Türkiye’nin ithalatında enerji makine ve ekipmanları verilerini inceleyen Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), dış ticaret açığında enerji ekipmanları ticaretinin rolünü ortaya koydu. “Enerji Ekipmanları Dış Ticaretinde Mevcut Durum ve Fırsat Alanları” adlı rapor yenilenebilir enerji kaynakları (rüzgar ve güneş) ile kömür ekipmanlarının ithalatını inceliyor.
TEPAV, “Enerji Ekipmanları Dış Ticaretinde Mevcut Durum ve Fırsat Alanları” adlı yeni raporunu Kasım ayında yayımladı. Rapor, Türkiye’nin yenilenebilir enerji ekipmanları ticaretinden yılda 2.4 milyar, kömür ekipmanları ticaretinden ise yılda 2.5 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğini ortaya koyuyor. Analizin en önemli bulgularının başında Türkiye’deki enerji ekipmanlarına dair teknoloji açığı geliyor. Dış ticaret kalemleri detaylı bir biçimde incelendiğinde Türkiye’nin, düşük teknolojili ürün ihraç ettiği, buna karşılık yüksek teknolojili ürünleri ithal ettiği ortaya çıkıyor: Termik santral makine ekipmanları içerisinde ileri teknolojili ürünler %5 ile düşük kalırken, yenilenebilir enerji makine ekipmanlarının geneline bakıldığında %23’e denk geliyor.
Türkiye, güneş enerjisi ihracatında dünya ortalamasının altında (%6) yüksek teknolojili ürün üretirken, yoğunlukla (%54) düşük teknolojili ürünler ihraç ediyor. Türkiye’de en hızlı gelişen yenilenebilir enerji sektörü olan rüzgarda da durum farklı değil. Rüzgar enerjisi ekipmanlarında dış ticaret fazlası veren Türkiye, teknoloji kompozisyonunda yine geride kalıyor. Türkiye’nin ihracatı genellikle orta-düşük teknolojili inşaat aksamlarından oluşurken, %18 oranında yüksek teknolojili ürün ithal ediliyor.
Türkiye Teknoloji Geliştirmeye Odaklanmalı
“Enerji Ekipmanları Dış Ticaretinde Mevcut Durum ve Fırsat Alanları” raporu, Türkiye’ye yenilenebilir enerji alanında dikkat çekici düzeyde yatırım yapıldığını ortaya koyuyor. 2003-2014 yılları arasında toplam 7.6 milyar dolar yatırım alan yenilenebilir ve alternatif enerji sektörü, Türkiye’nin en yüksek yabancı yatırım aldığı 5. sektör.
Türkiye’nin daha etkin ve teknoloji geliştirmeyi teşvik eden politikalar ile yalnızca enerji sektörünü değil, sanayinin pek çok farklı alanını da geliştirebileceğine dikkat çeken TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Direktörü Bengisu Özenç, “Yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi, Türkiye’de sanayi dönüşümünü tetikleyebilecek alanlardan biri. Düşük karbonlu teknolojilere yönelim makroekonomik ölçekte enerji ekipmanlarında yerli üretimin teşvik edilmesini sağlayacak. Dolayısıyla orta vadede cari açığımızın azaltılmasında önemli rol oynayacak. Fosil yakıtlı enerji üretim biçimlerine yönelim ise Türkiye’yi orta gelir tuzağına yöneltiyor” diyor ve ekliyor: “Daha önce 70’ten fazla şirketin katıldığı bir saha araştırması aracılığıyla firmaların enerji yatırım kararlarını incelemiştik. Bu çalışmada, yatırım kararlarını etkileyen unsurların başında kamu politikalarının geldiği ortaya konulmuştu. Kamunun, tüm paydaşların katılımıyla tasarlayacağı, tutarlı, uzun vadeli politikalar yatırımcıya yön gösterici olacak, yatırımları hızlandıracaktır”.
Raporu değerlendiren TEPAV İcra Direktörü Güven Sak ise “Çalışmamız, Türkiye’nin enerji yatırımlarını planlarken Ar-Ge yatırımlarının ve yüksek teknolojili ürünlerin önemini ortaya koyuyor. Türkiye ekonomisinin geleceğini planlarken, küresel eğilimleri takip etmeli, bu eğilimlerle uyumlu ileri teknoloji ürünlerin geliştirmesine önem vermeliyiz. Son aylarda yapılan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihaleleri güneş ve rüzgarın ucuz ve yerli elektrik üretimi için önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu ihalelere araştırma geliştirme ve yerli üretim unsurlarının dahil edilmesi, Türkiye’nin ekonomik kalkınması açısından bütüncül değerlendirildiğinde çok önemli bir gelişme” dedi.