;
Politika

Yeşil Badana Dosyaları: Fosil Yakıt Devlerinin “Aldatıcı” Reklamları

DeSmog’un araştırmasına göre fosil yakıt şirketlerinin yeni büyük kataloğu, kamu imajı ile gerçek faaliyetler arasındaki farkı gösteriyor.

YAZI: Rich Collet-White ve Rachel Sherrington

ÇEVİRİ: S. Sena Akkoç

İklim değişikliği konuları üzerinde çalışan DeSmog isimli haber sitesinin fosil yakıt şirketlerinin “yeşil badanasının” boyutlarını ortaya çıkardığı soruşturmadan sonra fosil yakıt şirketleri, yanıltıcı reklamları yüzünden yasal zorluklarla karşıya…

Çevre avukatları grubu ClientEarth, Yeşil Badana Dosyaları’nın yayınlanması üzerine şirketleri uyardı. DeSmog’un araştırmasını kullanan analizler, büyük fosil yakıt şirketleri ve enerji üreticilerinin nasıl yeşil kimliklerini aşırı bir şekilde vurgularken işleri hakkında halka yanıltıcı bir izlenim verdiğini gösteriyor. Aramco, Chevron, Drax, Equinor, ExxonMobil, Ineos, RWE, Shell ve Total’in reklam çıktılarını analiz eden DeSmog, reklamları bu şirketlerin mevcut ve gelecek ticari faaliyetlerinin gerçekleriyle karşılaştırdı. ClientEarth, 2019’da BP “Olanaklar Her Yerde” kampanyasını geri çekmeye karar vermeden önce, BP’nin reklamları hakkında şikayette bulunmuştu. Avukatlar, reklamlarıyla halkı yanlış yönlendirmeleri durumunda diğer fosil yakıt şirketlerinin de benzer zorluklar yaşayabileceğini söylüyor. Grup, fosil yakıt şirketlerinin “aldatıcı” pazarlamasına karşı tütün ürünlerindeki gibi reklam yasakları ve sağlık uyarıları getirilmesi çağrısında bulunuyor. Reklamlar, şirketlerin iklim değişikliğine karşı karbon yakalama ve depolamadan deneysel alg biyoyakıtlarına ve yenilenebilir enerji kaynağı yatırımları gibi tercih ettiği çözümleri, bu teknolojilere tahsis edilen toplam yatırımın küçüklüğü veya sınırlamaları hakkında açık olmadan düzenli olarak vurguluyor. Yeşil Badana Dosyaları, bu reklamların oluşturduğu kamu imajı ile fosil yakıt şirketlerinin gerçek faaliyetleri arasındaki karşıtlığı açıkça ortaya koyuyor.

ExxonMobil: “İlerlemeyi Güçlendirmek” (Powering Progress)

“İklim değişikliği risklerini ele alırken, enerji santrallarının emisyonlarını azaltmak için temiz doğalgaz üretirken, karbondioksiti atmosfere ulaşmadan önce yakalayan ve alglerden üretilen biyoyakıtlar gibi beklenmedik enerji kaynakları keşfederken enerji sağlamanın yolları üzerine çalışıyoruz.” Güven verici bir ses, bize son yıllarda ABD’li petrol devini yeşil teknolojinin lideri olarak sunan reklamlardan biri olan Exxon’un “İlerlemeyi Güçlendirmek”  reklamında bunları söylüyor. Ancak reklam, Exxon’un bilim insanlarını “yosun çiftlikleri”  ve havadaki karbondioksiti emmek için tasarlanan teknolojiler geliştirirken sıkı bir şekilde çalıştıklarını gösterirken,  şirketin ticari faaliyetleri farklı bir hikaye anlatıyor.

Exxon, genel emisyonların artmasına arasında düşük karbon kaynakları için yeni projelere toplam yatırımın sadece %0,2’si giderken Exxon’un temiz enerjilere yaptığı harcama, yatırımlarının çok küçük bir kısmı. “İlerlemeyi Güçlendirmek” ve diğer reklamlar, Exxon’un alg biyoyakıtlarına yaptığı yatırımları ön plana çıkarmasına karşın, 20 milyar dolara yakın yıllık sermaye yatırımına kıyasla, bu teknolojilere son 10 yılda yaklaşık sadece 300 milyon dolar harcadı. Uzmanlar, teknolojinin ticari olarak uygulanabilirliğinden veya ölçek ekonomisinde kullanılabilirliğinden şüphe duyuyor.

