;
Politika

Dünya Koronavirüsle Mücadele için Bir Arada, İklim Krizi için de Aynı Mücadele Verilebilir

Yazı: Helen Regan

Çeviri: Tuğba Ağaçayak

Koronavirüs salgını ve iklim değişikliği doğaları gereği farklı problemler, ancak ikisi de milyonlarca insanın hayatını tehdit eden küresel krizler.

Henüz yalnızca koronavirüs krizi tüm dünyanın ciddi tedbirler almasını sağladı. Hükümetler, iş dünyası ve bireyler COVID-19 ile mücadele için görülmemiş önlemler aldılar. Ülkeler karantinaya alındı, okullar kapatıldı, etkinlikler iptal edildi, fabrikalar faaliyetlerini durdurdu, milyonlarca insan evden çalışmaya başladı ve acil önlem fonları devreye girdi. Hastalığın yayılmasını önlemek çok büyük ekonomik maliyete sebep oldu. Koronavirüs, hayat kurtarmak için çok önemli değişiklikler ve ekonomik fedakarlıklar yapmanın mümkün olduğunu gösterdi.

Bilim insanları onlarca yıldır iklim krizinin ciddiyetle ele alınması gerektiğini söylüyorlar. Ancak, onlarca uluslararası anlaşmaya rağmen, hükümetler karbon emisyonlarını azaltmada yavaş davranıyorlar.  İnsan faaliyetleri kaynaklı seragazı emisyonları artmaya devam ediyor, hava kirliliği şehirleri tehdit ediyor, dünya endüstrileşme öncesine göre 3 derecelik sıcaklık artışı yolunda ilerliyor. Peki hükümetler neden yurttaşlarını iklim değişikliğinden korumak için daha fazlasını yapmadılar?

İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!

İklim Krizi Küresel bir Sağlık Krizidir

İklim krizi aynı zamanda küresel bir sağlık acil durumudur.

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre hava kirliliği her yıl yedi milyon insanın ölümüne neden oluyor. Güncel bir çalışma hava kirliliğinin insan ömrünü ortalama üç yıla yakın azalttığını ortaya koydu. Başka bir raporda ise bugün doğan her bebeğin iklim değişikliğinden önemli ölçüde etkileneceği belirtiliyor.

Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan yeni koronavirüsü, şimdiye kadar 62000 insanın ölümüne ve bir milyondan fazla insanın enfekte olmasına sebep oldu.[i]Virüsün etkisi ani ve dramatik.

İklim değişikliği nedeniyle ölüm ise yavaş ve istikrarlı, ama daha az değil.

İki krize verilen tepkilerin farklı olmasının bir nedeni, virüsün çok daha acil ve somut bir tehdit olması. Virüs insanları enfekte ediyor ve hastalığın kaynağı olduğu ise şüphe götürmez bir gerçek.

İklim krizi ise bir virüs değil. Sebep olduğu hastalıklar ve tehlikeler kirlilik, taşkın, kuraklık gibi bir başka aracılar nedeniyle ortaya çıkıyor. Bu da iklim inkarcılarına sorunu farklı nedenlere dayandırma fırsatı sağlıyor. Ve hâlâ birçok insan iklim krizinin geleceğin problemi olduğunu sanıyor.

Hızla Harekete Geçmek

Koronavirüsü erken tespit eden, hızla tıbbi kaynak ayıran ve sosyal mesafelenme önlemleri alan ülkeler, yavaş tepki veren ülkelere göre hastalığın üstesinden daha iyi geldiler.

Örneğin Güney Kore, Çin’den sonra salgını en kötü yaşayan ülkelerden biriydi. Ancak yaygın testleme için hızla harekete geçti ve vakaları geçtiğimiz haftalarda sabitledi. ABD ve Birleşik Krallık’ın harekete geçmede yavaş davrandığı yolunda ise endişeler var. Birleşik Krallık’tan bir epidemiyolojist yavaşlatmaya yönelik tedbirler alınmamasının, yoğun bakım yataklarında aşırı doluluğa sebep olduğunu ve Birleşik Krallık’ta yaklaşık 250.000, Amerika’da ise bir milyondan fazla ölüme sebep olabileceğini tahmin ediyor.

Hazırlıklı olma dersi iklim krizi için de geçerli.

Ülkeler felaketlerin en üst düzeye taşınmasını beklemeden en kötü senaryoya karşı hızla harekete geçmeli. Bunu ise seragazı emisyonlarını azaltarak, iklim dostu teknolojiler geliştirerek ve etkin iklim politikaları uygulayarak yapabilirler.

Hem koronavirüsü durdurmak hem de iklim değişikliği ile mücadele için yapılması gerekenleri biliyoruz. Ancak küresel ısınma potansiyeli yüksek olan gazlara sebep olan ülkeler halen geç olmasını bekliyorlar. Aynı bazı ülkelerde doktoraların sosyal mesafelenme tavsiyesine rağmen uygulamanın geç kalması gibi.

