;
Ekonomi Politika

Dünya Bankası İklim Krizinde İnsanlığı Yarı Yolda Bıraktı

Fosil yakıtlara yönelik skandallar ve verilen dolaylı destek, COP26’da liderlik etmesi gereken bir kurumu mahvediyor.

YAZI: Jake Hess, Washington DC’deki Dünya Bankası’nda bir araştırmacı

ÇEVİRİ: Nefise KAHRAMAN

Dünya Bankası, tarihinin en büyük sınavıyla karşı karşıya. Kurumun yöneticileri, Glasgow’da insanlığın gidişatıyla ilgili önemli kararların alınacağı COP26 Küresel İklim Zirvesi’nde. Eğer Dünya Bankası yoksulluğu ortadan kaldırmak ve ortak refahı inşa etmek gibi resmi hedeflerine ulaşmak istiyorsa, şimdi adım atmanın tam zamanı. Çünkü hiçbir şey, küresel ısınma kadar yoksulluğu artıramaz ve refahı baltalayamaz.

Ancak bu sınavın başarısızlıkla sonuçlanma olasılığı yüksek. Dünyanın kirli enerjiden mümkün olduğunca hızlı uzaklaşması gereken bir zamanda, Banka, Paris Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana doğrudan fosil yakıt proje finansmanı için 12 milyar dolardan fazla harcama yaptı. Kurumun itibarı ise, üst düzey liderlerin karıştığı bir veri manipülasyon skandalının ardından hiç olmadığı kadar zayıfladı.

Dünya Bankası’nda çalıştığım için bu dramayı içeriden izledim. Ne yazık ki, kurumun yakın zamanda bir iklim lideri olabileceğine dair pek güvenim yok. Şahsi görüşüme göre, kurumun kendi iç süreçleri, yönetimin en üst düzeylerinden gelen siyasi baskılarla tahrip edildi. Harici bir soruşturma, Banka’nın ülkelerde iş kurmanın ne kadar kolay olduğunu sıraladığı bir süreci düzenlemek için kendi araştırmacıları üzerinde “gereksiz baskı” uyguladığını iddia etti.

Bu, daha geniş kapsamlı kurumsal uygulamaların Banka’nın iklim de dahil olmak üzere küresel kalkınma önceliklerine liderlik etme yeteneğini zayıflattığının göstergesi. Dünya Bankası ne kadar “iklim finansmanı” sağladığı ile övünmeyi sever, ancak küresel ısınmaya neden olan kirli enerji kaynaklarına verdiği desteği masaya yatırmaya daha az isteklidir. Bu bulanıklık, “Kurumun küresel ısınmaya neden olan kirli enerji kaynaklarını teşvik etmeye devam ettiği” gibi daha karanlık bir gerçeği saklıyor da olabilir.

Banka, kömürle çalışan elektrik santrallarının doğrudan finansmanına son verilmesi de dahil olmak üzere iklim konusunda bazı ilerlemeler kaydetti. Ancak bir sorun var: Hâlâ dolaylı kanallar aracılığıyla kömürü destekliyor. Dünya Bankası’nın özel sektör kredi kolu, Endonezya örneğinde olduğu gibi ticari banka müşterileri aracılığıyla hâlâ dolaylı olarak kömür santrallarını destekliyor. Bu tür projeler, iklim eylemine dair taahhütlerle bağdaşmıyor ve Banka’nın bunları el altından desteklemesi dürüst değil.

Dünya Bankası nihayetinde üye devletlerinden gelen vergi mükelleflerinin parasıyla finanse ediliyor ve yoksulluğu sona erdirmek ve ortak refahı inşa etmek için özel bir yetkisi var. Uluslararası güvenilirliğini korumak istiyorsa, iklim eyleminde sendelediği görülmemeli. Banka, fosil yakıtlara yönelik tüm doğrudan ve dolaylı desteği aşamalı olarak kaldırmalı ve bunun yerine dünya çapında temiz enerjiye adil bir geçişe fon sağlamalı ve yardımcı olmalı. Gelişmekte olan ülkeleri yakında modası geçecek olan teknolojilerle boğmak, onları yeşil kalkınma yoluna sokmaz.

