;
Ekonomi Politika

McKinsey 1.5 Derece Hedefi için Yol Haritası Hazırladı

McKinsey & Company’nin hazırladığı yol haritası, COVID-19 salgını sonrası iyileşme dönemini iklim krizini göz ardı etmeden şekillendirme amacıyla oluşturuldu. Çalışma, 1.5 derece hedefinin gerçekleştirilmesi için gereken dönüşümün nasıl gerçekleştirileceğine dair kapsamlı bir çerçeve sunuyor.

İklim krizinin etkilerini azaltma ve adaptasyon çalışmalarına yönelik bir rehber yayınlayan yönetim danışmanlığı firmasıMcKinsey & Company, bu rehberde gelecek 10 yılda gıda ve orman alanları, elektrifikasyon, endüstriyel adaptasyon, temiz enerji ve karbon pazarı olmak üzere beş temel alanda emisyonların azaltılması için gerekli eylemleri ortaya koyuyor.

McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi “COVID-19 küresel salgını ile birlikte yaşamın kırılganlığı kadar küresel ölçekte birlikte hareket etmenin gücünü de tecrübe ediyoruz. Birkaç ay öncesine dek imkansız gibi gözüken uzaktan çalışma ve çevrimiçi eğitim gibi pek çok uygulamanın hızla günlük rutinlerimiz arasına girmesi birlikte neler başarabileceğimizin göstergesi. Öte yandan koronavirüs küresel çapta sosyoekonomik yapıda yıkıcı etkilere de neden oluyor. Sonuç olarak bugün çalışma, öğrenme, beslenme gibi yeni yaşamsal alışkanlıklar kazandığımız bir dönemdeyiz”.

Rapordan öne çıkan bazı başlıklar şu şekilde sıralanabilir:

Gıda ve Orman Alanlarında Yapılması Gereken Dönüşümler

Metan ve azot oksitle birlikte tarım endüstrisi, her yıl küresel seragazı salımının %20’sini tek başına sebep oluyor. Tarım kaynaklı emisyonların, alışılmış iş yapış biçimleriyle devam edilirse 2050 yılına dek %15-20 oranında artacağı öngörülüyor. Gıda endüstrisi içerisinde en yüksek emisyon yaratan yaklaşık %70’le büyük baş ve küçük baş hayvancılık çiftlikleri. Mevcut beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi halinde 2050 yılında küresel protein tüketiminde endüstriyel hayvancılığın %9 oranında yer alacağı öngörülüyor. Ancak 1,5 derece hedefini gerçekleştirebilmek için bu oran %4 olmalı. Aynı zamanda gıda üretiminin üçte birinin kaybına neden olan gıda israfının da önüne geçilmesi gerekiyor.

Ormanların korunması için tüm çabalara rağmen her yıl Yunanistan büyüklüğünde ormanlık alan yok oluyor ve küresel karbon salımlarının yaklaşık %15’i orman alanlarının yok olmasından kaynaklanıyor. Tüm fosil yakıt salımları azaltılsa ve tüm endüstriler karbon-nötr olsa dahi ormansızlaşmanın yaklaşık olarak %75 oranında engellenmesi gerekli. Dolayısıyla bu konuda regülasyon, uygulama ve teşviklerin çoğaltılması önem taşıyor.

Gelecek 10 yılda 1.5 derece hedefine ulaşmak için yeryüzünü her yıl İzlanda büyüklüğünde yeni ormanlara kavuşturmak için küresel bir dönüşüm gerekli. 2050 yılına dek ise ormansızlaşmayı engellemek, yangınlarda kaybedilen yerleri yeniden ağaçlandırmak ve böylece ABD’nin üçte birine eşdeğer olan 300 milyon hektarlık bir alanı ormana dönüştürmek gerekiyor. Bu oranların diğer sektörlerde ihtiyaç duyulan karbonsuzlaşmanın sağlanamaması durumunda daha da artması gerekebilir.

