Temiz enerjiye geçiş çabalarına rağmen geçen yıl dünya genelinde kömür kullanımı rekor seviyeye ulaştı ve bu durum küresel ısınmayı kontrol altına alma çabalarını tehlikeye attı.
Yeni yayımlanan yıllık İklim Eylem Durumu raporuna göre, küresel elektrik talebindeki artış, genel olarak daha fazla kömür kullanıldığı anlamına geliyor.
Raporda, dünyanın iklim krizinin giderek artan etkilerinden kaçınma şansına ilişkin kasvetli bir tablo çizildi. Ülkeler seragazı emisyonlarını azaltmak için koydukları hedeflerin gerisinde kalıyor, emisyonlar eskiye göre daha düşük bir oranda da olsa artmaya devam ediyor.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nden (WRI), raporu hazırlayan Clea Schumer, “Büyük ölçüde doğru şeyleri yaptığımıza şüphe yok. Değerlendirmemizin en endişe verici bulgularından biri ise, seri halinde yayımladığımız beşinci raporda, kömürün aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına yönelik çabaların rayından çıkmış olmasıdır.”
Paris Anlaşması’nın 1, 5 derece hedefi doğrultusunda Dünya 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak istiyorsa, daha fazla sektörün petrol, gaz veya diğer fosil yakıtlar yerine elektrik kullanması gerekiyor. Bu strateji ancak küresel elektrik arzının düşük karbonlu bir temele kaydırılması halinde işe yarayabilir.
Schumer, “Sorun şu ki, fosil yakıtlara dayalı bir enerji sisteminin çok büyük domino etkileri var. Buradaki mesaj çok açık. Kömür kullanımı rekor kırmaya devam ederse, ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlamayacağız.”
Çoğu hükümetin 2021’de verdiği taahhütten sonra, kömür kullanımını “aşamalı olarak azaltmayı” hedeflemesi beklenirken, bazıları en kirletici yakıtla ilerlemeye devam ediyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, bu yıl kömür üretiminin 1 milyar tonu aşmasını kutlarken, ABD’de Donald Trump kömür ve diğer fosil yakıtlara desteğini açıkladı.
Trump’ın yenilenebilir enerji projelerini durdurma ve düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçiş için finansman ve teşvikleri kaldırma çabaları, henüz yüksek sera gazı emisyonlarına neden olmadı. Fakat raporda, bu çabaların gelecekte bir etki yaratacağı belirtiliyor. Buna karşın Çin ve AB gibi diğer ülkelerin yenilenebilir enerjiye yönelmeye devam ederek bu etkiyi azaltabileceği aktarılıyor.
İyi haber şu ki, rapora göre, yenilenebilir enerji üretimi “katlanarak” büyüdü ve güneş enerjisi “tarihte en hızlı büyüyen güç kaynağı” olarak belirlendi. Ancak büyüme hızı hâlâ yeterli değil: Güneş ve rüzgar enerjisinin yıllık büyüme oranlarının, dünyanın bu 10 yılın sonuna kadar ihtiyaç duyduğu emisyon azaltımını gerçekleştirebilmesi için iki katına çıkması gerekiyor.
Raporun bir diğer yazarı, WRI’den Sophie Boehm, şunları söyledi: “ABD’nin temiz enerjiye yönelik son saldırılarının, dünyanın Paris Anlaşması hedefine ulaşmasını zorlaştırdığı konusunda hiçbir şüphe yok. Ancak daha geniş kapsamlı dönüşüm herhangi bir ülkeden çok daha büyük ve temiz enerjinin ekonomik büyüme ve enerji güvenliğine giden en ucuz ve en güvenilir yol haline geldiği piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde kabul görüyor.”
Dünya, özellikle binalarda enerji verimliliğini artırma konusunda çok yavaş hareket ediyor. Endüstriyel emisyonlar da bir endişe kaynağı: Çelik sektörü, bazı ülkelerde düşük karbonlu yöntemlere geçiş çabalarına rağmen, üretilen her çelik birimiyle ortaya çıkan “karbon yoğunluğunu” artırıyor. Ulaşımda ise elektrifikasyon daha hızlı hızlı ilerliyor. Geçen yıl satılan her beş yeni araçtan biri elektrikliydi.




