;
Bilim

Mühendisliğin Nobel’i Rüzgar Enerjisine

Mühendisliğin Nobel’i olarak görülen Kraliçe Elizabeth Ödülü’ne bu yıl, rüzgar enerjisi türbinlerinde verimliliği artıran teknolojilere imza atan Stiesdal ve Gerrad layık görüldü.

Henrik Stiesdal ve Andrew Garrad, rüzgar enerjisi türbinlerinin gelişimine yaptıkları önemli katkılar nedeniyle 2024 yılının Kraliçe Elizabeth Mühendislik Ödülü’ne layık görüldü. Hakemler, iki ismin bulduğu yeniliğin “rüzgar enerjisinin elektrik üretimini karşılamasında kritik bir rol oynadığını” belirtti.

Garrad, türbin ve çiftlik tasarımlarını optimize eden ve sertifikalandıran bilgisayar modelleri geliştirirken Stiesdal rüzgar türbinlerinin erken tasarım prensipleri üzerinde çalıştı ve dünyanın ilk deniz üstü rüzgar çiftliğinin kurulmasında yönetici rolü üstlendi.

Yalnızca on beş sene önce bile insanların rüzgar enerjisi düşüncesinin tutarsız bir fikir olduğunu söylediğini hatırlatan Kraliçe Elizabeth Mühendislik Vakfı Başkanı John Browne; Stiesdal ve Garrad sayesinde rüzgar enerjisine karşı önyargının yıllar içinde kırıldığını aktardı.

Yarım Asırlık Yolculuk

Stiesdal ve Garrad, rüzgar enerjisinin elektrikteki yerini iyileştirme arayışlarına 1970’lerde küçük türbinler inşa ederek başladı.

Stiesdal, özellikle “Danimarka konsepti” olarak adlandırılan sistemiyle tanınıyor. Basit bir ifadeyle, bu sistem, sağlam ve verimli türbin tasarımı için temel parametreleri belirliyor. Tasarım ilk kez Stiesdal ve uzman bir ekip tarafından 1991’de Vindeby’deki dünyanın ilk deniz üstü çiftliğine kuruldu.

17 metrelik kanatlar ve 450 kW üretebilen türbin rotorlarına sahip olan ilk türbinler, Danimarka’da binlerce evi besleyebiliyordu. 30 yılı aşkın bir sürenin ardından kanatlar şimdi 120 metre genişliğinde ve 16MW üretebiliyor. Bu, on binlerce evi beslemek için yeterli.

Garrad son yıllarda yeni bir türbinin başarılı bir şekilde nasıl çalışacağını kavramak adına yazılım geliştirme üzerinde çalıştı. Ayrıca sektörün bir bütün olarak riskten arındırılmasında önemli bir rol oynadı ve sektörün finansmana hızlı bir şekilde erişmesine olanak sağladı.

Stiesdal ve Garrad’ın yaklaşık 50 yıl önceki yeniliklerinden bu yana, rüzgar enerjisi endüstrisi yeşil dönüşümün önemli bir parçası haline geldi. Küresel kurulu kapasitenin 1 teravatı geçmesi kırk yıl sürmüş olsa da, bugün Avrupa’da elektrik üretiminin %18’den fazlası rüzgar enerjisinden sağlanıyor.

Uzmanlar, yüzen türbinlerde devam eden yenilikler sayesinde yakında rüzgar santrallerinin her zamankinden daha derin sulara açılacağını ve kanatların daha da uzun hale geleceğini söylüyor.