Enerji Tasarrufu ve Enerji Dönüşümleri

Petrole dayalı ulaşım endüstrisi yıllık karbon salımının %15’ini oluşturuyor. Bu endüstrinin hızlıca dönüşüme girmesi gerekli olduğunu belirten rapor, temiz, yenilenebilir enerji kaynakları ile şarj edilen elektrikli araçlara (EV) öncelik verilmesini söylüyor. İçten yanmalı araç satışları toplam satışların 2030 yılında yaklaşık %50’sini, 2050 yılında ise %100’ünü oluşturacak ancak burada önemli olan EV’lerin enerji kaynaklarının yeni bir emisyon üreticisi olmamasını sağlayacak elektrik ve hidrojen kaynaklarının yaratılması.

Ulaşımda bir diğer önemli etken ise kişisel araçların kullanımı. Şehir merkezlerine araçla girişin yasaklanması, özel araç vergilerinin artırılması gibi önlemlerle toplu taşıma ve araç paylaşımı gibi alternatiflere olan ilgi artırılabilir. Bu da 2030 yılına dek özel araçların kullanımının %10 oranında azaltılmasını sağlayacak.

Öte yandan binaların su ve ısıtma ihtiyacı için kullanılan fosil yakıtların elektrikle çalışacak şekilde dönüştürülmesi karbon-nötr amacını gerçekleştirilmesini sağlayabilir lakin binalar toplam karbon salımının %7’sini oluşturuyor. Böyle bir dönüşüm sayesinde 2050 yılında, 2016’ya göre bu oranı %20 azaltılabilir. Ek olarak merkezi ısıtma doğalgaz ile birlikte hidrojen ve biyogaz kullanımı olduğunda karbon salımı %40 daha az olacak.

Endüstriyel Operasyonlarda Dönüşüm

İnşaat, gıda, tekstil, üretim gibi düşük ya da orta ölçekli ısı ihtiyacı olan endüstriyel sektörlerin 2030 yılında enerji ihtiyacının temiz enerji kaynaklarından sağlanmasının ve 2016 yılında %28 olan elektrik enerjisiyle çalışma oranının 2050’de %76’ya yükseltilmesinin, 1.5 derece hedefine ulaşmak için önemli bir adım olduğu belirtilen raporda, endüstride döngüsel ekonomiye geçişe de ihtiyaç olduğunun altı çiziliyor. Böylece verimliliği artırarak, seragazı salımları azalacak, maliyetler düşerek performans artırılacak.

Enerji ve Yakıt Kullanımında Dönüşüm

2030 yılına dek güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesinin bugünkü seviyenin yedi-sekiz kat üzerine çıkması gerektiği belirtilen raporda. rüzgar türbinleri ve solar panellerin üretiminde artışa, küresel enerji üretiminin %40’ını karşılayan kömür kaynaklı elektrik üretiminde ise %80 azaltılmasına ihtiyaç olduğu bildiriliyor. Aynı zamanda doğalgaz kaynaklı elektrik üretiminin de bu süreçte %20 ilâ 35 oranında azaltılması gerekli deniyor lakin şu anda küresel enerjinin yaklaşık üçte biri doğalgaz kaynaklı.

Bu süreçte biyoenerji kaynakları havacılık ve deniz taşımacılığı gibi sektörlerin petrole dayalı yakıt kullanımını azaltmada çözüm olabileceğini bildiren raporda yeşil hidrojen ve mavi hidrojen de çelik, kimya, çimento, havacılık, denizcilik, nakliye, bina yönetimi gibi sektörlerde karbondan arınma için çözüm olarak öneriliyor. Ancak bu potansiyeli açığa çıkarmak için hidrojen sektöründe altyapı, depolama ve dağıtım gibi alanlarda yeni teknolojilerin ve güvenlik standartlarının geliştirilmesine ihtiyaç var.