;
Bilim Politika

Erken Uyarı ve Erken Eylem: Afet Riskinin Azaltılması için Hidrometeorolojik ve Klimatolojik Bilgilerin Önemi

Ulusal meteoroloji, klimatoloji ve hidroloji hizmetleri, afet yönetimi ve kalkınma kuruluşları ve yönetimleri arasında daha fazla eşgüdüm, daha iyi önleme, hazırlık ve müdahale için esas.

YAZI: Prof. Dr. Murat TÜRKEŞ, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu ve TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi

Her yıl Mart ayının 3. haftasında, sırasıyla Dünya Orman (21 Mart), Dünya Su (22 Mart) ve Dünya Meteoroloji (23 Mart) günleri başta Birleşmiş Milletler (BM), ülkelerdeki ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile bu konularda çalışan, uzmanlaşan demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarınca (STK) kutlanıyor.

İklim değişikliğinin bir sonucu olarak yeryüzünün pek çok yerinde hava, iklim ve su aşırılıkları daha sık ve yoğun hale geliyor. Çoğumuz nüfus artışı, kentleşme ve çevresel bozulmanın bir sonucu olarak gelişen, birbiriyle ilişkili birden çok tehlikeye her zamankinden daha fazla maruz kalıyoruz, daha fazla etkileniyoruz.

Önümüzdeki günlerde havanın nasıl olacağına ilişkin öngörüler artık yeterli değil. Halkı havanın ne yapacağı konusunda bilgilendiren etki tabanlı öngörüler, hayatları ve geçim kaynaklarını kurtarmak için hayati önem taşır. Yine de her üç kişiden birine hâlâ erken uyarı sistemleri ulaşmıyor. Ulusal meteoroloji, klimatoloji ve hidroloji hizmetleri, afet yönetimi ve kalkınma kuruluşları ve yönetimleri arasında daha fazla eşgüdüm, daha iyi önleme, hazırlık ve müdahale için esas.

COVID-19 küresel salgını, toplumun karşılaştığı zorlukları daha karmaşık hale getirdi; başa çıkma düzenek ve olanaklarını zayıflattı. Pandemi ayrıca, birbirine bağlı dünyamızda, iklim eylemi, afet riskinin azaltılması ve sürdürülebilir kalkınma gibi küresel sürdürülebilir kalkınma hedeflerine doğru ilerleme kaydetmek için gerçekten çok tehlike içeren, sınır ötesi bir yaklaşımı benimsememiz gerektiğini vurguladı.

Hazırlıklı olmak ve doğru zamanda, doğru yerde hareket edebilmek hem şimdi hem de gelecekte birçok yaşamı kurtarabilir ve her yerde toplumların geçim kaynaklarını koruyabilir. 23 Mart 2022 Dünya Meteoroloji Günü bu nedenle “Erken Uyarı ve Erken Eylem” konu başlıklı ve Afet Riskini Azaltmak için Hidrometeorolojik ve İklim Bilgilerinin yaşamsal önemini vurguluyor.

Bu yılın “Erken Uyarı ve Erken Eylem” başlıklı Dünya Meteoroloji Gününün konusunu daha iyi anlamak için, BM’nin bir uzmanlık kuruluşu olan Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) 2021 yılı sonuna değin paylaştığı küresel verilerin bilimsel bir değerlendirmesini yapmayı yararlı buluyorum.

Kapasite Boşlukları

En Az Gelişmiş Ülkeler (LDCler) ve Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri‘nin (SIDSler) yaklaşık %90’ı, Paris İklim Antlaşması’na sundukları Ulusal Katkı Beyanlarında (NDCler) erken uyarı sistemlerini birinci öncelik olarak belirledi.

Ancak bu ülkelerin birçoğu gerekli kapasiteden yoksun ve finansal destekler her zaman yatırıma en çok gereksinim duyulan alanlara akmaz. Durum özellikle gelişmekte olan SIDS’lerde ve LDC’lerde akut. 1970’den beri SIDS’ler hava, iklim ve su ile ilgili tehlikeler nedeniyle 153 milyar dolar kaybetti. Bu ülkelerin ortalama GSYİH’nın 13.7 milyar doları olduğu düşünüldüğünde bu önemli bir kayıp. LDC’lerdeki 1.4 milyon insan (toplam ölümlerin % 70’i) o dönemde hava, iklim ve su ile ilgili tehlikeler nedeniyle hayatını kaybetti.

