;
Analiz Bilim Ekonomi Politika

IPPC Raporu ve Enerji Politikaları: Hızlı Bir Enerji Dönüşümü Gerekiyor

Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında hazırlanan IPCC 1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu, Paris Anlaşması’nda ifade edilen 1,5°C sınırının sürdürülebilir kalkınma için kritik öneme sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Rapor, küresel sıcaklıklarda artışa neden olan emisyonların özellikle enerji başta olmak üzere birçok sektörde yoğun fosil yakıt kullanımına bağlıyor. Çalışma, 1,5°C hedefinin aşılmaması için tarihte görülmemiş bir hızla ve kapsamla fosil yakıtlara dayalı üretim modellerinin dönüşmesi gerektiğini belirtiyor.

IPCC 1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu, Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefinin tutturulabilmesi için küresel seragazı emisyonlarının 2030 yılına kadar %45 oranında azaltılması, 2050 yılında ise emisyonların net sıfır olması gerektiğini ortaya koyuyor. Rapor, bunun için hızlı ve tarihte görülmemiş bir çabayla enerji sektörü başta olmak üzere birçok sektörde dönüşüm gerçekleşmesi gerektiğini ifade ediyor.

Raporun bulgularına göre 1,5°C eşiğini aşmamak için, yaşamın her alanında düşük karbonlu teknolojilerin hayata geçirilmesi, ekonomik yapıların ve enerji sistemlerinin dönüştürülmesi gerekiyor.

Çalışma, küresel ısınmanın yıkıcı ve geri dönüşü olmayan etkilerini engellemek için fosil yakıtların kullanımının hemen şimdi durdurulması ve tümüyle yenilenebilir enerjiye dayanan enerji sistemlerine hızla geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Bilim insanları “iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini engellemek için, 2035 yılına kadar her yıl 2,4 trilyon dolar temiz enerji yatırımı yapılması ve 2050 yılına kadar kömürlü termik santralların neredeyse tamamının kapatılması gerekiyor” diyor.

Raporun Politikacılar Özeti’nde öne çıkan başlıklar şu şekilde sıralanabilir:

  1. İnsan faaliyetlerinin, sanayi öncesi döneme göre yaklaşık 1,0°C’lik bir küresel ısınmaya sebep olduğu tahmin edilmektedir (Madde A1, Politikacılar Özeti, Sayfa 4).
  1. Bu artış hızı aynı şekilde devam ederse, küresel ısınma büyük ihtimalle 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5°C’ye ulaşacaktır (Madde A1, Politikacılar Özeti, Sayfa 4).
  2. 1,5°C’lik bir artışta, doğa ve insanlar üzerinde iklime ilişkin riskler, şimdikinden daha yüksek ama 2,0°C’lik artıştan daha az olacaktır ( Madde A3, Politikacılar Özeti, Sayfa 8).
  3. Küresel ısınmanın doğa ve insanlar üzerindeki etkileri şimdiden gözlemlenmeye başlanmıştır. Birçok kara ve okyanus sistemi ile bu sistemlerin sağladığı hizmetler hâlihazırda küresel ısınma yüzünden değişmiştir (Madde A3.1, Politikacılar Özeti, Sayfa 8).
  4. İklim modelleri, günümüz ile 1,5°C ve 1,5°C ile 2,0 °C’lik artış arasında çok kuvvetli değişiklikler meydana geleceğini ortaya koymaktadır. Bu farklar, şu konularda artışlar içermektedir: Karasal ortalama sıcaklıklar, insanların yaşam alanlarında görülen aşırı sıcaklıklar, bazı bölgelerde kuraklık ve yağış azlığı ihtimallerinde büyük artışlar (Madde B.1, Politikacılar Özeti, Sayfa 8).
  5. 2100 yılı itibarıyla 1,5°C’lik senaryoda, 2,0°C’ye göre deniz seviyesi 0,1 metre daha az yükselecek, karasal, tatlı su, kıyı sistemleri üzerinde etkiler daha az olacaktır (Madde B.2 ve B.3, Politikacılar Özeti, Sayfa 9).
  6. Sağlık, yaşam alanları, gıda güvenliği, su temini, insan güvenliği ve ekonomik büyüme üzerindeki iklim riskleri, 1,5°C’de yükselecek ama 2,0°C’lik senaryoya göre daha düşük olacaktır (Madde B.5, Politikacılar Özeti, Sayfa 11).
  7. Emisyon model patikaları, 1,5°C sınırını geçmemek için, küresel net insan kaynaklı CO2 emisyonlarının 2010 yılına göre 2030 yılında %45 azaltılması ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşması gerektiğini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda birçok model 2,0°C sınırını geçmemek için, 2030’da 2010 yılına göre, en az %20 azaltım ve 2070 yılında net sıfır emisyon gerektiğini göstermektedir (Madde C.1, Politikacılar Özeti, Sayfa 15).
  8. Küresel ısınmanın 1,5°C ile sınırlanması için toprak, enerji, sanayi, bina, ulaşım ve şehirlerde hızlı ve geniş kapsamlı dönüşümler gerekmektedir (Madde C.2, Politikacılar Özeti, Sayfa 15).
  9. Sürdürülebilir kalkınma, küresel ısınmayı 1,5°C’de sınırlandırmak için gerekli olan temel toplumsal ve sistemsel dönüşümü desteklemekte, genellikle mümkün kılmaktadır (Madde D.6, Politikacılar Özeti, Sayfa 31).

