;
Bilim

Yeni Rapor: Karbondioksit Seviyesi Yükseldikçe Beslenme Yetersizliği Riski Artıyor

Harvard Üniversitesi T.H. Chan Kamu Sağlığı Okulu tarafından yeni yayımlanan araştırmaya göre, fosil yakıt tüketimi ile atmosferde yoğunluğu artan karbondioksit (CO2), pirinç ve buğday gibi temel besin kaynaklarının daha az besleyici olmasına neden oluyor. Araştırma, 2050 yılında bu temel besin kaynaklarındaki azalan besleyicilik yüzünden, 175 milyon insanın çinko yetersizliği ve 122 milyon insanın ise protein yetersizliği ile karşı karşıya kalacağını ortaya koyuyor.

Harvard Üniversitesi T.H. Chan Kamu Sağlığı Okulu’nun yeni yayımladığı bir araştırma, fosil yakıt tüketimi ile atmosferde yoğunluğu artan karbondioksitin (CO2), pirinç ve buğday gibi temel besin kaynaklarının daha az besleyici olmasına neden olduğunu ifade ediyor. “The risk of increased atmospheric CO2 on human nutritional adequacy” adlı araştırmaya göre, 2050 yılında bu temel besin kaynaklarındaki azalan besleyicilik yüzünden, 175 milyon insanın çinko yetersizliği ve 122 milyon insan ise protein yetersizliği ile karşı karşıya kalacak. Geçtiğimiz Pazartesi günü (27.08.2018) Nature Climate Change adlı prestijli dergide yayımlanan çalışma aynı zamanda, bir milyardan fazla kadın ve çocuğun ise yeterli demire erişemediğinden anemi ve benzer hastalık risklerinin artacağını belirtiyor.

Çalışmanın başyazarı ve Harvard Üniversitesi araştırmacısı Sam Myers, “Araştırmamız, her gün evimizi nasıl ısıtacağımız, ne yiyeceğimiz, nasıl seyahat edeceğimiz ve ne aldığımıza dair yaptığımız tercihlerin, yediklerimizin besleyiciliğini azalttığını ve gelecek nesillerin sağlığını tehlikeye attığını çok açık bir biçimde gözler önüne seriyor” diyor.

Halihazırda, dünya çapında 2 milyar insan besin yetersizliği çekiyor. İnsanlar, temel besleyici maddeleri genellikle bitkilerden elde ediyor. Beslenme rejimimizdeki proteinin %63’ünü, demirin %81’ini ve çinkonun ise %68’ini bitkisel besinlerden elde ediyoruz. Çalışma, atmosferde artan CO2 seviyesinin, mahsullerin daha az besleyici olmasına sebep olduğunu ve besinlerdeki protein, demir ve çinko miktarının, 550 ppm CO2 seviyesinde, günümüzdeki 400 ppm CO2 seviyesine göre %3 ile 17 arasında azaldığını ortaya koyuyor.

Çalışma kapsamında araştırmacılar, CO2 ’ye ilişkin besleyicilik sorunlarının yaratacağı sağlık problemini ortaya koymak için 151 ülkeyi kapsayan detaylı bir analiz gerçekleştirdiler. Bu kapsamda, tüm bu besleyicileri kapsayan varsayımlar geliştiren araştırmacılar, 225 farklı gıdada etkileri en yakın bir biçimde tahmin edebilmek için yaş ve cinsiyet parametreleri üzerinden gerekli gıda alımı verilerini oluşturdular.

Çalışmaya göre, CO2 seviyelerinin 550 ppm’e çıkabileceği bu yüzyılın ortasına kadar, sadece bu artışın temel besinlerde yaratacağı etki yüzünden, dünya popülasyonunun %1,9’u çinko yetersizliği ve %1.3’ü ise protein yetersizliği çekecek. Araştırma aynı zamanda, halihazırda demir eksikliği riski altında bulunan 1.4 milyar doğurma yaşındaki kadın ve 5 yaş altı çocuğun demir eksikliği çekmesi ihtimalini de artıracağını belirtiyor.

Araştırmacılar, halihazırda besin yetersizliği çeken 2 milyar insanın durumunun da daha az besleyici olan gıdalar yüzünden kötüleşebileceğini vurguluyor.

Araştırmaya göre, Hindistan bu durumdan en çok etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Ülkede 50 milyon insan çinko yetersizliği, 38 milyon insan ise protein yetersizliği ile karşı karşıya kalacakken, 502 milyon kadın ve çocuk ise demir yetersizliği ile ilgili risklere karşı daha korumasız olacak. Güney Asya, Güneydoğu Asya, Afrika ve Ortadoğu diğer en çok etkilenecek olan coğrafyalar olarak ön plana çıkıyor.

Dünya Sağlık Birliği Başkanı da olan Myers, “Araştırma, dünya sağlığı konusunda önemi giderek artan bir prensibi de tekrar gözler önüne seriyor. Dünyanın milyonlarca yıldır var olan biyo-fiziksel dengesinin, kendi sağlığımızı ve refahımızı da tehlikeye atarak bozuyoruz” diyor.