;
Ekonomi Politika

“Pandeminin de İklimin de Sınırları Yok”

Avrupa Yeşiller Partisi (EGP) Eşsözcüsü ve Brüksel Eski Çevre Bakanı Evelyne Huytebroeck, COVID-19 sonrası İyileşme Fonu’ndan, iklim mücadelesine ve enerji meselesine kadar geniş bir alanda sorularımızı yanıtladı.

Haber: Burcu Genç

Bildiğiniz gibi 1 Nisan’da AB’de elektrik, ısıtma, soğutma, inşaat ve ulaşım sektörlerinden 31 kuruluş, COVID-19 sonrası AB’nin ekonomisinin merkezinde yenilenebilir enerji, enerji verimliliğinin olması gerektiğini bildiren bir açıklama ile “Restart Europe” kampanyasını duyurdu. Avrupa Yeşilleri de Haziran ayında gerçekleşen 31. Konsey Toplantılarını #RestartEurope temasıyla yaptı. Bu kampanya, AB’nin COVID-19 sonrası daha ekolojik ve karbon-nötr seçenekleri desteklemesi için mücadele eden çevre hareketlerine yeni bir ivme kazandırdı. Peki sizce, Restart Europe kampanyası tüm AB’yi, etrafında yer alan ülkeler de dahil olmak üzere etkileyecek mi? Yani COVID-19 krizi sonrası yapılması planlanan yeşil dönüşüm, birkaç ülkenin uygulayacağı ve kağıt üzerinde kalan bir şey mi olacak, yoksa Türkiye, Moldovya ve Ukrayna gibi ülkeleri de etkileyecek bir Yeni Yeşil Düzen’e evrilebilecek mi?

Komisyonun Yeni Nesil AB paketi ve AB Yeşil Düzen’i, AB için dünyaya örnek teşkil ederek küresel iklim liderliğini elde etme fırsatı olmalıdır. Eğer tam potansiyelini kullanmaya devam ederse, radikal sistem değişikliğini ve mücadele ettiğimiz, savunduğumuz geçişi hayata geçirmeli, yani AB ekonomik modelinin tamamı yeniden düşünülmelidir.

Bu paketin tüm üretim mevzuatını kapsadığı için yeni yeşil ve sürdürülebilir AB müktesebatına uyması gerekiyor. Komşu ülkeler ise güvenilir bir partner ve potansiyel birer aday olabilmek için kendi hedeflerini yükseltmeli ve onları paketle uyumlu hale getirmeli. Yeşiller olarak, 27 AB Üye Devleti dışındaki ülkeler olmadan bir AB Yeşil Düzen’i ve bir kurtarma planı hayal edemeyeceğimizin çok açık olduğunu düşünüyoruz. Pandeminin sınırları yoktur, iklimin sınırları yoktur ve kesinlikle yakın komşularımız olmadan olmaz.

AB Yeşil Düzeni ele alınırken birçok tartışma yaşandı ve anlaşma açıklandıktan hemen sonra da COVID-19 salgını başladı. Bununla ilgili olarak anlaşmada değişmesi gerektiğini düşündüğünüz eksiklikler var mı? Yoksa ilk adım olarak bu versiyonu olumlu kabul edebilir miyiz?

AB Yeşil Düzeni için, yalnız başına bir yasa teklifi değil, atılacak adımlarla ilgili bir yol haritası, bir politika paketi diyebiliriz. Yani uzun bir yürüyüşün ilk adımı. Ve her yürüyüşte olduğu gibi ne tarafa doğru ne kadar hızla gideceğinize karar vermelisiniz. Bir kere karar verdiğinizde, amacınıza ulaşmak için kendinizi doğru yeteneklerle ve ekipmanlarla donatmalısınız. Hepimiz şunların üzerinde çalışmalıyız; nereye gitmek istiyoruz (amaçlar), ne kadar hızda gitmek istiyoruz (zaman çizelgesi) ve başarmak için gerekli olan araçlar ve yetenekler neler (somut politika önerileri).