138 WMO Üyesi tarafından sağlanan veriler, bunların sadece % 40’ının Çoklu Tehlike Erken Uyarı Sistemlerine (MHEWS) sahip olduğunu gösteriyor. Bu, dünya genelinde ortalama olarak her üç kişiden birinin hâlâ erken uyarı kapsamında olmadığı anlamına geliyor. Şu anda yalnızca 75 WMO Üyesi (% 39) etki tabanlı öngörü hizmetleri sunduklarını belirtiyor.

Ne yazık ki, gelişmekte olan birçok ülkede uyarıların yayılması zayıf ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler, özellikle az gelişmiş ülkelerde risk altındaki insanlara ulaşmak için tam olarak kullanılmıyor.

Dahası Dünya çapında birçok ülkede (Türkiye’de de), özellikle az gelişmiş ülkelerde erken uyarıyı erken eyleme dönüştürmek için yeterli kapasite bulunmuyor. Özellikle Afrika, kapasite açısından en büyük boşluklarla karşı karşıya. Bu uçsuz bucaksız kıtada, risk bilgisi ve öngörü açısından kapasite iyi olsa da verilerin mevcut olduğu ülkelerde 100 bin kişiden yalnızca 44 bini erken uyarı kapsamına giriyor.

Tüm hava ve iklim (meteoroloji ve klimatoloji) hizmetleri, sistematik gözlemlerden elde edilen verilere dayanır.Bununla birlikte, özellikle 2019’da istasyonların yalnızca % 26’sının WMO raporlama gereksinimlerini karşıladığı Afrika genelinde, gözlem ağları genellikle yetersiz.

Daha Fazlasına Gereksinimimiz Var!

İklimle ilgili afetlerde bir artış, risk bilgilerine erişimi iyileştirmeye ve çoklu tehlike erken uyarı sistemlerini geliştirmeye yönelik yatırımlar yoluyla özellikle hava, su ve iklimle ilgili risklerin azaltılmasını da içermek üzere, uyum (adaptasyon) yatırımının yaygınlaştırılmasının ve yetersiz-eksik, yanlış-kötü, olumsuz sonuçlar üreten uyumun (uyumsuzluk – maladaptasyon) azaltılmasının gerekli olduğunu gösteriyor.

WMO’ya göre, iklim finansmanı 2017-2018’de ilk kez yarım trilyon doları aşarak rekor düzeye ulaştı. Bununla birlikte, eylem hâlâ 1.5˚C küresel ısınma senaryosu kapsamında gereksinilenin çok gerisinde kalıyor. Kestirimler, 16 Ekim 2018’de kurulmuş olan BM Küresel Uyum Komisyonu tarafından önerildiği gibi, 2020-2030 dönemi için yılda 180 milyar dolarına gereksinim duyulacağını gösteriyor.

Ancak, yıllık olarak izlenen iklim finansmanının 2018’de ilk kez yarım trilyon dolara ulaşmasına karşın, uyum finansmanı sadece çok küçük bir kısmını (% 5) karşılıyor. Risk bilgisi ve erken uyarı sistemleri için gerekli olan finansman ise bunun yalnızca bir kısmı.

Bu noktada stratejik önerilerin önemi öne çıkıyor.

WMO, Dünya ölçeğinde erken uyarı sistemlerinin uygulanmasını ve etkinliğini iyileştirmek için, ülkelere altı stratejik öneride bulunuyor:

  1. Özellikle Afrika’daki LDC’ler ve SIDS’lerdeki erken uyarı sistemleri kapasite boşluklarını doldurmak için yatırım yapın.
  2. Yatırımı, erken uyarı bilgilerini erken eyleme dönüştürmeye odaklayın.
  3. Erken uyarıların temelini oluşturan küresel gözlem sisteminin sürdürülebilir finansmanını sağlayın.
  4. Erken Uyarı Sistemi (EWS) uygulama gereksinimlerini karşılamaya yönelik olarak sağlanan finansman kaynaklarının nereye tahsis edildiğini (şeffaflık, hesap verebilirlik) ve bunun nasıl bir etkisi olduğunu anlamak için finans akışlarını izleyin.
  5. EWS’lerin etkinliğini daha iyi belirlemek için izleme ve değerlendirmede daha fazla tutarlılık geliştirin.
  6. Özellikle SIDS’lerdeki veri boşluklarını doldurun.