;
Ekonomi

Merkez Bankalarına “İklim Değişikliğini Dikkate Al” Uyarısı

iklim değişikliği
FOTO: Pexels

Yeni yayımlanan bir rapor, merkez bankalarına, iklim kaynaklı iş gücü şoklarına karşı hazırlık yapmaları uyarısında bulundu. İklim değişikliğinin birçok sektörde iş gücü verimliliğini düşüreceğini ifade eden raporda, para otoritelerine çevresel riskleri daha fazla gözetme çağrısı yapıldı…

Merkez bankaları, para politikası yaklaşımlarını köklü bir şekilde değiştirmedikleri takdirde, iklim kaynaklı küresel iş gücü şokları karşısında hazırlıksız yakalanma riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu uyarı, London School of Economics tarafından yeni yayımlanan bir rapordan geldi.

Çalışma, küresel ısınmanın 1.5-2 dereceyle sınırlandığı nispeten iyimser senaryolarda bile, iklim değişikliğinin tarım ve inşaat gibi doğrudan sıcağa maruz kalan sektörlerde iş gücü verimliliğini düşüreceğini ortaya koydu.

182 ülkede 1.2 milyar kadar çalışanın iklim kaynaklı bozulmalara karşı savunmasız olduğuna dikkat çekilen raporda, London School of Economics bünyesinde faaliyet gösteren bir merkez olan Ekonomik Geçiş Uzmanlığı Merkezi (Centre for Economic Transition Expertise – CETEx), para otoritelerini doğal afetlerden yeşil dönüşümün sonuçlarına kadar çevresel risklere daha fazla dikkat etmeye çağırdı.

CETEx kıdemli politika uzmanı ve raporun yazarı Joe Feyertag, “Çalışmamız, merkez bankalarının çevresel istihdam risklerini politika ve operasyonlarına entegre etmeye çalışması gerektiğini gösteriyor” uyarısında bulundu.

Bu çalışmadan önce de, Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası, iklim değişikliğinin enflasyon, büyüme ve bankaların sağlığı üzerindeki olası etkilerinden kaynaklanan tehlikelere dikkat çekmişti. Ancak, birçok açıdan dünyanın en etkili merkez bankası olan ABD Merkez Bankası (Federal Reserve), bu yılın başlarında iklim odaklı bir ağdan çekilerek bu konulara ne kadar derinlemesine eğildiği konusunda soru işaretleri yarattı.

İş Gücü Piyasalarında Baskı Artacak Uyarısı

Yeni rapora göre, kirletici sanayilerden uzaklaşma sürecinden en fazla zarar görebilecek ülkeler zengin ülkeler olacak. Buna karşılık, Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki daha yoksul bölgeler ise sel ve kuraklık gibi fiziksel riskler konusunda daha büyük tehditlerle karşı karşıya. Çalışmada, bu farklı baskıların demografik değişiklikler ve daha sıkı göç politikalarıyla birleşerek, gelişmiş ülkelerde iş gücü piyasaları üzerindeki baskıyı artırabileceği, buna karşın gelişmekte olan ülkelerde iş gücü piyasalarını gevşetebileceği ifade ediliyor. Feyertag, iş gücü piyasasındaki bu tür bozulmaların, özellikle iş gücü piyasaları daha katı bir yapıya sahip olan ülkelerde sosyal eşitsizlikleri artırabileceği uyarısında da bulundu. Bunun yanı sıra Feyertag, iş gücü arzı azaldığında, enflasyonun daha yüksek olma eğiliminde olduğuna, düşük verimliliğin de yüksek enflasyona katkıda bulunabileceğine dikkat çekti.

İstihdam Sadece 15 Merkez Bankasının Asli Hedefleri Arasında

Feyertag, 114 merkez bankasının görev tanımlarını inceledi ve aralarında İngiltere Merkez Bankası’nın da bulunduğu sadece 15 bankanın istihdamı birincil ya da ikincil hedef olarak açıkça tanımladığını buldu. İstihdamı temel politika hedefi olarak ele alan bankalar arasında ABD Merkez Bankası ve Avustralya Merkez Bankası da yer aldı.

Görev tanımları izin verdiği taktirde merkez bankalarının düşük karbonlu ya da iklime dayanıklı istihdam alanlarında iş gücüne olan talebi artırmaya yönelik daha aktif adımlar atabileceğini belirten Feyertag, bunun yapılması halinde geçiş sürecinin daha yumuşak bir şekilde atlatılabileceğini de ekledi.