RWE: “Biz Yeni RWE’yiz”

Alman enerji devi RWE’nin bir reklamı, izleyiciyi sanayi devriminden beri insan uygarlığını ilerleten çığır açıcı icatlardan (ampul, radyo, toplu taşıma…) günümüze getiriyor. Reklamda  “her zamanın kendi enerjisi vardır”  sözlerinin ardından “Zaman değişiyor. Toplum değişiyor. Şirketler değişiyor ve biz de değişiyoruz” deniyor. Ardından sahneler rüzgar türbinleri ve bugünün  “yenilenebilir çağı” olduğu dile getirilen santrallara enerji veren “doğal güçlere” getiriliyor. Şirket, kendisini bu geçişin merkezinde konumlandırarak izleyiciye “yeni RWE’ye” geçişin bir parçası olarak şirketin  “sürdürülebilir bir dünya için yenilenebilir enerjilere” odaklandığını ve  “temiz, güvenilir, uygun fiyatlı” enerji sağladığını söylüyor. Kampanya, 2040 yılına kadar “karbon nötr” olmanın yanında rüzgar ve güneş enerjisinde önemli bir genişlemeyi yönetme taahhüdü veriyor. Ancak RWE’nin düşük karbonlu faaliyetlerinin büyümesi, fosil yakıtlardan çıkışla uyumlu olmadı. Greenpeace’in yakın zamanda yaptığı bir araştırmaya göre RWE, Avrupa’nın en büyük emisyon salıcısı olmaya devam ederken üç büyük linyit kömür yakıtlı elektrik santralının tümü, Avrupa Birliği’nin en yüksek emisyonlu beş santralı arasında yer alıyor. Mevcut planına göre RWE, 2038’in sonuna kadar (yani iklim uzmanlarının OECD ülkeleri için önerilen son tarihten yaklaşık 10 yıl sonra)kömür yakıtlı elektrik üretmeye devam edecek ve halihazırda önemli olan doğalgaz işlerini büyütecek.  Temiz enerjiye odaklandığı iddialarına rağmen şirket enerjisinin %80’i yenilenemeyen kaynaklardan, çoğunlukla da en kirletici kaynaklar olan linyit kömürü, taşkömürü ve doğalgazdan geliyor. Şirket, bilim insanlarının uyarılarına rağmen, “yenilenebilir” enerji kaynaklarının kullanımı konusunda da tartışmalı ve karbon-yoğun.

Drax: “Kömürün Ötesinde”

Şu anda büyük ölçüde biyokütle enerjisine dayanan ve İngiltere-Kuzey Yorkshire’ın en büyük elektrik santralını işleten bir diğer enerji şirketi Drax, son yıllarda çevreci kimliğini güçlendirmek için çok çalıştı. Drax, kendisini iklim değişikliği ile mücadelede bir müttefik olarak konumlandırdı.  2020’nin Mart ayında şirket, tamamladığı kömür yakıtlı enerji üretiminden uzaklaşmasını kutladığı bir reklam yayınladı. Arka planda canlı bir film müziği konulan video, bu hareketi “Drax’ın 2030’a kadar karbon negatif olma hedefi doğrultusunda büyük bir adım” olarak adlandırırken çevredeki alanın “geçmişi tarafından değil, geleceği tarafından tanımlandığından” emin olmak için yeni “Sıfır Karbon Becerileri Görev Gücü”nün çığırtkanlığını yapıyor. Bu sırada 2020 yılı inceleme videosu ise “%77 yenilenebilir enerji”  üreten Drax’ı, Avrupa’nın en düşük karbon yoğunluklu elektrik üreticileri”  arasında gösterdi. Ancak şirketin cömert hükümet destekleri sayesinde elektrik santralında ana enerji kaynağı olarak kömürün yerini alan biyokütlenin iklim dostu olup olmadığı da tartışma konusu. Yakılan odun paletlerinin çoğu zaman fosil yakıtlardan daha karbon-yoğun olduğu bulundu. Ayrıca uzmanlar, yakılan odunların yerlerine dikilen ağaçların yayılan karbondioksiti anlamlı bir zaman ölçeğinde yeniden yutabileceğinden şüpheli.

Drax’ın düşük karbon stratejisinin diğer kilit noktası karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin kullanımı hâlâ pilot aşamadayken ekonomik olmamaya da devam ediyor. DeSmog’un sorularına karşılık Drax, Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (UN IPCC)  tarafından belirlenen “var olan en iyi küresel uygulama” doğrultusunda biyokütle enerjisinden kaynaklanan emisyonların “arazi kullanımı sektöründe zaten hesaba katıldığını, bu nedenle de yanma noktasında karbon nötr kabul edildiğini” söyledi. Drax ayrıca, “Kaynağımız olan ormanlar büyüyor ve daha fazla karbon depoluyor” diyerek biyokütlenin yenilenebilir olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi ve 2027 yılına kadar “on binlerce iş yaratan” ve “her yıl atmosferden milyonlarca ton karbondioksiti kalıcı olarak uzaklaştıran” karbon yakalama ve depolama ünitesine sahip biyoenerji planlarına işaret etti.

