;
Politika

Öğrenci ve Mezunları, Harvard’ı İklim Adaleti için Zorluyor

Dünyanın en prestijli üniversitelerinin öğrenci ve mezunları, okullarının fosil yakıt endüstrisiyle olan üstü kapalı finansal bağlarını koparmak üzere mücadele veriyorlar. Özellikle, ABD’deki Ivy Ligi okullarının çoğu fosil yakıt yatırımlarından çekilmeye ayak sürüyor. Bunun bir örneği de Harvard Üniversitesi. Bu konuda detaylı bilgi almak için, iki Harvard Üniversitesi 2018 mezunu ve Harvard Forward hareketinin kurucularından Danielle Strasburger ve Nathán Goldberg ile sohbet ettik.

YAZI: Naz BEYKAN

Danielle, sosyal bilimler diplomasına ve Nathán ise felsefe ve istatistik çift-dal diplomasına sahip. İkisi de “Harvard Forward” dışında, üniversite öğrencilerini yenilikçi siyasi kampanyalarda veri analisti olarak gönüllü olabilmeleri için işe alan ve eğiten kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Bluebonnet Data’nın yönetim kurulunda yer alıyor.

Harvard Forward’ın ortaya çıkışının arkasında yatan hikaye nedir?

Harvard Forward, Harvard’la ilişkili topluluk üyelerinin iklim değişikliğiyle mücadelede Üniversite’yi liderlik göstermeye ısrarla çağırmalarına rağmen kurumun iklim kriziyle mücadelede yetersiz kalmasına duyulan hayal kırıklığından doğdu. İkimiz, 2018’de birlikte mezun olduğumuz sınıf arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde, Üniversite’nin 21. yüzyılda başarıya ulaşmak için gerekli değişimleri kucaklayamayacak kadar inatçı olduğu konusunda yeni mezunlar arasında yaygın bir memnuniyetsizlik olduğunu keşfettik. Üniversite’nin hizmet vermesi gereken insanlara ayak uyduramamasının nedeninin, özellikle yaşanabilir bir gelecek konusunda en fazla endişe taşıyan, daha genç ve daha yeni mezunların bakış açılarını dışlayan yönetişim yapısı olduğuna inanıyoruz. Hep beraber, bunu, Harvard’ın mütevelli heyetine yeni mezunları seçerek ve yönetimin görüşleri ile öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve mezunların görüşlerini yakınlaştırarak değiştirmek istedik.

Harvard Üniversitesi’nin fosil yakıt endüstrisi ile nasıl bir ilişkisi olduğunu biraz açıklar mısınız?

Harvard’ın bağış geliri 41,9 milyar ABD doları – dünyadaki üniversitelerin arasında en yüksek değer. Ancak bu bağışların yaklaşık %2’si açıklanıyor, yani Harvard’ın parasının %98’inin nereye gittiğine dair hiçbir fikrimiz yok. Bildiğimiz ise bu paranın bir kısmının iş modeli tamamen gezegenimizin çevresel tahribatına dayalı olan fosil yakıt endüstrisine yatırım yapıldığı. Brown Üniversitesi, bir yıl önce 2020’de fosil yakıt yatırımlarından vazgeçtiğini açıkladığında, okulun Baş Yatırım Sorumlusu Ivy Lig okullarında bağışların ortalama %6,5 oranında fosil yakıtlara maruz kaldığını tahmininde bulunmuştu. Eğer bu rakam Harvard için de doğruysa, neredeyse 3 milyar ABD dolarına tekabül eder. Bunun ötesinde, Harvard’ın yatırımları konusunda nihai karar verici olan Harvard Corporation üyelerinin fosil yakıt şirketleriyle doğrudan profesyonel bağları bulunuyor.

Yıllar önce oradayken fosil yakıt yatırımlarından vazgeçmeyle ilgili bazı protestolar olduğunu hatırlıyorum. Sizce Harvard Forward’ı önceki hareketlerden ayıran nedir?

Harvard Forward, yıllardır süregelen çabalara sadece ek bir taktik. Öğrenci aktivistlerin protesto etmeleri ve üniversiteye dışarıdan baskı uygulamak için ellerindeki diğer araçları kullanmaları çok önemli ancak içerden de baskı uygulayabilecek müttefikleri olduğunda çabalarının başarıya ulaşma olasılığı daha yüksek olacak. Kampanyamızla yapmaya çalıştığımız şey, bu değişimi zorlayan ve zorlamaya devam edecek öğrenci hareketlerini tamamlayıcı bir taktik sunmak.

Harvard Forward mezunlar, iklim değişikliğiyle ilgili tanınmış kişiler, gruplar ve kurumlar ve halk tarafından nasıl karşılandı?

Harvard Forward mezunların çoğunu çok heyecanlandırdı! Mezun olduklarından beri Harvard topluluğundan kopmuş olan pek çok mezundan kampanyamızın önem verdikleri konular hakkında üniversiteyle yeniden bağ kurmalarına aracı olduğunu duyduk. Destekçilerimiz ve gönüllülerimiz, 1940’lardan bu yana 12 Harvard okulunda okumuş ve dünya çapında onlarca ülkeden gelen mezunları temsil ediyor. Ek olarak, ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore (Kolej ’69) ve Harvard Halk Sağlığı Okulu’nda profesörlük de yapmış olan yeni Beyaz Saray İçişleri İklim Politikası Başkanı Gina McCarthy gibi iklim alanında da önemli isimlerden ve Harvard ile ilişkili saygın kişilerden onay ve destek aldık.

