerindeki tehdit gün içinde sönümlense de ara bölgedeki 10 köyün tahliyesine başlandı.

Günlerdir bölgelerine doğru yaklaşan yangına karşı hazırlık yapan İkizköylülerin yaşam ve geçim alanlarına su yığınağı yapması ve bölgenin boşaltılması ihtimalini düşünerek yangın çantalarını hazırlamış olması dikkat çekti. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarının güvenli biçimde transferi için planlama yapmaya çalışan İkizköy halkı, yangına sadece bekleyerek bir tepki vermeyi de reddetti. Nöbet alanından Ekoloji Birliği Yürütme Kurulu ve Antalya Ekoloji Meclisi Üyesi Muzaffer Asma’nın aktardığına göre pek çok köylü söndürme çalışmalarına ve Fesleğen Yaylası çevresindeki köylerdeki tahliye çalışmalarına destek verdi. Bunun yanı sıra nöbet alanındaki aktivistler de yangın sahalarında mücadele verenlere lojistik destek sağlayan organizasyonlara katılım gösterdi.

Akbelen Ormanı nöbet alanının yangınla mücadele gönüllülerinin ve zaman zaman da siyasi parti temsilcilerinin uğrak yeri olduğuna dikkat çeken Muzaffer Asma, önümüzdeki haftalarda Ekoloji Birliği’nin bileşeni olan 67 platformun temsilcilerinin Akbelen nöbet alanında buluşacağını bildirdi. Platformların da yapacakları çağrılarla katılımcı sayısını artırmayı planladığını söyleyen Asma, yangınların çıkış nedenleri ve önlemler konusunda bir sempozyum düzenlemek istediklerini belirtti. İktidarın rant ekonomisini bir yönetim biçimi olarak dayatması konusunda farkındalık yaratmayı hedeflediklerini dile getiren Asma, halen sürmekte olan yangınların ardından Akbelen nöbet alanının yardım organizasyonları için bir ana üs alanı haline gelmesini umduklarını aktardı.

İkizköylüler’in yangından yola çıkarak endişeli bir biçimde sordukları diğer başlıca iki soru ise, bölgedeki iki termik santralın kömür stok sahaları ile açık kömür ocaklarının güvenliği ve termik santrallarda yalıtım malzemesi olarak kullanılabilen asbest ile alakalı. Kömür stok sahasının yangınla teması halinde karbon monoksit ve kükürt dioksit gibi zehirli gazların yoğun biçimde açığa çıkmasından korkuluyor. Bölge halkı kendileri gibi hayvanlarının da zehirlenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünüyor. Yüksek oranda kanserojen bir madde olan asbestin de ateşle yakın temas halinde havaya karışması söz konusu. Her ikisi de YK Enerji’ye ait olan Kemerköy ve Yeniköy Santralları’nda asbest kullanılıp kullanılmadığını bilmediklerini belirten Deniz Gümüşel, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, Enerji Bakanlığı’ndan ve şirket yönetiminden bir açıklama beklediklerini ifade etti.

Akbelen Ormanı’nın termik santrala yakacak kömür sağlamak için maden sahası haline getirilmek istenmesi sürecinde şahit oldukları sebebiyle resmi makamlara güvenlerinin çok sarsıldığını söyleyen İkizköylüler, yangın söndürme çalışmalarının doğru yönetilmediği, yanlış kararlar sonucu çok yetersiz kalındığı ve bunun pek çok cana ve mala mâl olduğu gibi kamuoyunda hakim olan görüşlere katılıyor. Termik santralların uzun zaman önce kapanmış olması gerektiğini söyleyen köy sakinleri ve Akbelen aktivistleri yangınla burun buruna gelen Kemerköy Santralı’nın güvenliği için araç ve insan gücü ayrılmasının, ormanlar için yapılan söndürme çalışmalarını zayıflattığını belirterek yaşadıkları üzüntü ve öfkeyi dile getirdiler.

İkizköy ve çevre köylerde tartışılan bir diğer konu ise yangınların sabotaj kaynaklı olduğunu öne sürüp asayişi sağlama iddiasıyla ortaya çıkan silahlı gruplar. Bu tarz bir grubun kendilerini de “ziyaret ettiğini” söyleyen Akbelen aktivistleri resmi sıfatları olmayan, kimlikleri ve amaçları belirsiz bu kişilerin tedirginlik yarattığına dikkat çekti. Devlet yönetiminin kendi sorumluluklarından kaçmak ve kendi yetersizliğini dikkatlerden kaçırmak için sabotaj iddialarına gereken cevabı vermediğini düşünen aktivistler silahlı gruplara alan bırakılmasının “ateşle oynamak” olduğunu söylediler. Afgan ve Suriyeli mülteciler ile Kürt yurttaşların kundakçılıkla özdeşleştirilmesini ırkçı ithamlar olarak niteleyen aktivistler sosyal medya hesaplarından duruma tepki gösterirken, bu konulardaki beklentilerini 1 Ağustos akşamı nöbet alanına gelen CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan’a da sözlü olarak iletti.

Kimi silahlı kişilerin “Bu ormanın altında kömür var, dikkat edin, burayı da yakarlar” gibi atıflarının toplumun devlet yönetimine olan güven seviyesini gösterdiğini vurgulayan Deniz Gümüşel, yakın bölgelerdeki yangınlara koşturan Orman Genel Müdürlüğü’nün de İkizköy çevresindeki yeşil alanları, Akbelen nöbetine katılan yöre halkı ve aktivistlere emanet eder bir tutum takındığını ifade etti. Gelecek dönemde aynı Orman Genel Müdürlüğü’nün Akbelen’deki ağaçların termik santral işletmesinin çıkarına kesimi için gelebileceğini ve yine karşılarına çıkacaklarını belirten Gümüşel bir ormanı, onu koruması gerekenlere karşı korumak zorunda kaldıklarına dikkat çekti.

İklim krizi sebebiyle her geçen yıl azalan yağışlar ve artan sıcaklıklar ormanların sıcak ve kurak mevsimlere çok kuru şekilde girmesine neden oluyor. Bu durumda ormanlık bölgelerin alev alması ve bunun yayılması çok daha kolaylaşıyor. İklim bilimciler uzun süre söndürülemeyen orman yangınlarının sayısının son yıllarda giderek artmasını buna bağlıyor. Hava, su, toprak zehirlenmesinin başlıca nedenlerinden biri olarak gösterilen termik santrallar ise, küresel iklim krizine sebep olan seragazı salımının %37’si gibi önemli bir oranından sorumlu tutuluyor.