IPCC Çalışma Grubu Debra Roberts rapor ile ilgili yaptığı açıklamasında“(Bu rapor) bizim türümüze, artık vaktin geldiğini ve harekete geçmemiz gerektiğini söylüyor. Bu, bilim insanlarının şu ana kadar yaptığı en açık ve net uyarı; umarım bu insanları harekete geçirir ve bu mevcut rehavet havasını ortadan kaldırır” diyor.

Emisyonların Sorumlusu Fosil Yakıtlar

Yenilikçi teknolojiler ile hızlı bir enerji dönüşümü gerektiğini gözler önüne seren çalışmada, “enerji yoğunluğunun azaltılması, temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılması, enerji verimliliğine yoğunlaşılması ve elektrikli araçlar gibi teknolojilerinin kullanımının artırılmasının” önemine vurgu yapılıyor.

Raporda küresel emisyonların 2016 yılında tekrar artışa geçtiği ifade edilirken, sanayi öncesi döneme göre atmosferdeki CO2 miktarının %38,4 arttığı belirtiliyor. Küresel sıcaklıklarda 1°C’lik bir artışa neden olan bu emisyonlar, özellikle enerji başta olmak üzere birçok sektörde yoğun fosil yakıt kullanımına bağlanıyor.

Küresel işbirliği eksikliği, enerji dönüşümü konusunda yönetişim sorunları ve kaynak yoğun tüketimdeki artış, 1,5°C uyumlu bir emisyon patikası önündeki en önemli engeller olarak ifade ediliyor.

Bu 1,5°C hedefi, 2050 yılında küresel CO2 emisyonlarının tamamen ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Böyle bir azaltım için, enerji talebinin azaltılması, elektrik üretiminin karbosuzlaştırılması ve son kullanıcı enerji kullanımında fosil yakıtların tamamen bırakılması gerekiyor.

Gelecek 20 yılda, düşük karbonlu enerji teknolojileri ve enerji verimliliği yatırımlarının yaklaşık iki katına çıkması, fosil yakıt arama ve çıkarma yatırımlarının ise dörtte birine düşürülmesi gerekiyor. Bloomberg’in haberine göre bu, 2035 yılına kadar her yıl 2,4 trilyon dolar temiz enerji yatırımına ihtiyaç olduğu anlamına geliyor.

Yenilenebilir Enerjinin Payı Artıyor

1,5°C uyumlu patikaların hepsinde, birincil enerji kaynağı olarak yenilenebilir enerjinin payı artarken, küresel kömür tüketimi ise azalıyor. Hedefin tutturulabilmesi için 2050 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel elektrik üretimindeki payının %49 ile 67 arasına yükselmesi kömürün ise %1 seviyelerine düşmesi gerekiyor.

Elektrik üretimi kaynaklı emisyonlarda kömürlü termik santrallar önemli bir role sahip. “Ancak, kömürlü termik santral projelerinde son yıllarda önemli bir düşüş yaşandı ve bazı kaynaklar planlanan ve inşa halinde olan kömür santrallarının üreteceği emisyonların 2015 yılından beri yarı yarıya azaldığını belirtiyor”.

Yine çalışmada belirtildiği üzere, mevcut durum aynı şekilde devam ederse sanayi öncesi döneme göre 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5°C hedefi aşılacak. Bu yüzden, raporda da ifade edildiği gibi tarihte görülmemiş bir hızla ve kapsamla fosil yakıtlara dayalı üretim modellerinin dönüşmesi gerekiyor.

Rapor, bu dönüşümün, sürdürülebilir kalkınmanın temini ve yoksulluğun azaltılması için kritik öneme sahip olduğunu ifade ediyor. Rapora katkı sunan bilim insanları da bu küresel dönüşümün, sağlık ve gıda gibi tüm insanları ilgilendiren alanlarda ortaya çıkabilecek ölümcül ve kalıcı hasar risklerini de önemli ölçüde azaltacak.