2020’de Harvard Forward ilk zaferini elde etti; desteklenen üç aday (Thea Sebastian, Margaret Purce ve Jayson Toweh)Mütevelli Heyeti’nde görev yapmak üzere seçildi. Bize kampanya sürecinden biraz bahser misiniz? Başarıyı sağlayan faktörler nelerdi?

Kampanya süreci aslında mümkün olduğunca çok sayıda mezuna ulaşmakla ilgiliydi. Kampanyayı başlatmadan önce inancımız, mezunların çoğunun amaçlarımızı desteklediğiydi. Bu nedenle meselemiz çoğunlukla mezunları bulmak ve Harvard Forward’ı duyduklarından emin olmaktı ki inancımızın büyük ölçüde doğru olduğu kanıtlandı. Nihayetinde başarımız, dünyanın her yerinden ve her yaştan 300’den fazla gönüllünün, sadece kampanyamızı duyurmak adına hem tanıdıkları hem de tanımadıkları mezunlara ulaşmak için zaman ve enerji harcamaya istekli olmasına dayanıyor.

Bu seçilen mütevelli heyeti üyelerinin yeni rollerinde üstlenmeye başladıkları eylemler nelerdir? Nasıl bir değişikliği tetiklemelerini beklemeliyiz?

Yönetim kurulunun toplantıları ve iç çalışmaları son derece gizlidir ancak artık eğitim hedeflerimiz, araştırma önceliklerimiz ve yatırım uygulamalarımız hakkındaki her tartışmanın, iklim adaletini yaptığımız her şeyde merkeze alan güçlü argümanlarla yönlendirileceğinden emin olabiliriz.

Bu büyük galibiyetten sonra, sanırım birçok kişi gibi ben de derhal “oyun”un kurallarının değiştirildiğini duyduğumda şok oldum: Mütevelli Heyeti Seçim Politikası artık dilekçe ile aday olanların seçilebilmesini sayı ile sınırlıyor. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Bu tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Harvard’ın sonucunu beğenmediği bir seçime demokratik sürecin temellerini çürüterek tepki vermesi gerçekten utanç vericiydi, üstelik oy verecekleri seçenekler inkar edilmeden de üniversitenin çıkarlarına en uygun seçimi yapabilme becerisine sahip mezunlara da bir hakaretti. Aynı zamanda bu, yaptıklarımızın son derece etkili olduğunu Harvard’ın anladığının da açık bir işaretidir; aksi takdirde mezun örgütlenmesinin gücünden bu kadar korkmazlardı.

2020 Mütevelli Heyeti seçimleri için yürüttüğünüz kampanyadan çıkardığınız temel dersler ne oldu?

Harvard mezunlarının gerçekten iklim eylemini önemsediğini öğrendik; üniversitenin kendi ideallerine uygun olmasını sağlamayı gerçekten önemsiyorlar ve seslerini doğru şekilde kullanırlarsa kurumun yönünü etkileme gücüne sahipler. Ancak iktidardaki sayılı kişinin topluluğumuz adına kararlar alan yegane kişiler olmayı tercih etmelerinden dolayı Harvard’da değişim yaratmanın gerçekten zor olduğunu da öğrendik.

Ayrıca Yale Forward ekibiyle de yakın çalışıyorsunuz. Bu işbirliğini ne harekete geçirdi? Bu deneyimden çıkarımlarınız neler oldu?

Yale’deki bir grup öğrenci, New York Times’da çıkan bir yazı ile Harvard Forward’ı duyup bize ulaştı ve üniversitelerinde benzer bir şey yapmalarına yardımcı olup olamayacağımızı sordu. Elbette yardımcı olmaktan mutluluk duyduk ve kampanyamızın ilk yılında mezunların örgütlenmesi hakkında tüm öğrendiklerimizle yeni bir kampanyayı hızlı bir şekilde başlatmak çok daha kolay oldu. Şimdi, iki kampanya birbirinden öğrenebiliyor, bu da ikimizi de daha güçlü kılıyor. Değişimi zorlamak ve hareketimize katılmak için taktiklerimizden faydalanmak isteyen daha da fazla okulu dört gözle bekliyoruz.

2021 ve ötesi için sonraki adımlarınız neler olacak? Ana zorluklar neler olacak sizce?

2021’de bir kez daha Harvard’ın mütevelli heyeti için adaylarımızı çıkartıyoruz çünkü seçimler her yıl oluyor. Mütevelli heyetine üç adayımızı daha sokarak, heyetteki 30 koltuktan 6 koltuğa sahip olmayı umuyoruz. Adaylarımızı oy pusulalarına dahil etmek için 3000 mezundan imza toplamamız gerekiyordu; bu ilk engeli çoktan aştık. Şimdi mücadelemiz 2020’deki zaferimizden sonra Harvard’a karşı bir seçim kazanmak olacak. Geçen yıl bizi hafife almışlardı ama bu yıl işi şansa bırakmayacaklardır ve bunun bizim işimizi ne kadar zorlaştıracağını kestiremiyoruz.

Son olarak, iklim krizine dair endişe taşıyan okuyucularımıza ne tavsiye edersiniz?

Tavsiyemiz, parçası olduğunuz kurumları iklim krizine karşı mücadeleye katılmaya zorlamak olacaktır. Ulusal hükümetinizin bir şeyler yapmasını sağlamak göz korkutucu gelebilir ancak kendi parçası olduğunuz topluluğunuzun neler yapabileceğine bakmak çok daha gerçekleştirilebilir olacaktır. Bizim için bu topluluk Harvard’dı ama bu liseniz, yerel futbol kulübünüz veya çalıştığınız işyeri de olabilir. İklim değişikliğinin bu kadar büyük ve küresel bir sorun olması nedeniyle, yol almak için her kişinin ve her kurumun çözüme aktif olarak katkıda bulunmasına ihtiyacımız var.