Son 20 yılda Afganistan’ın GSYH’sinin %20 ila %40’ını oluşturan tarım kuraklık ve sel nedeniyle çok fazla zarar gördü. Taliban ise değişen iklimle mücadele eden çiftçilerin durumundan yararlandı.
YAZI: Cara KORTE
ÇEVİRİ: Gülce DEMİRER
Afganistan’ın kırsal bölgeleri iklim değişikliği ile sarsıldı. Geçtiğimiz 30 yılda, ekinleri yok eden ve insanları aç bırakan sel ve kuraklığa neden oldu. Ve Taliban – muhtemelen iklim değişikliğinin neden olduğunu bilmeden – bu acıdan yararlandı.
Tarım, Afganların %60’ından fazlası için bir gelir kaynağı iken, Dünya Gıda Programı (WFP), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Afganistan Ulusal Çevre Programı Koruma Ajansı (ANEPA) tarafından hazırlanan ortak bir araştırmaya göre, ülkedeki çatışmaların %80’inden fazlası doğal kaynaklarla bağlantılı. Germanwatch Küresel İklim Riski Endeksi’ne göre, 2019’da Afganistan, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında dünyada altıncı sırada yer aldı.
Dünya Bankası’na göre, son 20 yılda tarım, Afganistan’ın GSYH’sinin %20 ila %40’ı arasında bir yerde konumlanıyor. Ülke nar, çam fıstığı, kuru üzüm ve daha fazlasıyla ünlü. Bununla birlikte, iklim değişikliği çiftçiliği giderek daha zor hale getirdi.
Kuraklık veya selden zarar gören toprak nedeniyle, bölgedeki çiftçiler verimli mahsulleri ve hayvancılığı sürdürmek için mücadele ediyor. Kârlı bir şekilde çiftçilik yapamadıklarında, hayatta kalmak için borç almak zorunda kalıyorlar. Afganlar borç verenlere borcunu ödeyemediklerinde ise, Taliban genellikle hükümetle sorunu çözmek için devreye giriyor.
Atlantik Konseyi’nin Güney Asya Merkezi Bölgesi’nden Kamal Alam, “Eğer mahsulünüzü ve toprağınızı kaybettiyseniz veya Afgan hükümeti [size] yeterince ilgi göstermediyse, o zaman tabii ki Taliban gelip bundan faydalanabilir” dedi.
Taliban, tarımsal stresten ve hükümete destekçi toplamak için güvensizlikten yararlandı. Alam, grubun savaşçılara çiftçiliğe göre daha fazlasını yapabildiklerini ve günde 5-10 dolar ödeme imkanına sahip olduğunu söyledi.
Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde iklim değişikliği ve çevre programı direktörü Nadim Farajalla, “Çiftçiler seçim yapmak zorunda kalıyorlar. İşte o zaman onlara ‘Bakın, hükümet sizi mahvediyor ve bu topraklar verimli olmalı ama size yardım etmiyorlar. Gelin bize katılın, hadi devirelim’ diyen insanlara yem oluyorlar” dedi.
Dağlık kuzey bölgede, kar ve buzullar her zamankinden daha hızlı ve daha erken eridi, zaman zaman tarlaları ve sulama sistemlerini su bastı, ama aynı zamanda kışın kar erimesine bağlı kuraklığa da yol açtı. Güney ve batıda, bazı bölgelerde son 30 yılda yoğun yağış olaylarının %10 ila %25 oranında arttığı görüldü.
Bu bölgeler, eski hükümetten yeterli yardım almadan, genellikle sersemletiliyor.
Alam, “Yoksulluk, savaş ve diğer her şeyle birlikte iklim değişikliği herkesin aklındaki son şey” dedi. Bugün, Afganların üçte biri, kuraklık nedeniyle “kriz” veya “acil durum” seviyelerinde gıda güvensizliği yaşıyor; bu, binlerce kişinin ölümüne neden olan tarihi 2018 kuraklığından potansiyel olarak daha tehdit edici bir tehlike.
Farajalla, çiftçiliğin stresini geride bırakmak için kentsel alanlara taşınan Afganların bile “kötü şöhretli insanların” baskılarından kurtulamadıklarını söyledi ve “Bu partiye ya da o gruba katılmaları için birkaç dolar verilecek kadar yoksullaşıyorlar” dedi.
Farajalla, topraklarını terk eden çiftçilerin genellikle ailelerini geride bıraktıklarını ve bunun muhtemelen çocukların aşırılık yanlısı hedefler bulmasını kolaylaştırdığını söyledi.
İklim değişikliği dünyanın başka yerlerinde de terörizmi ve sivil huzursuzluğu körükledi. Boko Haram, 2017 yılında Çad Gölü Havzası boyunca yer edinirken su kıtlığı olan Orta Afrika’yı ele geçirdi. IŞİD, Irak ve Suriye’de aşırı kuraklıktan muzdarip tarım topluluklarından yararlandı. Farajalla, düşük eğitim düzeyine ve zayıf altyapıya sahip yoksul ülkelerdeki kurak veya yarı kurak bölgelerin aşırıcılık için uygunlaştığını söyledi.
Taliban sadece çiftçileri ve kırsal toplulukları saflarını güçlendirmek için kullanmakla kalmadı, aynı zamanda topraklarındaki çiftçileri vergilendirerek çabalarını finanse etmeye yardımcı oldu. En önemlisi ise, Afganistan’daki aşırı kazançlı haşhaş ticaretini kontrol ettiler.
Ülke, dünyanın önde gelen afyon haşhaş tedarikçisi. Taliban yasadışı uyuşturucu ticaretinden sadece milyarlarca dolar kazanmakla kalmadı, aynı zamanda haşhaş diğer mahsullerden daha az suya ihtiyaç duyduğu için tarım toplulukları için daha istikrarlı araçlar sağlıyor. Haşhaş ekimi, kısmen iklim değişikliğinin körüklediği kuraklığın en şiddetli olduğu ve Taliban’ın yoğunluklu olduğu ülkenin güney bölgesinde en çok bulunuyor.
Bu ortaklıklar Taliban’ın popülaritesine yardımcı oldu. Devlet Dışı Silahlı Aktörler Girişimi direktörü ve Brookings Enstitüsü’nde kıdemli bir uzman olan Vanda Felbab-Brown, ancak ülkenin kontrolünü ele geçirdikten sonra grup, ulusu haşhaştan arındırma sözü verdi – bu, mahsule güvenen kırsal topluluklar arasında zayıf bir siyasi karar diyor.
Felbab-Brown, “Yasağı hemen uygulamaya giderlerse, büyük bir ekonomik gerilemeye neden olurlar. Nüfusta büyük bir sefalete yol açarlar. Ve istikrarı koruma konusunda gerçek sorunları olur. Kendi savaşçıları genellikle haşhaş hasat ediyor. Savaşçıların çoğu için haşhaş, ailelerini ve kendilerini finanse etmelerine yardımcı olan başlıca kaynaktı. Aylarca savaş yapabilirlerdi, ancak ailenin yiyeceği olması için hasat için ayrılmaları gerekirdi” dedi.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.