;
Politika

Korona Sonrası Ulaşımı Yeniden Düşünmek

YAZI: Sibel BÜLAY*

Muhabir Paris’te, Place de La Concorde’dan, koronavirüs (COVID-19) ile ilgili haber yapıyordu. Cıvıl cıvıl kuş sesleri dikkatimi çekti. Normalde burada trafik sesi her şeye hakim olurdu ama o gün tek bir araba görünmüyordu.

Delhi’de yaşayanlar 30 yıl sonra Himalayaları ilk kez gördü. Kunal Chopra kronik bronşit hastası. Hava kirliliğinin azalmasıyla birlikte yaşamındaki değişimi anlatıyor. “İnanılmaz bir değişim. Her sabah yürüyüşe çıkmadan önce solunum cihazımı kullanırdım. Bugünlerde hava çok daha temiz ve bunu kullanmama gerek kalmıyor. Solunum sorunlarım çok azaldı” diyor.

İstanbul Bostancı’daki arkadaşlar Uludağ’ı görebildiklerini anlatıyor.

Hava Kirliliği Azalıyor

Koronavirüsün şehirler üzerindeki en büyük etkisi hava kalitesindeki iyileşme oldu. İşyerlerinin, okulların kapanması; sokağa çıkma yasakları dünya kentlerinde ulaşımı durdurdu. Böylece emisyonlar azaldı ve hava kalitesinde kısa sürede iyileşme gerçekleşti.

Çin, İtalya, İspanya, ABD ve Hindistan gibi sokağa çıkma yasağının tam anlamıyla uygulandığı ülkelerde hava kalitesinde iyileşme çok çarpıcı. Uyduların Avrupa üzerinden topladıkları veriler bunu çok net olarak gösteriyor. Türkiye’de de hava kalitesinde iyileşme söz konusu. Anadolu Ajansı’nın 21 Nisan’da verdiği habere göre, “Türkiye’nin 29 büyükşehrinde yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle alınan önlemler, hava kirliliğini %32 azalttı.”

Hava Kirliliği Ölüm Sayıları

Bu yazıyı yazdığım gün koronavirüs tüm dünyada 217 bin kişinin ölümüne neden olmuştu. Buna karşılık, Professor Lelieveld ve Professor Münzel’in araştırmasına göre, hava kirliliği dünyada her yıl yaklaşık 8,8 milyon kişinin erken ölümüne neden oluyor. Tütün kullanımı ise yılda 7,2 milyon kişinin ölümüne neden oluyor. 
2017 verilerine göre dünyada hava kirliliğinden ölenlerin %12’sinden fazlası Türkiye’de.

Türkiye’de Temiz Hava Hakkı Platformu’nun “Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor”una göre 2017’de yaşanan 30 yaş üstü toplam 399 bin 25 ölümün 51 bin 574’ü hava kirliliğinden kaynaklanıyor. 29 Nisan’da Türkiye’de koronavirüsten ölenlerin sayısı 2992 olarak açıklandı. Yani hava kirliliği koronavirüsten çok daha fazla insanın ölümüne neden oluyor. Ve hava kirliliği Türkiye için büyük bir sorun.

Hava Kirliliği ile Mücadele

Yıllardır hava kirliliğiyle mücadeleyi konuştuk. Yüzlerce toplantıda emisyonları nasıl azaltacağımızı tartıştık. İklim felaketinin önüne nasıl geçebileceğimizi araştıran bilim insanları dünya liderleri ile buluşup strateji geliştirdiler. 2005’te Kyoto Protokolü; 2015’te Paris Anlaşması devreye girdi. Anlaşmalar imzalandı. Ve sonuç, aşağıda gördüğümüz, neredeyse dimdik yukarı tırmanan, eğri.

Koronavirüs birkaç hafta içinde önümüze çok net bir tablo koydu: Fosil yakıtlarından vazgeçtiğimizde doğa kendisini yeniliyor ve hava kirliliği hemen azalmaya başlıyor. İklim felaketini önleyebileceğimize hiç inanmıyordum. Ama bu sonuçları gördükten sonra ümitliyim. İklim felaketiyle başarılı bir mücadele yürütebileceğimize inanıyorum. Henüz önleyebiliriz diyemiyorum.

Ulaşımı Yeniden Düşünmek

“Ulaşım, başta yoğun nüfuslu şehirlerde olmak üzere enerji tüketimi ve hava kirliliğinin başlıca kaynağıdır… Türkiye’de artan enerji tüketimi ve ulaşım, seragazı emisyonlarının önemli ölçüde artmasına neden olmuştur… Şehirlerde ulaşım, konut sektörünü geçerek en büyük tüketici konumuna gelmiştir.”(1)

Türkiye’de şehirlerimizde hava kirliliği ve iklim değişikliği ile mücadele edilecekse (ki veriler mücadelenin gerekliliğini öne çıkarıyor) ulaşım politikasını yeniden düzenlemek gerek.

Seragazı Üreten Sektörler

  • Şehir içi ulaşımda öncelik yaya ulaşımı olmalı. Sonra sırasıyla bisiklet ve toplu taşıma. (Kentsel ulaşımda artık anlaşılması ve kabul edilmesi gereken gerçek budur)
  • Arazi kullanımı ve ulaşım planlamanın entegre edilmesi gerek.
  • Şehir içinde özel araba kullanımını frenleyecek politikalar uygulanmalı.
  • Şehir içinde park yerlerine ciddi sınırlandırma getirilmeli. Özellikle şehir merkezlerinde otorparklara yer ayrılmamalı. Var olan park yerlerinin ücreti çok yüksek olmalı.
  • Otoparklar toplu taşıma transfer merkezleri civarına yapılmalı. Park Et-Bin uygulaması teşvik edilmeli.
  • Londra, Stockholm, Singapur’da uygulanmakta olan congestion pricing (trafik sıkışıklığı ücretlendirmesi) Türkiye’de, özellikle de İstanbul’da, uygulanmalı.
  • Toplu taşımada temiz enerjiye dayalı araçların kullanımı teşvik edilmeli. (Elektrik üretimi sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmeli.)

Bunlar kolay uygulanacak çözümler değil (Olsaydı şimdiye kadar uygulanırlardı) ama bugünlerde toplumda kamu sağlığı konusunda duyarlılık var. Ulaşımdan kaynaklanan hava kirliliğinin kamu sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri anlatılarak, ulaşım alışkanlıklarını değiştirmeye yönelik kampanyalar geliştirilebilir. Ulaşım yatırımları hem çok maliyetli hem de çok uzun soluklu. Bu nedenle merkezi hükümet ve belediyeler ulaşım yatırımlarında sürdürülebilirliği ön planda tutmalı.

Koronavirüs bize şehirlerimizde var olan ulaşım altyapısının doğaya ve insan sağlığına ne denli zarar verdiğini görmemizi sağladı. Çağrımız halkımıza: ulaşım alışkanlıklarınızı değiştirin. Çağrımız yöneticilere: ulaşım yatırımlarında kamu sağlığı ve sürdürülebilirlik ön planda olsun.

(1) https://webdosya.csb.gov.tr/db/ab/icerik- ler/oecd-epr-tr-20190228120557.pdf. Sayfa 63-4

*Bu yazı EKOIQ’nun 88. sayısından alınmıştır.