Ekokırım Yasa Teklifi’nin meclisten geçmesini talep eden ekoloji örgütleri, 2024 yılını “Ekokırım Suçuna Karşı Mücadele Yılı” ilan etti.
Geçtiğimiz Kasım ayında yaşam mücadelesi veren birçok kurumun bir araya gelerek oluşturduğu “Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor Kampanyası” bileşenleri, ekolojik yıkımlara dikkat çekmek için ülke genelinde 28 bin ıslak imza toplamıştı. Ekokırım Yasa Teklifi’nin meclisten geçmesini talep eden bileşenler, 2024 yılını “Ekokırım Suçuna Karşı Mücadele Yılı” ilan etti.
Ekoloji Birliği’nden Bildiri; “Sermayeden Ziyade Doğanın Yararını Önceleyin”
Bu kapsamda 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere ilişkin bir bildiri daha yayımlandı. Ekoloji Birliği’nin yayınladığı bildiride şu talepler sıralandı;
- İnsan ve tüm diğer canlılarla birlikte doğayı bütün olarak görmeyi esas almanızı,
- Sermayeden ziyade halkın çıkarlarını ve doğanın yararını önceliklendirmenizi,
- Rant ve beton-asfalt belediyeciliği yerine toplumsal hizmet belediyeciliği uygulamanızı,
- İklim ve afet acil eylem planlarını hazırlayıp uygulamanızı,
- Yerel yönetimlerde “iklim değişikliği birimi” kurmanızı,
- Strateji Planları‘nı hazırlarken doğanın korunmasını, iklim değişikliğini, toplumsal cinsiyet eşitliğini, tüm dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını gözetmenizi,
- Yoksulluğun önlenmesi için ihtiyaç sahibi yurttaşlara, kadınlara yönelik istihdam artırıcı projeleri hayata geçirmenizi,
- Çevre Düzeni ve imar planlarında rantı değil, yurttaşa hizmeti ve kamusal yararı gözetmenizi,
- Tüm kararları halk meclisleri, mahalle meclisleri gibi katılımcı, şeffaf ve eşitlikçi mekanizmalarla almanızı, kent konseylerine işlerlik kazandırmanızı ve denetime açık olmanızı,
- Altyapı düzenlemelerinde betonu değil, yeşili esas almanızı ve kadınların, çocukların, yaşlıların, yayaların, bisikletlilerin, engellilerin, sokak hayvanlarının gereksinimlerini dikkate almanızı,
- Ekolojik bir bakış açısı ile düzenlenmiş ücretsiz okul öncesi eğitim kurumları ve sağlık birimleri açmanızı,
- Yurttaşın sağlıklı ve ucuz gıda gereksinimini sağlamak üzere ekolojik üretici ile tüketiciyi buluşturan yerel pazarlar, kapitalist ilişkileri yeniden üretmeyecek sosyal marketler, kooperatifler açmanızı,
- Enerji sarfiyatının azaltılması için enerji tasarrufu, enerji verimliliği, akıllı binalar konusunda somut politikalar geliştirmenizi,
- Kuraklığın arttığı günümüz Türkiye’sinde, su kaynaklarına sahip çıkmanızı ve suyun tüm canlılara ücretsiz ve temiz bir şekilde ulaştırılması için gerekli önlemleri almanızı,
- Suyun ticarileşmesini önleyecek yerel çalışmalar yapmanızı,
- Ekokırıma yol açan projelere karşı havamızın, suyumuzun, toprağımızın korunması için somut adımlar atmanızı ve ekokırımın suç sayılması ve cezalandırılması konusunda yürütülen kampanyaya destek vermenizi istiyoruz.”