Aramco: “O An Şimdi”

Suudi Arabistan devletine ait petrol ve doğalgaz devi Aramco, 2019 sonunda borsada işlem gördüğünde, tarihin en değerli borsa şirketi oldu. Ancak fosil yakıt devi, endişelerinin en alt seviyeden fazlası olduğunu garanti etmek konusunda zorlanıyor. “O An Şimdi” başlıklı bir reklamda bir Aramco çalışanı, meslektaşlarıyla dolu bir amfide “dünyaya açılırken, sürdürülebilir bir geleceğe ilerlememiz gerektiğini her zamankinden daha iyi biliyoruz” diyor. Konuşmayı ayakta alkışlayan izleyicilere “Keşfettiğimiz doğal kaynaklara değer veriyoruz. Ancak bizi daha iyi bir dünya yaratmaya yönlendiren şeyin insani enerjimiz olduğunu asla unutmuyoruz” diye devam ediyor. Diğer yerlerde ise şirket, “Gezegenimizi korumak en önemli değerlerinden biri olduğu için çevreyi koruma taahhüdü” doğrultusunda hareket ettiği konusunda ısrarcı. Üstelik bunlar,  şirketin 1965’ten beri tüm küresel emisyonlarından tahminen %4’ünün sorumlusu ve dünyanın en büyük kurumsal seragazı yayıcısı olmasına rağmen söyleniyor… Aramco’nun petrol ve gaz rezervleri,  ExxonMobil, Chevron, Shell, BP ve Total’in toplamının üzerindeyken şirket, emisyonlarının tamamını açıklamayı reddediyor. Hissedarlarının çoğunluğunu oluşturan Suudi Arabistan hükümeti, on yıllardır iklim değişikliğine karşı uluslararası eylemleri durdurma çabalarının ön saflarında yer alıyor. Suudi Arabistan’ın Madrid’deki son BM iklim görüşmelerindeki temsilcilerinin üçte birinden fazlası, çoğu Aramco ile olmak üzere, petrol ve gaz endüstrisi ile ilişkiliydi.

Equinor: “Bizi Bu Değiştirdi”

Norveç devletine ait olan ve daha önce Statoil adıyla ticaret yapan petrol ve doğalgaz şirketi Equinor, 2018’de “genel bir enerji şirketine” dönüşümünü ve büyüyen düşük karbonlu enerji bölümünü öne çıkarma umuduyla yeniden markalaştı. Şirket, “Equinor. Bizi Bu Değiştirdi” adlı bir reklamda isim değişikliğine gitme sebebini açıkladı. Reklamdaki anlatıcı şöyle diyor: “Bazı değişiklikler o kadar derindir ki her şeyin ötesindedir. Yeni bir denge bulmamızı gerektiren değişiklikler gibi.” Daha yakın tarihli bir reklamda ise şirket, “emisyonların düşmesi ve bunun hızlı bir şekilde yapılması gerektiği” konusunda ısrarcı. Equinor, 2026’ya kadar yenilenebilir enerji kapasitesini 4-6 GW’a çıkarmayı planlayarak düşük karbon teknolojisi yatırımlarını artırmak için adımlar atıyor.  Şirket, 2050 için “net sıfır” emisyon hedefi belirledi.  Ancak bu değişim büyük ölçüde petrol ve gaz işlerinin yerini almak için değil, bu işlere ek olarak yapılıyor. Şirket hâlâ petrol ve gaz rezervi arayışında ve 2030’dan önce fosil yakıt üretimini azaltmaya başlamayı düşünmüyor. Geçen yıl, Batı Avrupa’nın en büyük petrol sahasını açan şirket, Kuzey Kutbundaki girişimlere de önemli ölçüde dahil oldu. Equinor, doğalgazı “yenilenebilir enerjiyi dengelemek için mükemmel bir yakıt” olarak destekliyor ve iki yıl önce yakıtın “düşük karbonlu” bir enerji kaynağı olduğu iddiasında bulunduğu için İngiltere’nin Reklam Standartları Kurumu tarafından uyarı almıştı. Şirketin tanıttığı diğer teknoloji ise karbon yakalama ve depolama. Ancak şu an şirketin dahil olduğu tüm projeler,  toplam emisyonlarının %3’ünden daha azına karşılık geliyor.

Yeşil Badana Dosyaları

ClientEarth avukatı Johnny White, reklam koleksiyonunun fosil yakıt şirketlerinin “büyük bir aldatmacaya” karıştığını gösterdiğini söylüyor. White,“Fosil yakıtlara bağlılığı azaltmamız gerekiyor. Ancak bu şirketler düşük karbonlu geçişe öncü olmak yerine kamuoyunun dikkatini dağıtarak imajlarını aklayan reklamlar yayınlıyor. Bu reklamlar, şirketlerin işlerinin gerek doğasını, iklim değişikliğine katkılarını ve geçiş planlarını yanlış bir şekilde sunuyor. Bu reklamların, değişimin hızı üzerinden gerçek dünyaya etkilerini hafife alamayız” diyor.

Not: Bu yazıda yer alan tüm şirketlerle yorumları için iletişime geçilmiştir.