;
Analiz Politika

2. Yıl Dönümünde Paris Etkisi: Diplomatik Destek Giderek Artıyor

İki yıl önce imzalanan ve bir yıl geçmeden yürürlüğe giren Paris Anlaşması, yıl dönümünde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından çağrısı yapılan “Tek Gezegen Zirvesi’nde” kutlanacak. Peki Paris Anlaşması’nın imzalandığı tarihten bu yana geçen süreçte hangi gelişmeler yaşandı, siyaset ve ekonomi alanlarında ne tür adımlar atıldı? İklim Haber olarak anlaşmanın iki yıllık Paris etkisini derledik ve değişik alanlardaki gelişmeleri yazısı dizisi haline getirdik…

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa’nın Paris şehrinde yarın düzenlenecek “Tek Gezegen” başlıklı zirvede Dünya Bankası Grubu Başkanı Jim Yong Kim ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile beraber gezegenimizin karşı karşıya olduğu en büyük krizlerden birisini, insan kaynaklı iklim değişikliğini dünya liderleri ile gündeme taşımaya hazırlanıyor. İklim Haber olarak biz de anlaşmanın imzalanmasından bu yana geçen iki yıllık süreçte siyaset ve ekonomide neler yaşandığını ve hangi adımların atıldığını okuyucularımız için derledik ve yazı dizisi haline getirdik.

Bugün, Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nın ikinci yıl dönümü. Anlaşma, Paris’te imzalanmasının ardından bir yıl geçmeden ve bu denli iddialı bir küresel anlaşma için olağanüstü hızlı bir şekilde, 4 Kasım 2016’da yürürlüğe girdi. Paris Anlaşması’nın beklenenden daha hızlı onaylanmış olması, onaylanması için yedi yıl beklenen 1997 Kyoto Protokolü’yle karşılaştırıldığında, küresel düzeyde iklim değişikliğini sınırlandırma taahhütlerine güçlü bir bağlılık olduğunu ortaya koyuyor.

İki yılda anlaşma etrafında ortaya çıkan politik gelişmelerin özeti ise şu şekilde:

1)  En Hızlı Yürürlüğe Giren Uluslararası Anlaşma

Anlaşmayı 195 ülke imzaladı ve 170 ülke onayladı. Anlaşma, küresel emisyonların %88’sini kapsıyor. Nikaragua ve Suriye’nin Paris Anlaşması’nı sırasıyla Ekim ve Kasım 2017’de imzalamalarıyla birlikte Donald Trump yönetimindeki ABD anlaşmanın başarısı için taahhüt vermeyen tek ülke oldu.

2) G19’dan Kritik Politik Destek

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, G20 ülkeleri, Paris Anlaşması’nı geri dönülemez olarak tanımlayan ve ulusal iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesinin öneminin altını çizen bir açıklamayı desteklediler.

G19 taahhüdü – “Diğer G20 üyelerinin liderleri Paris Anlaşması’nın geri dönülemez olduğu konusunda hemfikirler (…) Hepimiz sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda kararlıyız (…) ve düşük emisyonlu enerji sistemleri doğrultusunda çalışıyoruz.”

3) Almanya, İtalya ve Fransa, Trump’a Rağmen Devam Dedi

Haziran 2017’de Donald Trump’ın ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çıkarma niyetini açıklamasının ardından diğer ülkeler anlaşmaya bağlılıklarını teyit eden beyanlarda bulundular. Almanya, İtalya ve Fransa liderleri anlaşmayı desteklediklerinin altını çizen bir ortak açıklama yayımladılar. Angela Merkel Trump’ın açıklamasını “son derece talihsiz” olarak değerlendirdi.

4) Çin de Politik Desteğe Devam Ediyor

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, tüm imzacı ülkelerin anlaşmaya bağlı kalmaları gerektiğini ifade etti. Çin’in İklim Değişikliği Müzakerecisi Xie Zhenuhua ise Paris Anlaşması hedeflerinin gerçekleşmesi için Çin’in “uluslararası sorumlulukları yüklenmeye” hazır olduğunun altını çizdi.

5) Federal Hükümet Dışı Aktörler Başkan Trump’a Rağmen ABD İklim Eylemine Öncülük Ediyor

Trump Hükümeti’nin Paris Anlaşması’na biçimsel karşıtlığı eyalet, şehir ve diğer federal hükümet dışı aktörlerin iklim taahhütlerini güçlendirmelerini teşvik etmeye yaradı. 5 Haziran 2017’de faaliyete geçen ‘Biz Hala Buradayız’ (‘We Are Still In’), ABD nüfusunun yarısından fazlasını ve ABD ekonomisinin 6.2 trilyon ABD dolarını temsil eden bir eyalet, şehir ve şirketler koalisyonu.

New York Eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg ve Kaliforniya Valisi Jerry Brown tarafından kurulan Amerika’nın Taahhüdü (America’s Pledge) inisiyatifi, emisyon azaltım hedefleri belirleyen 20 eyalet, 10 şirket ve 1400’ü aşkın şirkete dikkat çekti. Birlikte, 10,1 trilyon ABD dolarlık bir GSYİH’ye sahip dünyanın en büyük üçüncü ekonomisine denk geliyorlar.