;
Bilim Ekonomi Politika

Yeni Rapor: Türkiye’de Kişi Başına Düşen Emisyonlar Artıyor

emisyon

Yeni bir çalışmaya göre, kişi başına düşen toplam emisyon G20 ülkelerinde düşme eğilimindeyken, 2014 ve 2019 yılları arasında Türkiye’de %5,7 oranında arttı.

2022 İklim Şeffaflığı raporu, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle ortaya çıkan enerji krizinden önce bile, iklim krizinin kötüleşen etkilerine rağmen G20 hükümetlerinin fosil yakıt üretimine verdiği desteğin 2021 yılında 64 milyar dolar ile yeni bir zirveye ulaştığını gösteriyor. Bulgular, G20’nin iklim eylemlerini değerlendirmek üzere uluslararası bir kuruluşlar ortaklığı tarafından hazırlanan sekizinci yıllık İklim Şeffaflığı raporunda ayrıntılı olarak yer alıyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, G20 hükümetlerinin fosil yakıt sübvansiyonları 2020 yılında 147 milyar ABD dolarına düşmüşken, 2021 yılında %29 artışla 190 milyar dolara yükseldi. Sübvansiyonlar, kısmen Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin enerji fiyatlarını tetiklemesi ve bunun da enerji şirketlerinin kârlarını artırması nedeniyle 2022’de de artmaya devam etti.

Fosil yakıtlar için en yüksek toplam sübvansiyona sahip ülkeler Çin, Endonezya ve Birleşik Krallık olup, bu ülkeler küresel sıcaklıkların Paris Anlaşması’nda küresel olarak kabul edilen ve geçen yıl Glasgow’daki COP26’da yeniden teyit edilen 1,5°C ısınma sınırının çok üzerine çıkmasına katkıda bulunacak üretim ve tüketimi destekliyor.

“G20’de enerjiye yönelik çok fazla kamu finansmanı hâlâ fosil yakıt endüstrisine yönelmiş durumda. G20’nin enerjiye yönelik kamu finansmanının %63’ü 2019-2020 yıllarında fosil yakıtlara gitti” diyen ODI Kıdemli Araştırma Görevlisi ve raporun finansman sorumlusu İpek Gençsü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen yıl G20, 2009 yılında ‘verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının orta vadede aşamalı olarak kaldırılması ve rasyonelleştirilmesi’ taahhüdünü yineledi, ancak şu anda ‘orta vadede’ olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz ve G20’nin bunu yerine getirmediği, bunun yerine kamu fonlarını piyasayı fosil yakıtlar lehine bozmak için kullanmaya devam ettiği açıktır.”

Türkiye Yenilenebilir Enerji Fırsatından Yararlanamıyor

Raporda Türkiye’de kişi başına düşen emisyonların arttığı da ortaya konuldu. Türkiye’nin kişi başı emisyonları G20 ortalamasının altında (0,69 katı) olduğu söylenirken, “Ancak kişi başına düşen toplam emisyon G20 ülkelerinde düşme eğilimindeyken, 2014 ve 2019 yılları arasında Türkiye’de %5,7 oranında arttı. Çin ve Türkiye kişi başına düşen emisyonlar 2019’dakinden daha yüksek seviyeye ulaşan iki G20 ülkesi konumunda.”

Türkiye’ye dair diğer bulgular şu şekilde:

-2020’ye kıyasla 2021’de kişi başına enerji kaynaklı CO2 emisyonlarında (2020’ye kıyasla 2021) en yüksek artışa sahip ülkeler Brezilya (2019 ve 2020 arasında %6’lık bir düşüşün ardından +%13 artış), Türkiye (-%1’lik bir düşüşün ardından +%11 artış) ve Rusya’dır (-%4’lük bir düşüşün ardından +%10).

– 2021’in başından 2022’nin ortasına kadar 2,9 GW’lık ek yenilenebilir enerji üretimi onaylandı, ancak bu Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin çok altında kalıyor ve enerji ithalatını azaltmak için büyük bir fırsat kaçırılıyor.

– Türkiye sadece elektrik, bina, imalat ve ulaştırma sektörlerinde iddialı ancak gerçekçi önlemlerle 2030 yılına kadar tüm CO2 emisyonlarında 2018 seviyelerinin altında %32’lik bir azalma sağlayabilir.

– Türkiye önemli bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahip, ancak daha iddialı yenilenebilir enerji hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmayı destekleyecek politikaları uygulamaya koyması gerekmektedir. Bunun yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji karışımındaki payı 2023 hedefinin altına düşmüştür.

– Türkiye, kömür üretimini arttırmak yerine yenilenebilir enerji yoluyla enerji bağımsızlığını güvence altına alma niyetini gerçekleştirebilir, yeni istihdam yaratabilir ve kısmen yüksek fosil yakıt fiyatlarından kaynaklanan mevcut enflasyonu azaltabilir.

– Türkiye’nin seragazı emisyonları (Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık – LULUCF hariç) 1990 yılında 226 MtCO2e/yıl iken 2019 yılında %127 artarak 514 MtCO2e/yıl’a yükseldi. Toplam emisyonlardaki artış büyük ölçüde enerji ile ilgili emisyonlarda ve endüstriyel proses emisyonlarında sırasıyla yaklaşık %157 ve %139’luk sürekli bir artıştan kaynaklandı; aynı zaman diliminde tüm sektörlerde emisyon artışı görüldü.

G20’nin İklim Konusunda Harekete Geçme Kapasitesine Rağmen Emisyonlar Artıyor

İklim Şeffaflığı raporu, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin Paris Anlaşması’nda yer alan 1,5°C ısınma sınırını canlı tutmak için 2030 yılına kadar emisyonları yarıya indirmemiz gerektiği yönündeki uyarılarına rağmen, enerji emisyonlarının 2021 yılında G20 ülkelerinde benzer şekilde %5,9 artarak salgın öncesi seviyelerin üzerine çıktığını gösteriyor.

Raporda yer alan analizlere öncülük eden kuruluşlardan biri olan Climate Analytics’in CEO’su Bill Hare, “G20, dünya emisyonlarının dörtte üçünden sorumlu. Bunlar dünyanın en büyük ekonomileri ve birçoğu iklim kriziyle mücadele için gereken finansman ve teknolojilere ev sahipliği yapıyor. Şu anda jeopolitik ve enerji güvenliği sorunlarının bir araya gelerek ucuz yenilenebilir enerji kaynaklarının faydalarını ortaya koyduğu bir dönemdeyiz, ancak yine de bu hükümetlerin birçoğunun çözüm olarak fosil yakıtlara yöneldiğini görüyoruz” dedi. “Gaz ve kömür en pahalı, en yüksek emisyona sahip ve en az güvenli enerji seçenekleri, ancak yine de en yüksek düzeyde devlet desteği alıyorlar” diye ekledi.

İyi haber şu ki, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı 2016 ve 2021 yılları arasında tüm G20 ülkelerinde artarken, en güçlü artış Birleşik Krallık (+%67), Japonya (+%48) ve Meksika’da (+%40) gerçekleşti. En düşük artışlar ise Rusya (+%16) ve İtalya’da (%14), beş yıllık G20 ortalaması olan %22,5’in oldukça altında gerçekleşti. Uzun vadeli büyümeye rağmen, yenilenebilir enerji kaynaklarının payı 2020-21 yılları arasında artmadı.