Yeşil Düzen’le ilgili yasal boşluklar zaten vardı ve bunlar doğrudan pandemiyle ilgili değil. Emisyonların azaltılması için ortaya konulan yetersiz hedeflerde de (2030 yılına kadar %55 azaltım ve 2050 yılında karbon nötr olma) yasal boşluklar vardı ve hâlâ var. Kısa ve orta dönemde COVID gerçekliğine ve iklimde iyileşmeye entegre olmalıyız (bunları biz yasa önergelerimizde zaten ele alıyoruz) ancak iklim hedeflerimizden asla ve asla vazgeçmemeliyiz. Eğer böyle bir şey yaparsak, bu bize COVID-19 krizinden hiçbir şey öğrenmediğimizi ve bilimi dinlemekten çok uzakta olduğumuzu gösterecek.

AB Yeşil Düzeni, sizce hükümetlerin iklim eylemi planlarında başarıya ulaşmalarını sağlayabilir mi? Bildiğiniz üzere Almanya 2030 yılına kadar %55 karbon emisyonlarını azaltma sözünü vermişti ancak araştırmalar 2030 yılına kadar ancak %41 azaltabileceklerini gösteriyor. Yeni açılan Datteln-4 kömür santralı ise iklim aktivistlerinden birçok eleştiri aldı. Avrupa Yeşilleri, ulusal hükümetlerin bu alandaki gelgitleri hakkında ne düşünüyor?

AB Yeşil Düzeni, üye ülkelerin emisyonlarını azaltmada yeterince etkili olmayacak ama bu zaten hiçbir zaman bu anlaşmanın amacı değildi. Bizim, hem üye ülkelerin hem de AB’nin harekete geçtiğini görmemiz gerekiyor ve Yeni Yeşil Düzen’le birlikte AB eskine göre çok daha fazla şey yapıyor, bu da memnuniyet verici.

Yeşiller, Datteln-4 santralının açılmasına kuvvetli bir muhalefet gösterdi ve kömürün bir an önce aşamalı olarak bitirilmesi çağrısında bulundu. Ancak bir tek enerji santralı, Almanya’nın iklim hedeflerini gerçekleştirmesinde etkili olamaz. Üstelik enerji santralı, AB Emisyon Ticareti Sistemi’ne (EU ETS) uyuyor, bu nedenle bu durum toplam emisyonun daha çok yükselmesi anlamına gelmiyor.

Yeşiller, tüm hükümetlerin iklim konusunda daha çok çalışmasını istiyor. Bunun için hem ulusal parlamentolar, hem de AB parlamentosu seviyesinde her gün mücadele ediyoruz. Politik iradeyle düşük karbon ekonomisine geçiş mümkün ve yapılabilir; bu ayrıca kaliteli, uzun dönemli işlerin, yenilebilir enerji, atık yönetimi ve sürdürülebilir gıda gibi farklı sektörlerde sürdürülebilir işlerin yaratılmasını sağlayabilir.

2021-2027 bütçesinin %25’i iklim kaynaklı harcamalara ayrıldı. Bu bütçe ayrıca 2050’de AB’nin karbon-nötr olması için sunulan AB Yeşil Düzeni’nin sonrasında çıkan ve tüm fosil yakıtları doğalgaz dahil reddeden ilk bütçe. Ancak tüm bunlara rağmen Avrupa Komisyonu, İyileşme Fonu’nda fosil yakıtlara karşı herhangi bir yasaklamadan bahsetmiyor. Avrupa Yeşilleri, bunun AB’nin karbon nötr amaçlarından uzaklaştıracağını düşünüyor mu?

Komisyon’un İyileşme paketi bir başlangıç ama çok istekli bir başlangıç değil. Yeşil Düzeni merkezine yerleştirmediği sürece, -iklime etkisi konusunda üretim sisteminin her sektörüne hitap etmedikçe- bir işe yaramayacaktır.

19 Haziran’da AB Parlamentosu, 2021 bütçe hazırlıklarının genel hatları üzerine bir rapor sundu. Bu raporda, 192,1 milyar Euro olan 2021 bütçesinin %30’unun iklime, %10’unun ise biyolojik çeşitliliğe ayrılması çağrısında bulunuluyor. 2021 ayrıca çok yıllık mali çerçevenin de (MFF) ilk bütçesi. Komisyon, Parlamento’nun harcamalar konusundaki isteklerini de karşılamak durumunda.

