Türkiye yeni iklim hedefini açıkladı ve 2035 yılına dek seragazı emisyonlarını 643 milyon tonun altında tutmayı taahhüt etti. Yeni iklim hedefi 2012 yılına göre %46 oranında emisyon artışı öngörüyor. Kömür santrallarına verilen teşvikler ve zayıf iklim hedefi Türkiye’nin 2053 net sıfır söylemiyle çelişiyor.
Türkiye’nin Paris Anlaşması kapsamında beş yılda bir güncellemek zorunda olduğu Ulusal Katkı Beyanı’nın ikincisi Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Güncellenen Ulusal Katkı Beyanı’na (NDC) göre Türkiye, seragazı emisyonlarının 2035 yılında 643 milyon tonu (CO2 eşdeğeri) geçmemesini hedefleyecek. Bu da Türkiye’nin baz yıl kabul edilen 2012’ye göre seragazı emisyonlarını 2035’te %46 oranında artırabileceği anlamına geliyor.
Türkiye’nin 2035 yılı iklim hedefini değerlendiren iklim ve enerji alanında araştırmalar yapan Ekosfer Derneği, Türkiye’nin 2035 yılına kadar iklimi değiştiren seragazı emisyonlarını artırmayı planladığını gösteren NDC’sinin beklentileri karşılamadığını söylüyor. Türkiye’nin seragazı emisyonlarında son iki yılda düşüş görüldüğünü vurgulayan Ekosfer Derneği, 2023 itibarıyla seragazı emisyonlarının 552 milyon tona gerilediğine dikkat çekiyor. Yeni hedefin ise önümüzdeki 12 yılda emisyonları yaklaşık 100 milyon ton artırmanın yolunu açtığını ve bu zayıf hedefin de iklim krizini durdurmak için yeterince çaba göstermediğimizin bir kanıtı olduğunu belirtiyor.
“Gerçekçi Hedeflere İhtiyacımız Var”
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, teknolojik gelişmeler, yenilenebilir enerjinin payının artması gibi nedenlerle seragazı emisyon artışının sınırlandığına dikkat çekerek, “Ulusal Katkı Beyanı zayıf ve Türkiye’nin kolayca ulaşabileceği bir hedef koyarak iklimi değiştiren mevcut politikaların aynen sürmesine fırsat veriyor. Halbuki Paris Anlaşması’nın ortalama sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlama hedefine ulaşmamız için petrol, kömür ve gaz gibi fosil yakıtlara dayalı politikalardan hızla uzaklaşmamızı sağlayacak gerçekçi hedeflere ihtiyacımız var” dedi.
Bu hedef Türkiye’nin emisyonlarını artırmaya devam edeceğini gösteriyor diyen Gürbüz, “Yani bir azaltım sürecine girmedik. Emisyonların nerede en yüksek rakamına çıkacağını da kestiremiyoruz. Böylece, 2053 yılında net sıfıra ulaşacağımızı iddia eden söylem de boşa çıkmış oluyor çünkü 2035’te 643 milyon tona ulaşırsak kalan 18 yılda kabaca bir hesapla 600 milyon tonluk bir emisyon indirimine ihtiyacımız olacak” açıklamasını yaptı.
Gürbüz sözlerini şöyle tamamladı: “Kömür santrallarına 2045 yılına kadar teşvik vermeyi düşündüğümüz, yeni santrallara yeşil ışık yaktığımız bir ortamda 600 milyon tonluk azaltımın gerçekçi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Açıklanan Ulusal Katkı Beyanı aslında iklim krizini durdurmak için bir planımızın olmadığını beyan ediyor.”