;
Ekonomi Politika

Kömürlü Santrallerin Düşüşü, Umudun Yükselişi

Coal Swarm, Sierra Club ve Greenpeace “Yükseliş ve Çöküş 2017: Küresel Kömürlü Termik Santral Kapasitesi Takip ve İzleme” raporunu yayımlandı. Kömürlü termik santral projelerinin küresel görünümünü ortaya koyan rapora göre, kurulması planlanan kömürlü termik santral sayısında küresel çapta büyük bir düşüş var.

“Yükseliş ve Çöküş 2017: Küresel Kömürlü Termik Santral Kapasitesi Takip ve İzleme” raporu geçtiğimiz Mart ayında yayımlandı. Coal Swarm, Sierra Club ve Greenpeace tarafından hazırlanan rapor, kömürlü termik santral yatırımlarına ilişkin olarak, tüm inşaat öncesi planlama faaliyetlerinde %48, inşaata başlanan proje sayısında ise %62 oranında düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Sadece Çin’de, verilen termik santral lisans sayısında %85 azalma görüldü.

Her yıl yenilenen Yükseliş ve Çöküş Raporu, 2016 yılında hem gelişmekte olan pazarlarda hem de gelişmiş ülkelerde, planlanan kömürlü termik santral sayısında önemli bir düşüş yaşandığını ortaya koyuyor.

Çin ve Hindistan’da 100’den fazla kömürlü termik santral projesi dondurulurken dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’deki bu düşüşün sebebi, Çin Hükümeti’nin getirdiği yeni resmi sınırlamalar olarak gösteriliyor. Hindistan’da ise yatırımcıların ve bankaların kömürlü termik santral projelerine finansman sağlama konusundaki tereddütleri yüzünden büyük bir gerileme yaşanıyor.

ABD ve Avrupa’da ise özellikle ömrünü tamamlayarak kapanan termik santraller dikkat çekiyor. Son iki yılda küresel düzeyde yaklaşık 120 ünite emekliye ayrıldı. Emekliye ayrılan bu ünitelerin toplam kurulu gücü ise 64 GW boyutundaydı.

“Çok Büyük Bir Kaynak Kaybı”

2016 yılında kömürlü termik santral inşaatındaki bu çarpıcı gelişmeleri yorumlayan Coal Swarm’ın Direktörü Ted Nace, “2016 çok karışık ve olağandışı bir yıl oldu. Bu kadar çok şantiyede inşaatların dondurulduğunu görmek normal değil ancak artık Çinli yetkililer ve Hindistan’daki bankacılar gerektiğinden fazla kömürlü termik santralin inşa edilmesinin çok büyük bir kaynak kaybı olduğunu kabul etmeye başladı. Enerji üretim sektöründeki fosil yakıtlardan temiz kaynaklara geçiş ne kadar ani olsa da sağlık, iklim güvenliği ve istihdam açısında olumlu bir gelişme. Ve tüm göstergeler, bu değişimin durdurulamaz olduğuna işaret ediyor” dedi.

Yeni kömürlü termik santrallerin devreye sokulmasındaki yavaşlama, miadını doldurmuş kömürlü termik santrallerin devre dışına alınmasındaki artış ve ülkelerin eyleme geçme hızlarını artırmasının bir arada meydana gelmesi, küresel ısınma artışının en fazla iki derece ile sınırlanabilmesini olanaklaı kılabilir.

Kömürlü Termik Santrallerin Yapımı Türkiye’de de Yavaşladı

Rapor, planlanan termik santral sayısı açısından dünya üçüncüsü olan Türkiye hakkında da bilgiler içeriyor. Türkiye’de planlanan projelerin sadece %13’ü tüm lisanslarını tamamlayabildi. Bu ve benzeri nedenlerle Türkiye’de de kömürlü termik santral projelerinin nihai gerçekleşme oranının düşük olması bekleniyor. Hindistan ve Çin haricindeki ülkeler arasında, yeni kömür santrali yapımı açısından açık ara en büyük potansiyele sahip Türkiye’de bu planlardan sadece 4 GW’lık kısmı hayata geçirilebildi. İnşaatı devam eden kömürlü termik santral kapasitesi ise 2.6 GW. Türkiye’de 2010-2016 yılları arasında toplam 20 GW güç kapasiteli termik santral projesi iptal oldu.

Raporu yorumlayan, Greenpeace Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Deniz Bayram, “Kömürlü termik santral inşaatlarının yavaşlaması tesadüf değil. Çevreyi ve kamu sağlığını tehdit ettiği için kömürlü termik santraller büyük tepki çekiyor. Aynı zamanda, temiz ve iklim dostu yenilenebilir enerji kaynaklarında yaşanan gelişmeler de kömür projeleri üzerindeki baskıyı artırıyor. Kömürlü termik santraller, artık Türkiye’de de yatırımcılar için cazip bir yatırım alanı değil” diye konuştu.

Rapor Türkiye’nin yanı sıra, Japonya, Güney Kore, Endonezya ve Vietnam’daki gelişmelere de özellikle dikkat çekiyor. Bu ülkelerin de Türkiye gibi, yenilenebilir enerji sektörlerini geliştirmekte henüz yeterince başarılı olamadıkları ve diğer ülkelerin gerisinde kaldıkları belirtiliyor. Bu ülkelerin, küresel gelişmelere rağmen kirleticiliği yüksek yeni kömürlü termik santralleri inşa ve planlamaya devam ettikleri de ifade ediliyor.