Bir bildiri de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Çevre Örgütlerinden
Bu bildirinin imzacısı olan Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki çevre örgütleri de bir araya gelerek ek bir bildiri yayımladı ve burada yaşanan tahribatlara dikkat çekti. Aralarında Mezopotamya Ekoloji Platformu, Van Çevre Derneği, Batman Çevre Gönüllüleri Derneği gibi STK’ların olduğu çevre örgütleri, yayımladığı bildiride “İklim Krizinin girdabı içinde, yeryüzündeki bütün halkların yeni normlara, değişimi tetikleme gücüne sahip yeni ve uygulanabilir kavramlara ihtiyacı var. Ekokırım Yasası ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Ekokırımın 5. suç olarak kabul edilmesi bu ihtiyaç için oldukça yaşamsal. Yasaların yazılı birer belge olarak kalmaması uygulamada etkili sonuçlar doğurmasını umut ediyoruz. Anayasa Mahkemesinin kararlarının hiçe sayıldığı bir coğrafyada, her şeye rağmen umudumuzu, toplumsal düzeyde desteklenen ve doğanın korunmasını esas alan bir mücadeleyi yasalaştırma irademizi beyan ediyor, hukukun üstünlüğüne inancımızı koruyoruz” ifadelerine yer verdi.
Doğu ve Güney Doğu’nun Çevre Sorunları Artıyor
Bildiride; Hasankeyf Barajı, Erzincan İliç’teki maden sahası, Ağrı Diyadin’deki maden sahası ile Şırnak Termik Santralı gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde öne çıkan çevre sorunlarına dikkat çekildi. Bildirinin ilgili kısmında şu ifadeler yer aldı;
- “12000 bin yıllık tarihi ile ilk toplumsal yaşam alanı olan ilk medeniyetlerin kurulduğu, birçok medeniyetlere ev sahipliği yapan HASANKEYF baraj adı altında sular altında bırakıldı, 13o km de 199 yerleşim alanı su altında bırakıldı. Her yerde yapılan barajlar sulama ya da enerji amaçlı yapılırken, bölgemizde Ilısu barajı tarım alanlarını sular altında bıraktı. Böylelikle Dicle vadisinde canlı organizmaların yaşam alanları yok edilmiş, ekokırım sucu işlenmiştir.
- Yine Ağrı iline bağlı Diyadin’de 722 kilometrelik bir alanda Murat Nehri kenarında Koza madencilik tarafında siyanürle altın çıkartılması ekokırım sucudur.
- Şırnak’ın Silopi ilçesinde kalitesi partikül oranı yüksek yıkanmamış kömürle termik santralın doğada yarattığı kirlilik ekokırım tanımı kapsamındadır.
- Erzincan’ın İlic ilçesinde, Fırat Nehri kenarında Anagold madencilik tarafında çıkartılması da ekokırım suçu kapsamındadır.
- Hakkâri dağlarında, herhangi bir kural-kaide ve yönetmelikler tanınmadan, kuralsızca maden çıkartılarak ekokrım suçu işlenmeye devam ediliyor.
- Van Denizinde kıyı kanunu ve kıyı kenar çizgisinin ihlali kıyıların talan ve işgali, sulak alanların kıyımı, Van denizine akan akarsuların ticarileştirilmesi ekokırım suçu kapsamında değerlendirmeliyiz. Yukarıda birkaç örneklerle belirttiğimiz ve benzer birçok örnekleri bulunan alanlarda ekokırım uygulanmaktadır.”
Çevre Aktvisti Dinçer: “Tahribatların Sonucunu Hep Beraber Yaşayacağız”
Yayımlanan bildiri hakkında konuşan çevre aktivisti Arzu Dinçer, “Ülkede çevre tahribatları artıyor. Son dönemlerde buna dönük mücadele de artıyor. Bu anlamıyla umutluyuz. Toplanan imzalar ve bildirilerle ilgililere seslendik ve çevrenin korunması için yapıcı adımların atılmasını talep ettik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanan belli başlı tahribatlara ayrıca değindik. Buralara acilen eğilmesi lazım. Doğa hepimizin ve tahribatların sonucunu hep beraber yaşayacağız. Bu nedenle kamuoyunun, yasa koyucuların ve diğer ilgili kurumların dikkatli olması, doğadan yana tavır alması gerekiyor. Doğanın korunmasına yönelik mücadelemiz artarak devam edecek” sözlerini kullandı.