;
Analiz Bilim İklim Panosu

Plastiğin İklim, Çevre ve İnsana Bedeli – I

Hafif, ucuz ve dayanıklı olduğu için hayatımızın her yerini işgal etmiş olan plastik, üretiminden bertarafına kadar birçok adaletsizliği beraberinde getiriyor. Üretiminde kullanılan fosil yakıtlar, ormansızlaştırma, geri dönüşümün zorluğu ve yakılması sonucu salınan karbondioksit hem iklim hem de insan üzerinde çok büyük ve zararlı etkilere sahip.

Brooke Bauman’ın Yale Climate Connections’da yayımlanan yazısından derlenmiştir.

Çeviri: Gülce DEMİRER

2015 yılında, Texas A&M Üniversitesi’nde öğrenci olan Christine Figgener, arkadaşlarının bir kaplumbağanın burnundan çıkardığı pipeti gösteren bir video çekmişti. Video sosyal medyada hızla yayılmış ve insanları harekete geçirmişti. O zamandan beri ‘pipeti es geç, bir kaplumbağa kurtar’ insanların plastik kullanımını azaltmasında bir slogan haline geldi.

Ancak plastiklerin sadece okyanus ve deniz yaşamını etkilemediği de belirtiliyor. Plastik kirliliği aynı zamanda bir iklim sorunu ve insan sağlığını da tehdit ediyor.

Plastikler hafif, ucuz ve dayanıklı olduğu için ambalaj ve paketleme de kullanılan temel bir ürün haline geldi. Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi’nin Mayıs 2019’da yayımladığı ‘Plastik ve İklim: Plastikten Bir Gezegenin Gizli Bedeli’  raporuna göre birçok yararı olmasına rağmen plastik üretimi fosil yakıt ile elde ediliyor ve seragazı salımına da sebep oluyor.

Plastik üretimiyle ilgili herhangi bir politika uygulanmadığı sürece, plastik sektörünün fosil yakıt kullanımı giderek artacak. Dünya Ekonomik Forum’una (WEF) göre günümüzde küresel petrol kullanımının %8’i plastiklerle ilişkilendiriliyor. Plastiğe olan bağımlılığımız devam ederse, 2050 yılında petrol kullanımının %20’sinden sorumlu olacak.

Rapor, kaynakların sorumlu kullanım yoluyla korunduğu, sorumlu tüketim, yeniden kullanım ve geri dönüşümü içeren ‘sıfır atık’ bir döngüye geçişin emisyonları azaltmak için en iyi yol olduğunu öne sürüyor. Ancak sıfır atık bir ekonomiye geçiş kitlesel bir kültürel dönüşümü ve ürünlerin ömrünü uzatmak adına yeniden tasarımını gerektiriyor.

ABD’de Her Yıl Plastik Elde Etmek İçin 13 Milyon Ton CO2 Salınıyor

ABD’de petrol çıkarılması üzerine çalışan kâr amacı gütmeyen FrackTracker Alliance’da veri- teknoloji yöneticisi ve raporun yazarlarından Matt Kelso, “Plastik dendiğinde insanlar, plastiğin üretimini de kapsayan ‘yaşam döngüsünü’ düşünmüyorlar. Plastiğin elde edilmesi için petrol ve doğalgaza ihtiyaç duyuluyor” diyor.

Petrol, gaz ve kömür plastiğin temelini oluşturuyor. Doğalgaz ve petrol, hidrolik kırılma yöntemiyle yeraltından çıkarılıyor. Bir kaya tabakasına ulaşılana kadar kuyu kazılıyor, daha sonra birçok kimyasal, kum ve su sayesinde petrol ve doğalgaz çıkarılıyor ve tren, kamyon ve boru hatlarıyla ulaştırılıyor. Fosil yakıtların nakliye sürecinin kendisi de oldukça karbon yoğun bir aktivite. Raporun yazarları ABD’de her yıl plastik hammaddesi için çıkarılan ve nakliye edilen doğalgazın 12.5-13.5 milyon ton karbondioksit salımı gerçekleştirdiğini tahmin ediyor.

Ayrıca doğalgaz ve petrol çıkarmak için yapılan ormansızlaştırma çalışmaları da seragazı emisyonlarının artmasına sebep oluyor. ABD’de yaklaşık 19.2 milyon hektar alanın doğalgaz ve petrol amacıyla ormansızlaştırıldığı söyleniyor. Raporun yazarları ormansızlaştırılan alan sebebiyle de 1686 milyar ton karbondioksitin atmosfere salındığını söylüyor.

Atık Bertarafı Hem Çevre Hem de İnsan Adaletsizliğine Sebep Oluyor

Dünya çapında üretilen plastiklerin %40’ı tek kullanımlık paketleme için kullanılıyor dolayısıyla ambalajlı bir ürünün kullanım süresi kısaldığı gibi hızlı bir şekilde çöpe gidiyor. Çöpe giden plastikler üç şekilde bertaraf ediliyor: Çöp sahaları, çöp yakma ve geri dönüşüm. Plastiklerin yakılması ise üç yöntem arasında en kötü etkiye sahip. Rapora göre, 2015’te yakılan plastikler 5.9 milyon ton karbondioksit salımına sebep olmuş. Plastiğin üretimi ve yakılmasının nüfusla ve tüketimle artacağı öngörüldüğü için plastik kaynaklı seragazı emisyonlarının da 2030 yılında 49 milyon tona çıkacağı belirtiliyor. Plastiklerin yakılması sadece bir çevre ve iklim sorunu değil aynı zamanda insan sağlığını da eşitsiz bir şekilde etkiliyor. Yakma tesisleri çoğunlukla düşük gelirli kesimlerin ve azınlıkların yaşadıkları yerlerin yakınına inşa ediliyor. Yakılması sonucunda çıkan kirlilikten en çok etkilenenler, aslında atığın oluşumuna en az katkısı olan insanlar oluyor.

Plastiklerin Sadece %10’u Geri Dönüşüyor

Ellen MacArthur Foundation’ın bir araştırmasına göre plastiklerin sadece %2’si aynı kalitede geri dönüşebiliyor. Geriye kalan %8’i ise orijinal üründen daha düşük kaliteli bir ürüne dönüşebiliyor. Geri kalan %90 ise çöp sahalarında birikip doğaya karışıyor veya yakılıyor.

Uzun bir süre boyunca ABD ve diğer birçok Avrupa ülkesi çöplerini Çin’e yolluyor ve atık bertarafının sorumluluğundan kaçınıyordu. Ancak 2018’de Çin kapılarını Avrupa’nın çöplerine kapadı. ABD ise kendi iç geri dönüşüm altyapısınıbüyütmektense Tayland, Vietnam ve Malezya gibi ülkelere gönderiyor. Ancak bu ülkelerden bazıları da artık Avrupa’nın geri dönüşüm taleplerini geri çevirmeye başladı.

Ancak plastiğin bertarafından ziyade, plastik bağımlılığımızı düşünmeli ve sorunu kaynağında çözmeliyiz.