;
Politika

Kemerköy Termik Santralı’nın Çevre İzin ve Lisans İptali Davası Görüldü: “Hukuken Lisansın İptal Edilmesi Gerek”

kemerköy
FOTO: Yaşar Anter

Kemerköy Termik Santralı’nın çevre izin ve lisans iptali için açılan davanın duruşması görüldü. Davacı KARDOK’un avukatı Pınar Gayretli, “Hukuken mahkeme heyetinin yapması gereken davamızı kabul edip çevre izin ve lisansının iptaline karar vermek. Bundan sonrasına hakimler karar verecek” dedi.

Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) tarafından Kemerköy Termik Santralı’nın çevre izin ve lisans iptali için açılan dava Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde görüldü.

Muğla Gazetesi’nden Beritan Yücel’in haberine göre, dava öncesi 104 kurum tarafından Sınırsızlık Meydanı’nda ortak basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya CHP Muğla Milletvekilleri Gizem Özcan ile Cumhur Uzun, CHP Menteşe İlçe Başkanı Nail Kızıl, yöre halkı ve yaşam savunucuları da katıldı. Basın açıklamasının ardından yurttaşlar, slogan atarak İdare Mahkemesi’ne yürüdü.

Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan derneğin avukatı Pınar Gayretli ise, “Bundan sonrasına hakimler karar verecek. İki seçenek olduğunu düşünüyorum, ya davamızı kabul etmeliler ya da dosyayı bilirkişiye göndermeliler” dedi.

“İddialarımız Kendi Beyanlarıyla Kanıtlamış Oldular”

Gayretli, şöyle konuştu:

“Dilekçelerimizde ayrıntılı bir şekilde dosyaya sunduğumuz tüm hususları heyete de idare mahkemesine de sözlü olarak ifade ettik. Kemerköy Termik Santralı’nı çevre mevduatına uyumlu olmamasına rağmen tanzim edilen çevre izin ve lisansının neden hukuka aykırı olduğunu tüm ayrıntılarıyla açıkladık. Davalı idare Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı vekiline ve ayrıca dosyaya müdahil olan santralı işletmekte olan YK Enerji’nin vekiline, çevre mühendisine ve inşaat mühendisine söz verdi. Uzun uzun anlattılar ve yaptıkları konuşmada bizim iddialarımızın ne kadar doğru olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Bizim bu çevre izninin neden iptal edilmesine dair iddialarımızı kendi beyanlarıyla kanıtlamış oldular. Öncelikle çevre mevzuatına hâlâ uyumlu olmadıklarını, buna dair yatırımlarının hâlâ devam ettiğini açık bir şekilde söylediler. Bunun dışında dosyaya sundukları belgelerde çelişkiler olduğunu ifade etmiştik ve kendileri de bunları fark ettiklerini ifade ettiler. Kendilerini savunduklarını zannederken bunun gibi pek çok şeyi kabul ettiler. Dolayısıyla hukuken mahkeme heyetinin yapması gereken davamızı kabul edip çevre izin ve lisansının iptaline karar vermek. Bundan sonrasına hakimler karar verecek. İki seçenek olduğunu düşünüyorum, ya davamızı kabul etmeliler ya da dosyayı bilirkişiye göndermeliler. Başka bir seçenek olduğunu düşünmüyorum.”

Dernek Başkanı ve İkizköy Muhtarı Nejla Işık ise şunları söyledi:

“5 senedir olduğu gibi İkizköy için, iklim için, Muğla için, toprağımız, havamız, suyumuz, zeytinimiz için adalet arayışındayız. Adalet mülkün temeli. 15 gün içinde çıkacak kararla göreceğiz. ‘Ağzımızla kuş tutsak yaranamayız’ dedi karşı tarafın avukatı. Bizim köylülerin hiç işi gücü yok, parası da çok herhalde bunlarla uğraşıyor. Biz köyde ne yaşadığımızı biliyoruz lafı çok dolandırmaya gerek yok. Çok öfkeliyim şu anda, çok üzgünüm. Aylardır tozların altında bırakıldık bilerek. Bize bir baskıydı bu. Baca gazı arıtma cihazı kullandıklarını söylüyorlar, hepsi yalan biliyoruz. Biz yaşadığımızı biliyoruz. Geceleri havaya nasıl saldıklarını, bizi nasıl zehirlediklerini, hepimiz o kokuyu hissediyoruz. Zeytinlerimizin üzerindeki çiçeklerin o asit yağmurlarından nasıl döküldüğünü, şu an zeytin ağaçlarımızın üzerinde bir tane zeytin bulamayacağımızı biliyoruz. İstihdam ve enerji diyerek bu ikisiyle yıllardır karşımıza çıkıyorlar. Biz artık ‘ölelim enerji üretmeye devam etsinler’ diyoruz. Ölüyoruz diyoruz, kanser hastaları, koah hastaları, elimizde raporlarımız var onlar hala görmüyorlar. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Ne dedi Şengül yengemiz ‘Zeytinlerin üzerindeki tozdan bir şey göremiyoruz, dışarıya çamaşır asamıyoruz bunu görsünler. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı boşuna durmasın sandalyesinde gelsin İkizköy’de dursun. Bu kadar kolay konuşuyorlar ya bir gün gelip yaşasınlar bizimle birlikte o tozun, dumanın, zehrin içinde. Adalet arayışımız devam edecek.”