Bir analize göre Çin, Suudi Arabistan ve BAE gibi zengin petrol devletleri ile beraber, büyük miktarda iklim finansmanı alan ülkeler arasında yer alıyor.
The Guardian ve Carbon Brief, yeni çalışmalarında, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nden (OECD) alınan verilerle birlikte, BM’ye daha önce bildirilmemiş başvuruları analiz etti. Bu veriler, küresel ısınmayla mücadelede milyarlarca dolarlık kamu parasının nasıl harcandığını gösteriyor.
Araştırma, sermayeyi zengin kirleticilerden savunmasız ülkelere kaydıran, bu ülkelerin ekonomilerini temizlemelerine ve daha sıcak bir dünyaya uyum sağlamalarına yardımcı olan, yaygın olarak işleyen bir sistem ile karşılaştı.
Ancak aynı zamanda fonların büyük bir kısmının dağıtımının merkezi bir denetime tabi olmadığı ve tamamen ülkelerin kendi takdirine bağlı olduğu için siyasi çıkarlara göre şekillenebildiği ve her zaman en çok ihtiyaç duyulan yere yönlendirilmediği tespit edildi.
Resmi veriler iklim finansmanının tüm alıcılarını takip etmeye yetecek kadar kapsamlı olmasa da analiz, 2021 ve 2022’de finansmanın yaklaşık beşte birinin en az gelişmiş ülkeler (LDC) olarak bilinen dünyanın en yoksul 44 ülkesine gittiğini ortaya koydu. Bunların çoğu hibeden ziyade krediydi.
Bazı az gelişmiş ülkeler, iklim finansmanlarının üçte ikisinden fazlasını krediler şeklinde aldı. Bu kredilerin geri ödeme koşulları hükümetleri daha fazla borç tuzağına da itebilir. Bangladeş ve Angola’da ise kredilerin payı %95’lerin üzerine çıktı.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin çoğu, gelişmekte olan ülkelere iklim eylemlerini desteklemek için finansman sağlıyor; bu finansmanı ikili olarak ve kalkınma bankaları gibi çok taraflı kuruluşlar aracılığıyla sağlıyor. 2009 yılında Kopenhag’da düzenlenen BM zirvesinde zengin ülkeler, iklim krizindeki sorumluluklarının daha fazla olduğunu ve çözümleri finanse etme kapasitelerinin arttığını kabul ederek 2020 yılına kadar yılda 100 milyar dolar (76 milyar sterlin) tutarında bir kaynak ayırma sözü verdiler.
Ancak 2021 ve Kopenhag hedefinin gecikmeli olarak karşılandığı 2022 yıllarında 20 binden fazla küresel projeyi kapsayan en son başvuruların analizi, petrol devletlerine ve dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’e büyük miktarda para gittiğini ortaya koydu.
Çin Milyarlarca Dolar Aldı
Kişi başına düşen GSYH’si Fransa ve Kanada ile aynı seviyede olan fosil yakıt ihracatçısı Birleşik Arap Emirlikleri, iklim finansmanı olarak kaydedilen proje başvuruları ile Japonya’dan 1 milyar dolardan fazla kredi aldı. Projeler arasında Abu Dabi’deki 625 milyon dolarlık açık deniz elektrik iletim projesi ve Dubai’deki 452 milyon dolarlık atık yakma tesisi yer alıyor.
Dev petrol sahaları ve Aramco’nun çoğunluk hissesine sahip olması nedeniyle dünyanın en fazla karbon salımı yapan 10 ülkesi arasında yer alan Suudi Arabistan, Japonya’dan yaklaşık 328 milyon dolar kredi aldı. Bu kredilerin 250 milyon doları elektrik şirketine, 78 milyon doları ise güneş enerjisi santralı için kullanıldı.
AB’ye katılmayı umut eden Balkanlardaki altı ülke iklim finansmanından 3,5 milyar dolardan fazla para aldı. Paranın büyük kısmı ise Sırbistan’a gitti. Avrupa’da iklim finansmanı alanlar arasında, küçük bir modüler nükleer reaktör inşa etmek için mühendislik çalışması amacıyla ABD’den 8 milyon dolarlık hibe alan AB üyesi Romanya da yer aldı.
Doğal Kaynakları Savunma Konseyi’nde iklim finansmanı savunucusu olan Joe Thwaites, iklim finansmanının genel akışının arttığını ancak en yoksul ve en savunmasız topluluklara “yeterli” miktarda ulaşmadığını, borç sıkıntısı çeken ülkelerin daha fazla hibeye ve imtiyazlı krediye ihtiyaç duyduğunu söyledi.
İncelenen iki yıllık dönemde, Haiti, Mali, Nijer, Sierra Leone, Güney Sudan ve Yemen’in de aralarında bulunduğu az gelişmiş ülkelere yaklaşık 33 milyar dolar taahhüt edildi. Çok daha büyük bir meblağ olan yaklaşık 98 milyar dolar ise, Hindistan gibi alt orta gelirli ülkeler ve Çin gibi üst orta gelirli ülkeleri de kapsayan gelişmekte olan ülkeler grubuna gitti.
Raporlama döneminde Hindistan yaklaşık 14 milyar dolar ile en fazla finansman alan ülke olurken, Çin çoğunluğu çok taraflı bankalardan olmak üzere 3 milyar dolar aldı.
Gelişmekte olan ülke grubunun yapısı iklim müzakerelerinde giderek artan bir gerginlik kaynağı. Örneğin Çin’in ekonomisi, BM’nin 1990’larda ülkeyi gelişmekte olan ülke olarak sınıflandırmasından bu yana hızla büyüdü ve kişi başına düşen emisyon miktarı Avrupa seviyelerini aştı. Çin’in uluslararası iklim projelerine önemli bir finansman kaynağı sağladığı düşünülüyor ancak katkılarının resmen sayılması yönündeki çabalara direniyor. BM’nin kalkınma kategorileri 1992’de oluşturulduğundan bu yana değişmedi.




