YAZI: Ali Ekber Yıldırım, Dünya Gazetesi Tarım Yazarı, www.tarimdunyasi.net
İklim değişikliği yıllarca buzulların erimesi, kutuplarda yaşamın tehlike altında olması şeklinde algılandı. Kendi yaşamına doğrudan bir etki olmayınca insanlar beklenen duyarlılığı yeterince göstermedi.
Ne zamanki, iklime bağlı yaşanan hava değişiklikleri, felaketler ve nihayetinde dünyayı esir alan pandemi herkesin günlük yaşamını doğrudan etkiledi, o zaman iklim değişikliğine bakış açısı da büyük oranda değişmeye başladı. İklim değişikliği algısı da değişti. İnsanlar, yaşanan bu felaketlerin, çevrenin, doğal yaşamın tahribatının iklim değiş̧ikliğinden kaynaklandığına daha fazla inanmaya başladı.
KONDA Araştırma ve İklim Haber’in ortaklaşa gerçekleştirdiği “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2020” araştırması bu algının nasıl değiştiğine ilişkin önemli ipuçları veriyor.
Endişenin Kaynağı Yaşanan Olumsuzluklar
Araştırmaya katılanların %70’inin iklim değişikliğinden endişeli olduğunu belirtmesi çok önemli. Endişeli çünkü kendi yaşamını da doğrudan etkileyecek noktaya gelindi. Enerji ve madencilik konusundaki sorulara verilen yanıtlar da yine bu bağlamda değerlendirilmeli. Enerji santrallarının özellikle Hidroelektrik Santralları (HES) ve ülkenin birçok yerindeki maden ve taş ocakları faaliyetleri insanların günlük yaşamını, üretim alanlarını, gıdasını, suyunu tehdit eder noktaya geldi. Endişenin önemli kaynaklarından birisi de budur.
Araştırmaya katılanların %70’inden fazlasının hidroelektrik santralların doğaya ve köylüye zararı olduğunu ve kurulmaması gerektiğini söylemesi, %85’inin kesinlikle ormanların, ağaçların kesilmemesi, %76’sının madenlerin ekonomiye kazandırılmasında çevre kirliliğinin gözardı edilmesine karşı olması birdenbire oluşan bir tutum veya algı değil. İnsanlar hidroelektrik santrallarının, madenlerin yarattığı tahribatı günlük yaşamlarında hissediyor, olumsuz etkileniyor. Ormanlık alanların yok edilmesinin iklim değişikliğine neden olduğunu biliyor. Termik santrallarının zararını yaşayarak hissediyor. Bu nedenle toplumda bir duyarlılık oluştu.
İklim Değişikliği Sadece Çevre Sorunu Değil
Geçmiş yıllardaki araştırma sonuçları da dikkate alındığında, koronavirüsle birlikte iklim değişikliğinin sadece çevre sorunu olmadığı, yaşamın her alanında etkili olduğu algısı da güçleniyor. Tarım konusu öne çıkıyor. Bu nedenle araştırmada en çok yatırım yapılması gereken alan olarak tarım ilk sırada yer alıyor.
Yaklaşık çeyrek asırdır tarım yazan bir gazeteci olarak son dönemde tarımda da iklim değişikliği algısının değiştiğini, çiftçiler arasında farklı terimlerle olsa da daha çok konuşulduğuna tanık oluyoruz.
Kırsalda yaşayanların, tarımsal üretim yapanların da eskiye göre daha çok endişeli olduğunu söyleyebilirim. Artan sel, fırtına, dolu, aşırı sıcaklık, kuraklık gibi düzensiz hava olayları tedirginlik yaratıyor.
10 Günde 4 Mevsim Yaşandı
Özellikle, bu yıl 15-25 Mayıs tarihlerinde Türkiye, dört mevsimi bir arada yaşadı. İklime bağlı olarak ani hava değişimi, aşırı, sıcak, soğuk, don, dolu ve sel felaketleri gördük. Felaketlerden 50’den fazla il etkilendi. Önce 40 dereceyi aşan aşırı sıcak, sonra -1 dereceye kadar düşen aşırı soğuk, dolu, don ve fırtına bitkisel üretime büyük zarar verdi.
Aşırı sıcak Akdeniz Bölgesi’nde erkenci mandalina, portakal ve bazı limon çeşitlerinde büyük hasara neden oldu. Eskişehir, Kütahya, Afyon ve Konya’nın bir bölümünde aşırı soğuk ve don nedeniyle mısır, ayçiçeği, patates, domates, salatalık, kabak, ceviz ve diğer ürünler zarar gördü.
Antalya ve Mersin’de etkili olan fırtına seralarda tahribata neden oldu. Tarımsal üretimin önemli merkezlerinden Antalya’da son yıllarda sel, fırtına ve hortum gibi felaketler daha sık yaşanmaya başlandı. Üretim biçiminde, ürün deseninde değişimler gözlemleniyor. Tropikal meyve yetiştiriciliği yaygınlaşıyor. Birçok bölgede kuraklık etkili oldu. Yağış olmaması nedeniyle ürünlerde verim kaybı, kalite sorunu ortaya çıktı. Sadece zeytinde verim kaybı %20’yi aştı.
Karadeniz Bölgesi’nde, Marmara’da ve diğer bazı bölgelerde aşırı yağışlar can aldı. Bütün bu gelişmeler iklim değişikliği konusundaki algının değişmesine, insanların bu konuda daha duyarlı olmasına ve alınacak önlemler, yapılacak çalışmalar, eylemler konusunda daha duyarlı ve katılımcı olmasını sağlıyor. Özetle, iklim değiştikçe ve günlük yaşamı daha olumsuz etkilediği için iklim değişikliği algısı da değişiyor. Dünya çapında etkili olan pandemi ve felaketlerin, bu algının değişmesinde daha önemli rol oynadığı söylenebilir.