;
Bilim

Gaz Talebi Son 10 Yılın En Düşük Seviyesinde

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü tarafından yayınlanan yeni verilerine göre, Avrupa’nın gaz talebi 2023’te son 10 yılın en düşük seviyesine geriledi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden beri ise %20 azaldı. Bu nedenle kıtanın LNG tüketiminin 2025 yılında zirve yapacağı tahmin ediliyor.

Avrupa Birliği’nin 27 üye ülkesi ile birlikte Birleşik Krallık, Norveç ve Türkiye’yi kapsayan araştırmaya göre, Avrupa’nın LNG talebinin 2025 itibariyle düşüşe geçecek olmasıyla, yeni yapılacak LNG (Sıvı Doğal Gaz) terminalleri ölü yatırımlar olacak.

Avrupa’nın 2023 yılındaki gaz tüketimi, ülkelerin verimlilik önlemlerini ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmasıyla son 10 yılın en düşük seviyesine geriledi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana geçen iki yıl içinde gaz talebi kıta genelinde %20 oranında azaldı. 2021-2023 yılları arasındaki gaz tüketimine bakıldığında ise, en büyük düşüş -17,6 milyar metreküp (bcm) ile Almanya’da olduğu görülüyor. Bunu -14,4 bcm ile İtalya, -14,2 bcm ile Birleşik Krallık, -10,9 bcm ile Hollanda ve -9.7 bcm ile Türkiye takip ediyor.

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’nün (IEEFA) Avrupa LNG Takipçisi’nin son versiyonu, düşen gaz talebinin esas olarak Almanya, İtalya ve İngiltere tarafından yönlendirildiğini ortaya koyuyor. Sonuç olarak, kıtanın LNG tüketiminin 2025 yılında zirve yapacağı tahmin ediliyor.

Potansiyel Olarak Ölü Yatırımlar Yapılıyor

Ukrayna’nın işgal edilmesinin ardından piyasaların Rus gazına olan bağımlılığını hızla azaltmasıyla birlikte IEEFA, açığı kapatmak için 2023 yılında LNG ithalatının artacağını tahmin etmişti; ancak Avrupa’nın LNG talebi aslında bir önceki yıla göre sabit kaldı.

Buna rağmen ülkeler yeni LNG altyapısı inşa etmeye devam ediyor: Şubat 2022’den bu yana sekiz ithalat terminali faaliyete geçti ve 2030 yılına kadar 13 projenin daha faaliyete geçmesi bekleniyor. Bu da Avrupa’nın LNG terminallerinin toplam kapasitesinin on yılın sonuna kadar beklenen LNG talebinin üç katı olabileceği anlamına geliyor.

IEEFA Avrupa Baş Enerji Analisti Ana Maria Jaller-Makarewicz, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin üzerinden iki yıl geçtikten sonra Avrupa’nın enerji sistemi daha çeşitlendi ve daha dirençli hale geldi” derken; krizin bir ölçüde kontrol altına alındığını, verimlilik önlemlerinin artırıldığını ve yenilenebilir enerji kaynakları ve ısı pompası kurulumlarının hızlandığını ifade etti. Bu durum, kıtanın gaz talebinde düşüşün devam etmesini sağladı.

Jaller-Makarewicz, “Tek bir kaynağa çok fazla bağlı kalarak enerji arz güvenliğini riske atmanın tehlikelerini tecrübe etmiş olan Avrupa, geçmişteki hatalarından ders almalı ve geçen yıl LNG ithalatının neredeyse yarısını sağlayan ABD’ye aşırı bağımlı hale gelmekten kaçınmalıdır” dedi.

Rusya’nın LNG İthalatı Artıyor

Avrupa’nın Rusya’dan boru hattı gazı ithalatını azaltmadaki başarısı, bu ülkeden artan LNG sevkiyatıyla tezat oluşturuyor. 2021 ve 2023 yılları arasında Rusya’nın Avrupa’ya LNG tedariki %11 arttı; İspanya’ya sevkiyat iki katına, Belçika’ya ise üç katından fazlasına çıktı. Türkiye ve Yunanistan 2022 yılında Rus LNG’si ithal etmeye başladı.

İspanya, Fransa ve Belçika geçen yıl Avrupa’nın Rus LNG ithalatının %80’ini karşıladı.

2021-2023 yılları arasında Rusya’dan en çok LNG ithal eden Avrupa terminalleri Zeebrugge – Belçika, Montoir de Bretagne – Fransa, Bilbao – İspanya, Gate – Hollanda, Dunkerque – Fransa ve Mugardos -İspanya oldu.

Avrupa LNG Terminali İnşasına Devam Ediyor

Şubat 2022’den bu yana Avrupa 53,5 bcm yeni LNG yeniden gazlaştırma kapasitesi ekledi. Geçen yıl, Avrupa’nın 37 ithalat terminalinden sekizinin kullanım oranı %50’nin altındaydı.

94 milyar metreküplük ilave yeni veya genişletilmiş LNG ithalat kapasitesi planlama aşamasında ve 2030 yılına kadar faaliyete geçmesi bekleniyor. Bu da Avrupa’nın LNG kapasitesini 405 bcm’ye çıkaracak.

“Son iki yılda Avrupa enerji sistemini dönüştürdü ve enerji krizinin etkilerini azaltacak yöntemleri uygulamaya koydu” diyen Jaller-Makarewicz: “Şimdi hangi politikaların işe yaradığını incelemenin ve bunlara devam ederken Avrupa’ya gelecekte riskleri yönetmede avantaj sağlayabilecek yeni stratejileri uygulamaya koymanın tam zamanı.”