İyileşme paketinin, fosil yakıtlarla hâlâ bağlantısı olan şirketleri kurtarma ve iflas fonlarından hariç tutmasının yanı sıra, fosil yakıt sübvansiyonlarını da açıkça dışlaması esastır. İklim hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacak devrim niteliğinde iyileştirmeler yapacaksak, Komisyon bu konuda iddiasını artırmalıdır.

Yeşiller kamu fonlarının, AB fonlarının veya ulusal fonların fosil yakıtlar için kullanılmasına karşıdır. İyileşme fonunun AB Yeşil Düzeni ile güçlü bir bağı vardır ancak bu bağ daha da güçlendirilmek zorunda. Diğer taraftan, fosil yakıtlar Adil Dönüşüm Fonu’ndan büyük bir ihtimalle çıkartılacak.

İklim nötr olmak, bir kararla başarılacak veya kaybedilecek bir şey değil. Kamu fonları fosil yakıtlarda kullanılmaya devam ederse, emisyon hedeflerimize ulaşmamızı zorlaştıracak ama imkansız hale getirmeyecek. Aynı zamanda, kamu fonları fosil yakıtlar için kullanılmadığı takdirde, emisyon hedeflerimize ulaşmamız kolaylaşacak ancak kesin garanti etmeyecek.

Avrupa Komisyonu (EC) Yeni Yeşil Düzen’e doğalgazı eklemiyor ancak Rusya ve Türkiye’nin, Kafkasya bölgesinden AB’ye ulaşan bir boru hattı projesi var (Sırbistan – Türkakımı). Ayrıca, AB’nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Sözcüsü, Peter Stano, 5 Temmuz’da “AB Doğu Akdeniz boru hattı projesini destekliyor” diyerek bunu onayladı ve bunun AB fonlarıyla yapılan fizibilite çalışmaları ve 4. Ortak Çıkar Projeleri Listesi altında olduğunu ekledi. Avrupa Yeşillerinin bu konudaki görüşleri nelerdir?

Yeşiller, doğalgaz dahil olmak üzere tüm fosil yakıt projelerine karşılar. Tüm fosil yakıt desteklerinin, doğrudan ve dolaylı olanlar dahil (altyapı çalışmaları gibi) bitirilmesi gerektiğine dair çağrı yapıyoruz.

Şubat ayında Avrupa Parlamentosu Ortak Çıkar Projeleri’nin (PCI) dördüncü listesini kabul etti. Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı (EFA) listeye itiraz etmişti çünkü iklim hedeflerine tamamen karşıt olan doğalgaz projelerini içeriyordu ve listeyi Paris Anlaşması maddeleri ile uyumsuz duruma sokuyordu. “Doğal”gazın ana maddesi metan, bu karbondioksitten 86 kere daha güçlü bir seragazı (20 yıllık bir zaman aralığında). Enerji Komisyon Üyesi Kadri Simson ve Genel Müdür Yardımcısı Frans Timmermans geleceğin enerji altyapı projelerini “Yeşil Düzenle Uyumlu” yapmak için söz verdiler. Ancak hâlâ ortada açık şartlar ve koşullar yok.

Yeşiller, Paris iklim hedefleriyle bir olmayan tüm projelere karşılar. Yeşiller olarak %100 yenilenebilir enerjiye geçmek, 2030’da emisyonları %65 azaltmak ve 2040’ta iklim nötr olmak için fosil yakıtlardan kademeli çıkışın savunuculuğunu yapıyoruz. AB, pahalı ve gereksiz fosil yakıt projelerini fonlamak yerine enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmalıdır. Fonların, yeşil enerji geçişine ve yeşil enerji altyapılarına yönlendirildiğinden ve bu projelerin Paris Anlaşması’na uyumlu olduğundan emin olmak için AB’nin hangi enerji projelerini finanse edeceğine karar verme konusundaki kurallarda bir değişim gerçekleşmek zorunda…