Fakat Dünya Bankası’nın küresel iklim sorunlarıyla başa çıktığını henüz kendisi birtakım büyük kurumsal değişikliklerden geçmeden hayal etmek zor. Eskilerin dediği gibi, balık baştan kokar. Dünya Bankası şu anda David Malpass tarafından yönetiliyor. Malpass, Donald Trump’ın 2016’daki iklim karşıtı başkanlık kampanyası için çalışan ve 2010’da insan kaynaklı karbon emisyonlarının küresel ısınmaya neden olduğunu reddettiği belirtilen bir görevli.

2019’da Trump, Dünya Bankası’nı yönetmesi için Malpass’ı seçti ve burada iklim konusunda çoğunlukla sessiz kalarak, denetleyici grupların, fosil yakıtlara desteği aşamalı olarak kaldırmayı reddetmesi nedeniyle başarısız olarak kınadığı bir planı uygulamaya koydu. Sicil kaydı, Malpass’ın Dünya Bankası’nı bir iklim lideri yapma vizyonuna ve güvenilirliğine sahip olmadığını gösteriyor.

ABD’lilerin Dünya Bankası’nı yönetme geleneğini sona erdirmenin zamanı geldi; Dünya, kalkınma kurumlarının egemen ABD siyasi sistemi tarafından felç edilmesini kaldıramaz. Bir sonraki Dünya Bankası lideri (tercihen bir erkek değil) iklim krizinin ön saflarında yer alan ve gelişmekte olan bir ülkeden gelmeli ve iklim çözümlerine kendini gerçekten adamış olmalıdır.

İş arkadaşlarım düzgün, akıllı, ileri görüşlü insanlar. Dünya Bankası’nda çalışıyorlar çünkü kurumun ortaya attığı yoksulluğu sona erdirme ve ortak refah inşa etme hedeflerine inanıyorlar. İklime öncülük etmesini istiyorlar.

Yine de çoğu zaman, Dünya Bankası personel derneğinin “üst yönetimin siyasi baskıya boyun eğmesi” olarak tanımladığı durum tarafından bu emelleri yerine getirme yeteneğimiz engelleniyor. WilmerHale hukuk firması tarafından yapılan bir denetimde, son veri manipülasyon skandalında üst düzey yetkililerin Çin’in yatırım durumu skorunu yapay olarak yükseltmek için personele hile yapmaları konusunda baskı yaptığını ve bazen onları korkuttuğunu tespit etti.

İşçiler konu hakkında konuşmaya çalıştı. Ancak personel derneğine göre, şikâyet ettiklerinde “üst yönetimi sorumlu tutamayan” bir iç adalet sistemi memnuniyetsiz çalışanları koruyamıyor.

Dünya Bankası, çalışanlarına karşı gerçekten duyarlı olursa daha etkili bir kalkınma lideri olacaktır. Bu sefil olay, güvenilirliğimizi ciddi şekilde sarstı. Skandalın meydana geldiği birimde hiç çalışmadım ve iyi bir maaş ve yan haklara sahip tam zamanlı bir personel olacak kadar şanslıyım. Ancak koşullar, özellikle kadınlar ve Banka’nın kötü muamele gören kısa vadeli danışmanları için can sıkıcı olabilir.

Bankada altı mutlu yıl geçirdim. Sonunda, kamuoyuna konuşmaya karar verdim çünkü son skandallar beni reform için dahili bir yol olmadığına ikna etti. Kurumsal başarısızlıklar, en acil küresel kalkınma önceliği olan iklime odaklanma yeteneğimizi yok ediyor. Güçlü çıkarların bencil kaprislerine hizmet etmek yerine, Dünya Bankası eşsiz kaynaklarını bir araya getirmeli ve bu kritik konuda öncülük etmelidir. Sivil toplum eylemcileri ve Dünya Bankası çalışanları yıllardır bu konuları gündeme getiriyor. İşverenlerin de ekosistemleri parçalanmakta olan bir gezegende yoksulluğun ortadan kaldırılamayacağını duymaya başlama zamanı geldi.

Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.