ABD başkanlık koltuğuna yeniden oturan ve fosil yakıt üretimini sonuna kadar destekleyen Donald Trump’ın yönetimde olduğu ilk 100 günde petrol ve gaz çıkarımında rekorlar kırıldı ve emisyonlarda büyük bir artış yaşandı. Ancak aynı yönetimin bir yandan uyguladığı tarifeler de maliyetleri artırması nedeniyle fosil yakıt sektöründe hayal kırıklığı yarattı…
ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesinde daha fazla fosil yakıt çıkarmaya yönelik “kaz, bebeğim, kaz” (drill, baby, drill) diye tarif ettiği hırsı, kendi uyguladığı tarifelerin yol açtığı ekonomik kaos nedeniyle ironik bir şekilde sekteye uğradı. Ancak yeni bir analize göre, ABD hâlâ petrol ve gaz çıkarımını artırma yolunda ilerliyor ve bu da gezegeni ısıtan emisyonlarda bir artışa neden oluyor.
ABD, Joe Biden yönetimi sırasında zaten dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticisi konumundaydı ve tarihte herhangi bir ülkeden daha fazla fosil yakıt üretti. Ancak Trump, bu durumu daha da ileriye taşımayı hedefliyor. Beyaz Saray’a geri döndüğünde ilk 100 gününde bir “enerji acil durumu” ilan ederek, daha fazla kara ve deniz alanını sondaja açmayı ve çevre düzenlemelerine karşı benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmayı planladı.
Bu yeni siyasi iklim, ABD’deki aktif ve planlanan petrol ve gaz sahalarından beklenen seragazı emisyonlarının Trump döneminde yeniden arttığını gösteriyor. Trump’tan daha fazla sondaj ruhsatı vermiş olmasına rağmen, Biden aynı zamanda iklim krizine karşı mücadele eden politikalar izledi ve bu durum, petrol ve gaz şirketlerinin üretim tahminlerini aşağı yönlü revize etmelerine neden oldu. Ancak bu tablo artık tersine dönmüş durumda. Üstelik tüm bunlar, halihazırda süregiden sıcak hava dalgaları, seller, kuraklıklar ve küresel ısınmanın hızlandırdığı diğer felaketlerden mustarip olan gezegen için yeni bir kirlilik dalgası tehdidi oluşturuyor.
Fosil Yakıt Üretimi Rekor Kırdı
Konu hakkında konuşan Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü’nde (International Institute for Sustainable Development – IISD) siyaset danışmanı olan Olivier Bois von Kursk, ABD’nin öngörülen petrol ve gaz üretiminden kaynaklanacak gömülü emisyonlardaki artışın endişe verici olduğuna dikkat çekerek, “Dünya daha fazla iklim kaosunu kaldıramaz” dedi.
Nitekim Trump, çevre düzenlemelerini tersine çevirmek ve fosil yakıt kullanımını teşvik etmek amacıyla 140’tan fazla girişimde bulundu. İlaveten, iklim bilimini ise “dev bir aldatmaca” olarak nitelendirerek daha fazla sondaj yapılması çağrısında bulundu.
Mart ayında Kongre’ye hitaben yaptığı konuşmasında ise “Dünyadaki herhangi bir ülkeden çok daha fazla sıvı altın ayaklarımızın altında yatıyor ve şimdi, tarihin en yetenekli ekibini bunu çıkarması için tamamen yetkilendiriyorum. Buna ‘kaz, bebeğim, kaz’ deniyor” ifadelerini kullandı.
Fosil yakıtlara yönelik bu açık destek, Trump’ın seçim kampanyasına büyük bağışlar yapan fosil yakıt endüstrisi tarafından memnuniyetle karşılandı. “Kaz, bebeğim, kaz” söylemi Trump sektöre yönelik ciddi bir deregülasyon ve vergi indirimi gerçekleştirmedikçe tam anlamıyla hayata geçemeyecek. Ancak yine de Norveç merkezli, enerji sektörü üzerine uzmanlaşmış bağımsız bir araştırma ve danışmanlık şirketi olan Rystad’ın projeksiyonlarına göre ABD, günde yaklaşık 13,5 milyon varilden 15 milyon varile doğru rekor bir seviyeye ilerliyor.
Beyaz Saray sözcüsü de bunu destekler nitelikte, “Başkan Trump, ilk 100 gününde ‘kaz, bebeğim, kaz’ sözünü tuttu. Tarihi sonuçlara rekor hızda ulaşıyoruz ve henüz daha yeni başlıyoruz” dedi.
