;
Bilim Politika

İklim Değişikliği, Roma İmparatorluğu’nun Yükselişinde Nasıl Bir Rol Oynadı?

Yeni bir araştırma, Alaska’da bulunan Okmok Yanardağı’nın MÖ 43 yılında patlamasının, dönemin uygarlıkları açısından nasıl sonuçlar doğurduğunu ortaya koydu.

YAZI: Bess Connolly

ÇEVİRİ: S. Sena Akkoç

Julius Caesar’ın MÖ 44 yılında suikastta uğraması, Roma Cumhuriyeti’nin sona erişinden Roma İmparatorluğu’nun yükselişine kadar sürecek olan 17 yıllık bir güç mücadelesini tetikledi. Kleopatra’nın Doğu Akdeniz’de büyük bir güç olarak yeniden canlandırmaya çalıştığı Mısır ise Nil Nehri’ndeki sel felaketleri, kıtlık ve hastalık ile sarsıldı. Bu olaylar, Batı medeniyeti tarihinin en çok bilinen ve en önemli siyasi geçişlerinden. Yeni bir araştırma, bu tarihi olaylarda iklim değişikliğinin oynadığı rolü açığa çıkardı.

Yale Üniversitesi’nden Joe Manning’in de aralarında bulunduğu uluslararası araştırmacı grubu, Alaska’da bulunan Okmok Yanardağı’nın MÖ 43 yılında patlamasının sonuçlarını araştırdı. Ekip, patlamanın hem siyasi ve sosyal huzursuzluklara yol açtığını hem de tarihin akışını değiştiren küresel iklim değişikliklerine neden olduğunu ortaya çıkarmak için tarihsel kaynakları ve buz çekirdeği gibi çevre tarihinin doğal arşivlerini inceledi. Araştırma, 22 Haziran’da Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Dergisi’nde yayımlandı.

Farklı alanlardaki uzmanlardan oluşan araştırmacı grubu, Arktik buz çekirdeğindeki volkanik kayıtları incelerken son 2500 yılın en büyük volkanik patlamalarından birinin MÖ 43 yılının başlarında meydana geldiğini gördü. Araştırmacılar volkanik patlama ile çevreye yayılan tefra jeokimyasının Alaska’daki Okmok Yanardağı’ndan kaynaklandığını buldular. İklim araştırmalarına dair kayıtlar da Kuzey Yarımküre’de son 1000 yılın en soğuk yıllarının MÖ 43 ile 42 olduğunu gösteriyor. Daha sonra aynı konu üzerine yapılan araştırmalar, yüksek enlemdeki bu patlamanın hidro-iklimde belirgin değişikler oluşturduğunu ileri sürüyor. Patlamayı takip eden 20 yıl içinde Akdeniz ikliminin görüldüğü bölgelerdeki mevsimsel sıcaklıkların düşmesi de bu değişimler arasında.

Araştırmacılar bilimsel bulguları, patlamanın hemen sonrasında Akdeniz’de yaşanan alışılmadık iklimsel değişiklikler, kıtlık, hastalıklar ve toplumsal huzursuzlukları anlatan diğer yazılı ve arkeolojik kaynaklarla bir araya getirdi. Manning, bu gelişmiş ve güçlü antik devletlerin dünyanın diğer ucunda bulunan bir volkanik patlama sonucu oluşan iklim şoklarına karşı oldukça savunmasız olduğunu söyledi.

Kleopatra döneminde Mısır’da iki kıtlık yaşanmıştı ve bunların her ikisi de Nil Nehri’nin taşmadığı dönemlerdeydi. Antik Mısırlılar, bölgedeki yağışlar tarım faaliyetlerini sürdürebilmek için yetersiz olduğundan ekinlerini sulayabilmek için Nil Nehri taşkınlarına muhtaçlardı. Fen Edebiyat Fakültesi Klasikler Profesörü ve eski Mısır Tarihi Akademisyeni M. M. Simpson, Manning ve William K., “MÖ 42 ve 43’teki yanardağ patlamasının Nil’in boşaltma havzasını önemli ölçüde etkilediğini ve bu yüzden nehrin taşmadığını biliyoruz” dedi.

Bu bulguları doğrulayarak yaşanan büyük çaplı kıtlıktan ve sosyal bunalımlardan bahseden yazıtlardan biri de Kleopatra’nın hükümdarlığının 13. yılına gelen MÖ 39’a ait. Yazıtta Nil Nehri’nde taşkın olmayan yıllarda yiyecek bularak halkı kıtlıktan koruyan yerel bir yönetici anlatılıyor. Bu yöneticinin rahipler tarafından bir kurtarıcı olarak görüldüğünü söyleyen Manning, “Bu yazıt, bir çöküşü veya direnişi anlatmaktan çok hayatta kalmaya çalışmayı ve karmaşık bir dönemde tahılın nasıl dağıtılacağının çözmeyi anlatıyor” dedi.

Aleut Adaları’nın ortasında kalan Okmak Adası’nın nüfusu bugün yaklaşık 40 kişi ve adada 7500 büyükbaş hayvan bulunuyor. Manning, dünya tarihinin en önemli yerlerinden birinin dünyanın son derece uzak bir noktasında olmasını ironik bularak şunları söyledi: “MÖ 43 kışında meydana gelen bu volkanik patlama, Akdeniz’de uzun bir süre boyunca iklim sistemi ve insan toplumları üzerinde aşamalı etkilere sahip olmasına rağmen Roma bilim insanlarının ve antik rahiplerin bu ada hakkında hiçbir fikri yoktu.” Manning’e göre bu araştırma, “Antik tarihi, çevre ve iklim üzerinden yeniden düşünmemizi ve üç boyutlu dinamik bir toplum vizyonu yaratmamızı sağlıyor.”

Haberin aslına buradan ulaşabilirsiniz.