Araçlarımız Var

Çin’de salgın sırasında alınan sıkı tedbirler planlanmamış bir şekilde emisyonlarda ciddi bir düşüşe sebep oldu. Copernicus Atmosfer İzleme Servisi’ne göre, Çin’de hava kirleticiler, endüstri ve trafiğe getirilen kısıtlamalar nedeniyle, Şubat ayında %20-30 azaldı.

Çin dışında en büyük salgın merkezlerinden olan İtalya’da da hava kirliliği değerlerinde çok önemli düşüşler yaşandı. Avrupa Uzay Ajansı’na göre özellikle azotdioksit emisyonlarında azalma gözlendi.

Seyahat yasakları önemli ölçüde seragazına sebep olan uçuşlara engel oldu. Evden çalışma denemeleri, herkesin ofise gitmesinin gerekli olmadığını ortaya çıkardı.

Fabrikaları aniden kapatmanın veya araçların trafiğe çıkmasını engellemenin iklim değişikliğiyle mücadelede sürdürülebilir bir yöntem olmadığı konusunda çoğu kişi hemfikir. Hükümetler kapatmaların ve kısıtlamaların ekonomiye dair endişeleri olduğunu dile getirdiler. S&P Global, virüsün dünyayı küresel resesyona soktuğunu açıkladı.

Ancak iklim bilimciler iklim değişikliğiyle mücadelenin bu kadar radikal adımlar gerektirmediğini söylüyor. Çünkü emisyonları azaltacak teknolojiler halihazırda mevcut. Yenilenebilir enerji kaynakları fosil yakıtlara göre maliyet etkin bir çözüm ve dönüşüm ekonomik olarak anlamlı.

Politik Olmak

Araçlarımız varsa eylemi durduran nedir?

Bilim insanları politikanın karar almada önemli bir rolü olduğunu söylüyor.

Başkan Trump’ın 2016’da göreve gelmesinden beri, küresel ısınmayı durdurmayı hedefleyen iklim düzenlemeleri durduruldu. Trump, Paris Anlaşması’ndan çıkma sözü verdi, termik santrallar için rahat uygulamalar getirdi, yakıt standartlarını zayıflattı, korunan alanları maden, petrol ve gaz aramalarına açtı.

Bilimin reddi, hem iklim krizi hem de koronavirüse karşı tepki vermeyi engelliyor.

Hükümetlerin şeffaflığı ve kamuya açık bilgi koronavirüsün yayılmasının önüne geçmede hayati.  Medyaya ise bilgiyi halkın anlayacağı şekilde aktarmakta önemli rol düşüyor.

Koronavirüs haberleri 24 saat devam ediyor, izleyiciler ve okuyucular güncel bilgiye ulaşmak istiyorlar.

İklim değişikliği haberleri ise böyle önemli ve acil değil. İklim başlıkları benzer bir rol oynamıyor. Media Matters tarafından yapılan bir çalışma ABD’de geçen yıl önemli yayınlarda çıkan haberlerin 238 dakikasının iklimle ilgili olduğunu, yani toplam yayının %0,7’si olduğunu ifade etti.

Geleceğe Bakmak

Koronavirüs ülkeler için ekonomiye ve sağlık sistemlerine yıkıcı etkileri olan bir stres testi.  Havayolları milyarlarca dolar kaybediyor, binlerce kişi işini kaybediyor, küresel resesyon yaklaşmakta ve sosyal izolasyon günlük yaşamı altüst ediyor. Bu sorunlar sonsuza dek sürmeyecek. Acil önlemler salgının önüne geçilene veya aşı bulunana kadar yani kısa süreli devam edecek.

İklim kriziyle mücadele ise yaşam tarzımızı ve endüstrilerimizi tekrar değerlendirmemizi gerektiren uzun vadeli bir sorun. Tepki vermemek ise çok daha kötü senaryolara sebep olacak.

Daha sıcak bir dünya, daha fazla hastalık, açlık, doğa afetleri ve kirliliğe bağlı ölüm, ayrıca ruhsal sağlık problemleri anlamına geliyor. Bu nedenle iklim krizi ekonomileri ciddi anlamda etkileyecek, gıda güvencesini azaltacak, sağlık hizmetlerine önemli yükler getirecek.

Koronavirüs küresel krizlerin en kötü etkilerinin ortaya çıkmasını engellemek için, dünya liderlerinin bir araya gelip cesur değişiklikler yapması gerektiğini ortaya koydu. Bu ise inovatif yeşil teknolojilere yatırım, temiz enerjiye geçiş ve halkın yaşam tarzlarında değişiklik anlamında geliyor.

Dünya küresel kriz yönetimiyle ilgili bir deneme yapıyor. Amacına ulaşmalı.

[i]https://experience.arcgis.com/experience/685d0ace521648f8a5beeeee1b9125cd

Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.