Durgunluk Korkusu Fosil Yakıt Sektörünü Tedirgin Etti
Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency – IEA), küresel petrol ve gaz talebinin 2030 yılına kadar zirveye ulaşacağını öngörüyor. IEA ayrıca dünyanın üzerinde anlaşılan sıcaklık sınırları içinde kalabilmesi ve felaket niteliğindeki iklim etkilerinden kaçınabilmesi için artık yeni büyük fosil yakıt projelerinin başlatılmaması gerektiğini belirtiyor.
Öte yandan Trump’ın ABD’de daha fazla sondaj yapma hedefleri, kendi ekonomi politikalarıyla gölgelenmiş durumda. Her ne kadar petrol ve gaz sektörü Trump tarafından uygulanan gümrük tarifelerinin çoğundan muaf tutulmuş olsa da, boru hatları için ihtiyaç duyulan çelik gibi malzemelere getirilen tarifeler sektörü olumsuz etkiledi. Ayrıca, giderek daha dengesiz hale gelen bir ticaret savaşı ortamının yarattığı durgunluk korkusu da, sektörde tedirginliğe neden oldu.
Trump yönetiminin ilk 100 günü, 1970’lerden bu yana borsa açısından herhangi bir başkanlık döneminin en kötü başlangıcı oldu. Bu durum, hisse senedi fiyatları düşen birçok fosil yakıt şirketini de etkisi altına aldı. Amerikan ham petrolünün varil fiyatı kısa bir süreliğine 60 doların altına düştü. Petrol karteli OPEC, Trump’ın çağrısıyla yakın zamanda üretimi artırdı ve bu da petrol fiyatı üzerinde ilave bir baskı oluşturdu.
Bu durum, Trump’ı genel olarak destekleyen petrol ve gaz sektöründe öfke bile yarattı. Rystad’ın baş ekonomisti Claudio Galimberti’ye göre, tarifelerin neden olduğu etkiler bütünüyle ortaya henüz çıkmadı. Yatırımların askıya alındığını ve ekonomik faaliyetlerin büyüme beklentilerinin ciddi biçimde düştüğünü kaydeden Galimberti, “ABD’nin üretimi, önümüzdeki beş yılda geçmiş beş yıldaki gibi büyümeyecek. Tarifeler konusunda gerçekten bir uzlaşma sağlanana kadar büyük bir oynaklık yaşanacak” yorumunu yaptı.
Temiz Enerji Maliyetleri %30 Arttı
Rystad, durgunlukla ilgili endişelerin zamanla geçmesini ve petrol fiyatlarının bu yılın ilerleyen dönemlerinde tekrar varil başına yaklaşık 70 dolara çıkmasını bekliyor. Ancak yenilenebilir enerji için durum daha zorlu geçecek gibi görünüyor. Güneş ve rüzgar projeleri, tarifeler ve Trump ile Kongre’deki Cumhuriyetçilerin temiz enerjiye yönelik destekleri sona erdirme girişimleri nedeniyle %30’a varan maliyet artışlarıyla karşı karşıya.
Trump ise zaten federal arazi ve sularda yeni güneş ve rüzgar projelerinin onaylarını durdurdu ve temiz enerjiye verilen sübvansiyonları “aldatmaca” olarak nitelendirerek eleştirdi. Vietnam, Kamboçya ve Malezya’dan gelen güneş panellerine uygulanan tarifeler %3.521’e kadar çıkarıldı. Ocak ayındaki göreve başlama töreninden kısa bir süre sonra başkan, “Bu ülkede rüzgar türbinleri istemiyoruz. İnsanların başka neyi sevmediğini biliyor musunuz? O devasa güneş tarlalarını” dedi.
Bu yıl ABD elektrik şebekesine eklenmesi beklenen yeni enerjinin %90’ından fazlası güneş, rüzgar ve batarya kaynaklı olsa da, yönetimin yenilenebilir enerjiye karşı tutumu, büyük ölçüde Cumhuriyetçi kırsal ve banliyö bölgelerinde yer alan planlı projeleri şimdiden etkilemeye başladı.
Tarafsız bir iş dünyası grubu olan E2’ye göre, yılın ilk üç ayında yaklaşık 8 milyar dolarlık planlanmış yatırım ve 16 büyük ölçekli temiz enerji projesi durduruldu, iptal edildi ya da küçültüldü. Temiz enerji şirketlerinin hâlâ Amerika’ya yatırım yapmak istediğini ifade eden E2 sözcüsü Michael Timberlake, “Ancak Trump yönetiminin politikaları ve kritik temiz enerji vergi kredilerinin geleceğine dair belirsizlikler açıkça olumsuz etki yaratıyor” dedi.